Logo

1. Hukuk Dairesi2024/5206 E. 2025/2246 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi tapu kaydına dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacıların tapu kaydının kapsadığı alan ile dava konusu parselin hangi kısmının örtüştüğü ve davalıların payına düşen kısmın belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bilirkişi raporunda belirlenen alan ile hüküm fıkrasında iptaline ve tesciline karar verilen alan arasında uyumsuzluk bulunması ve önceki kararda davalılara ait payın bir kısmının davacılara tesciline karar verilmiş olmasına rağmen bu hususun gözetilmemesi nedeniyle hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2013/525 E., 2022/12 K.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak verilen karar davacılar ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; Elazığ ili, Karakoçan ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 7 parsel sayılı taşınmazın ... ..., ... ..., davalı ... ... ve ... ... adına tespit edildiğini, dava dilekçesinde gösterilen diğer kişilerin ... ... mirasçıları olduğunu, davacıların mirasbırakanı ...'in de bu taşınmazda hakkı olduğunu, ... adına olan cilt 33, Sayfa 77, sıra no 20 ve 23.12.1970 tarihli tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığını, anılan tapu kaydındaki taşınmaz ile dava konusu taşınmazın önceden ayrı iki taşınmaz olduğunu, kadastro tespiti sırasında tek bir taşınmaz olarak tespitin yapıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile bu kısmın davacıların veraset belgesindeki payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, 09.07.2003 tarihli duruşmada davalı ... ... dışındaki diğer davalıların paylarının sabit tutulmasını, davalı ... ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ...; taşınmazın 20 yılı aşkın bir süreden beri atalarının zilyetliğinde olduğunu, kadastro tespiti sırasında ...'in hazır olmasına rağmen itiraz etmediğini, kamulaştırma yapılacağının duyulması üzerine kötüniyetli olarak daha önce davacıların mirasbırakanı tarafından 1995/65 Esas sayılı davanın açıldığını, derdestlik nedeniyle davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 09.07.2003 tarih, 2002/269 Esas, 2003/204 Karar sayılı kararı ile; Mahkemenin 1995/65 Esas sayılı dosyası yönünden davalıların süresinde derdestlik ilk itirazın bulunmadıkları, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazın teknik bilirkişi ...'ın düzenlediği 24.06.2003 tarihli haritada (A) harfi ile gösterilen 10587.21 m2 yüz ölçümündeki bölümünü kapsadığı, taşınmaz üzerinde tespit gününde adına tescil kararı verilen davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13. ve 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile dava konusu 102 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... ...'a ait 2/8 payın kısmen iptaline, 1/16 payın ... oğlu ... ..., 3/16 payın ise davacılar adına tesciline; davalı ... ... dışındaki davalılar yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 20.12.2004 tarih, 2004/3521 Esas, 2004/4687 Karar sayılı kararı ile; davacıların dayandığı tapu kaydının uygulamasına ilişkin mahalli bilirkişi beyanlarının soyut nitelikte olduğu, uzman bilirkişi tarafından düzenlenen haritalı raporda davacıların tutunduğu tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinin yöntemine uygun biçimde gösterilmediği, keşifte saptanan hukuki olgu ile tespitte saptanan hukuki olgu birbiri ile çeliştiği halde tespit tutanağı bilirkişilerinin tümünün taşınmaz başında dinlenmediği gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Mahkemenin 29.09.2010 tarih, 2005/35 Esas, 2010/35 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazda davalı ... ...'un daha önceden herhangi bir şekilde zilyet olmadığı ve bu yer üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunmadığı, taşınmazın bir kısmının anılan davalının uzak akrabaları tarafından ekilip biçildiği, buna göre sadece davalı ... ...'un payının fazla olduğu, davacıların mirasbırakanı ...'e ait olduğu tespit edilen ve krokide belirtilen miktar nazara alınarak dava konusu taşınmazın 5474,39 m2’lik kısmının mirasbırakan ...'e ait olduğu, kalan kısım yönünden iddianın kanıtlanamadığı, mirasbırakan ...'e düşen kısmın davalı ... ...'un payına isabet bölümü yönünden iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine; dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı 1/10 payın iptali ile davacılar adına tesciline, diğer davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davacılar ve davalı ... ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.11.2012 tarih, 2012/5139 Esas, 2012/9852 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafın dayandığı tapu kaydının tesisinden itibaren varsa dayanakları ile birlikte getirtilmediği, yöntemine uygun tapu kaydı uygulaması yapılmadığı, bozma gerekleri yapılmadan yetersiz incelemeyle karar verildiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacıların dayandığı tapu kaydı ile dava konusu taşınmazın uygunluk gösterdiği, taraflar arasında taksimat yapılmadığı, mahalli bilirkişilerin ve tespit bilirkişisinin beyanlarına göre dava konusu taşınmazın kadastro çalışmasından önce ... ailesine ait olduğu ve ... ailesinden olan ve evvelden malik olan ... ...'un taşınmazdaki payını davacıların mirasbırakanı ...'e 1971 yılında sattığı, ...'in de burayı satın aldığı günden bölgede heyelan afeti meydana gelip davaya konu taşınmazın kullanılamaz hale gelmesine kadar aralıksız bir şekilde ekip biçtiği, taşınmazın hatalı olarak davalı ... ... adına tespit edildiği, bölgede yaşanan heyelan nedeniyle dava konusu taşınmazın sabit sınırlarının kaybolduğu ve davaya konu 2/8 paya isabet eden 14116,00m2 yüz ölçümlü kısmın ifraz yoluyla ayrılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı ¼ payının iptali ile davacılar adına tesciline, diğer davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; fen bilirkişi raporu krokisinde (A) harfli alanın 3.700,87 m2 olarak ölçüldüğünü, rapora itiraz etmeleri sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan 01.04.2020 tarihli raporu ile belirlenen 14.116,00 m2'lik kısım yönünden davanın kabul edildiğini ancak harç ve yargılama giderinin ilk raporda belirlenen yüz ölçümüne göre eksik hesaplandığını 5.263,023 TL üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın düzeltilerek onanmasını veya sadece bu yönü ile bozulmasını talep etmiştir.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; fen bilirkişi raporu krokisinde (A) harfli alanın 3.700,87 m2 olarak ölçüldüğünü, hükme esas alınan 01.04.2020 tarihli raporda ise 14.116,00 m2'lik kısım yönünden davanın kabul edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, ikinci raporun hatalı olduğunu, bilirkişinin raporda hakim yerine geçerek görüş belirttiğini, dava ile ilgisi olmadığı halde ifraz hususunun değerlendirildiğini, davacıların ifraza ilişkin bir taleplerinin bulunmadığını, iddianın kanıtlanamadığını ve davanın tümden reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dava konusu Elazığ ili, Karakoçan ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 107 ada 2 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, 56.464,03 m2 yüz ölçümlü ve tarla vasıflı olarak davalılar ..., ... adına 1/8'er, ... oğlu ..., ... ve ... oğlu ... ... adına 2/8'er paylı olarak 06.08.1992 tarihinde tespit edildiği, tespitin 28.11.1992 tarihinde kesinleştiği; davacıların, mirasbırakanları ...’in dava konusu taşınmazın bir kısmını İbiş oğlu ...’dan satın aldığını, 23.12.1970 tarih, cilt 33, fayfa 77, sıra no 20’de kayıtlı tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığını ve taşınmazın uzun yıllardır mirasbırakanlarının zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşılmıştır.

