"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1847 E., 2024/2367 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/356 E., 2021/460 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilip duruşma isteği değerden reddedildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; İstanbul ili, Eyüp ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 518 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davacıya miras payı oranında murisinden intikal ettiğini, davacı ile davalının kardeş olduğunu, davalının davacıya gelerek dava konusu taşınmazdaki payını bedeli karşılığında kendisine satmasını istediğini, bedeli ne ise öğrenip ödeyeceğini belirttiğini, kardeşi olması sebebi ile davalıya güvenen davacının bu taşınmazdaki payını tapuda satış suretiyle devrettiğini, davalının dava tarihine kadar herhangi bir rakam bildirmediği gibi davacıya herhangi bir ödeme de yapmadığını, davalının hile ile davacının payını devraldığını ve bedelini ödemediğini, davacıyı oyaladığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının davaya konu taşınmazdaki miras payını davalıya tapu memuru önünde ve resmi senetle devrettiğini, resmi senedin aksinin aynı kuvvette bir delille ispat edilebileceğini, bu nedenle resmi senedin geçerli olduğunu, davacının hile hukuksal nedenine dayalı olarak bu davayı açtığını, bu iddianın hak düşürücü süreye tabi olduğunu, davacının bizzat resmi senedi imzaladığını, dava tarihi ile devir tarihi arasında 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, işlemin resmi senetle ve resmi memur önünde yapılmış olduğu dikkate alındığında hile iddiasının gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.02.2018 tarihli ve 2017/137 Esas, 2018/89 Karar sayılı kararıyla; davaya konu satış işleminin 31.12.2015 tarihinde yapıldığı, davanın ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 39. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 28.03.2017 tarihinde açıldığı, davacının talebinin ise tapu kaydının iptaline ilişkin olup tazminat talebinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 03.07.2018 tarihli ve 2018/697 Esas, 2018/832 Karar sayılı kararıyla; davacının, satış bedelinin ödenmesi konusunda davalı tarafından oyalandığı, bu şekilde aldatıldığını öğrendiğini ileri sürdüğü, buna göre iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tanık dahil tüm delillerinin toplanması, hilenin öğrenildiği tarihin tespiti ile öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının saptanması, hak düşürücü süre içerisinde açıldığının tespiti halinde hile iddiasının değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken davanın ön şart yokluğundan reddinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-a/6. maddesi gereği kararın kaldırılmasına ve yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.06.2021 tarihli ve 2018/356 Esas, 2021/460 Karar sayılı kararıyla; maddi vakıa niteliğindeki aldatmanın öğrenme tarihinin tespiti için tanıkların dinlenildiği, davacı tanıklarından ...'nın davacı olan annesinin kışları İstanbul'da, yazları ise memlekette bulunduğunu, memlekette yaklaşık 6 ay kaldığını, davalı dayısının satış parasını ödememesi üzerine kendisi ile 2016 yılının Kasım-Aralık aylarında görüşmeye gittiğini ancak sonuç alınamadığını beyan ettiği, bu durumda davacı tanığının beyanının esas alındığı, davanın 28.03.2017 tarihinde açıldığı, aldatmanın ise 2016 yılının Kasım-Aralık aylarında öğrenildiği, bu haliyle aldatmanın öğrenilmesinden yaklaşık 3-4 ay sonra dava açılarak hak düşürücü sürenin korunduğu, önceki aşamalarda aldatmanın varlığının ispatlandığı, bu konuda yeniden araştırma yapılmasına gerek duyulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 08.12.2022 tarihli ve 2021/2198 Esas, 2022/1886 Karar sayılı kararıyla; satış bedelinin satış akdinin asli unsurlarından birisi olduğu, ancak satış bedelinin ödenmemiş olmasının tek başına tapu kaydının iptali nedeni olmadığı, somut olayda davacının, dava konusu taşınmazdaki miras payını davalıya devrettiğini, ancak davalının sürekli kendisini oyalayarak satış bedelini ödemediğini, hileli davranışlarla taşınmazının elinden alındığını ileri sürdüğü, davalının ise davacının taşınmaz payını kendisine sattığının resmi işlemle sabit olup resmi senedin aksinin aynı nitelikte bir belge ile ispat edilebileceğini savunduğu, dosya kapsamına göre davacının satış iradesinin mevcut olduğu, temlikin iradi olduğu, başka bir deyişle satış iradesinin davalının veya üçüncü kişinin hilesi sonucu temin edilmediği, uyuşmazlığın satış bedelinden kaynaklandığının açık olduğu, davacının tapu iptal ve tescil isteminin reddedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, satıştan kaynaklanan bir alacağın varlığı halinde onun istenebileceği, davacının bu hususa ilişkin terditli bir talebi bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nın 353/(1).b.2. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın reddine ilişkin yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairemizin 19.02.2024 tarihli ve 2023/841 Esas, 2024/1304 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın bedelinin hemen ödeneceği telkini ile davacıda satış bedelinin ödeneceği kanısı uyandırılarak taşınmaz payının mülkiyetinin naklinin sağlandığı, davacının iradesinin hileye uğratıldığı, bu iddianın davacı tanıklarının beyanlarıyla ispatlandığı sabit olmakla, hiç kimsenin taşınmazını bedelsiz ya da değerinin çok altında satmasının da beklenemeyeceği, zira semenin satışın asli unsurlarından birisi olduğu, semen ödeneceği düşüncesi uyandırılarak taşınmazın mülkiyetinin naklinin sağlanması ve ondan sonra semenin ödenmemiş olması durumunda temlikin hile ile gerçekleştiğinin kabulünün gerektiği, hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma kararındaki gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesi ile; savunmalarını yinelemiş, taşınmazın devir tarihinden dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin geçtiğini, yemin delilinin taraflarına hatırlatılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ... ile davalı ...'in kardeş oldukları, davacının, murisleri Hasan Şahin'den intikal eden 518 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 1/8 payını 31.12.2015 tarihinde davalıya satış sureti ile temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 7.364,67 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.