Hemen belirtmek gerekir ki, keşif sonucu düzenlenen 18.11.2019 tarihli fen bilirkişi raporu ile 01.04.2020 tarihli ek rapor hükme esas alınarak (A) harfi ile gösterilen kısmın davacıların dayandığı tapu kaydı kapsamında kaldığı kabul edilerek karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir.

Davalının öteki temyiz itirazına gelince;

Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup aynı maddenin (c) fıkrasında ''Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerini'' içermesi gerektiği belirtilmiştir. Aynı Yasa'nın 298/2. maddesinde ise ''Gerekçeli karar, tefhim olunan hüküm sonucuna aykırı olamaz.'' düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan bu düzenleme ile, duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçe arasında farklılık yaratılamayacağı kuralı kabul edilmiştir.

Somut olaya gelince; 18.11.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın yüz ölçümünün 3700,87 m2 olarak belirlendiği, davalı ... ...’un 2/8 olan payına isabet eden yüz ölçümünün ise 14.116,00 m2 olduğu açık olup 18.11.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın yüz ölçümünü (3700,87 m2) aşacak şekilde davalı adına kayıtlı payın tamamının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesi doğru olmadığı gibi, Mahkemenin 09.07.2003 tarih, 2002/269 Esas, 2003/204 Karar sayılı kararı ile; dava konusu 102 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... ...'a ait 2/8 payın kısmen iptaline, 1/16 payın ... oğlu ... ..., 3/16 payın ise davacılar adına tesciline karar verildiği ve bu kararın da davacılar tarafından temyiz edilmediği dikkate alınmaksızın hüküm tesis edilmesi isabetsizdir.

Hal böyle olunca; 18.11.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3700,87 m2 yüz ölçümlü kısmın davalı adına kayıtlı 2/8 paya hangi oranda isabet ettiği saptanarak bu oran nispetinde davacılar paydaş kılınmak suretiyle iptal-tescile karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacılar vekilinin temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan harçların istek hâlinde temyiz eden taraflara iadesine,

Dosyanın Karakoçan Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

28.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.