"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1588 E., 2022/1344 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2012/445 E., 2021/220 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; kök mirasbırakanları ...'ın Suriye mültecisi olduğunu, Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Bakanlığının ... dahil 9 Suriye uyruklu aileye Komisyon kararı ile 293 dekar 150 metrekare yeri iskan etmek için verdiğini, Tevzi Komisyonunun mirasbırakan ...'a birbirine bitişik iki parça yer verdiğini, Yüksek Sağlık Bakanlığının 24.10.1946 tarihli 10484/130 emirleri ile ...'a dava konusu iki parça taşınmaz verilmesine yönelik İskan Müdürlüğünün 22.04.1947 tarihinde Tapu Müdürlüğüne yazı yazarak söz konusu iki parçanın kök mirasbırakanları ... adına temlik edilmesinin istendiğini, Tapu Müdürlüğünün söz konusu iki parçayı ... adına tescil etmediğini, 2510 sayılı Kanun'un 23. ve 43. maddeleri gereği ...'ın, tapuya tescil edilmeden önce 9.738,00 metrekare ve 14.308,00 metrekare miktarlı toplam 24.046,00 metrekarelik taşınmazın maliki olduğunu ileri sürerek 47 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan Abdulaziz Karlıdağ adına tesciline, olmadığı takdirde rayiç bedele karar verilmesini istemişler, aşamada sundukları ıslah dilekçesi ile 10.000,00 TL'lik tazminat talebini 17.605.530,00 TL'ye çıkarttıklarını bildirmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı; öncelikle davacıların eldeki davayı açmalarında hukuki yararlarının bulunmadığını, ayrıca husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, dava dilekçesinde davanın sebebi ve hukuki dayanağının gösterilmediğini belirterek haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla
; muris ...'ın 1926 yılında nüfusa Türk vatandaşı olarak kaydedildiği, Tevzi Komisyon kararının alındığı tarih itibariyle Türk vatandaşı olduğu, bu nedenle 13.01.1939 tarih ve 2/10250 sayılı Kararname kapsamında bulunmadığı, aksi kabul edilse bile Yargıtay 1. HD. 2016/3687 Esas, 2020/3676 Karar sayılı ilamı dikkate alınarak murisin 21.06.1967 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla mirasçılarına hak geçmeyeceği ve aynı zamanda dava konusu taşınmazlar için emanete alınan bir bedelin varlığına ilişkin bilgi, belge ve delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafça mirasbırakanlarının 1926 yılı itibari ile Türk vatandaşı olduğunun ileri sürüldüğü, Tevzi Komisyon kararının alındığı tarih itibariyle Türk vatandaşı olması ve 13.01.1939 tarih ve 2/10250 sayılı Kararname kapsamında bulunmaması nedeniyle 2510 İskan Kanunu kapsamında mal edinmesinin mümkün olmadığı, Suriye uyruklu olması durumunda da murisin 21.06.1967 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla mirasçılarına hak geçmeyeceği ve aynı zamanda dava konusu taşınmazlar için emanete alınan bir bedelin varlığına ilişkin bilgi, belge ve delil bulunmadığı anlaşıldığından 1939 tarihli Kararname kapsamında mirasçıların mal edinmesinin mümkün olmadığı, bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususların yerinde olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesi ile; toplanan delillere göre taşınmazın kök mirasbırakan ...’ın olduğunun açıkça ortada olduğunu, ancak Yerel Mahkemenin Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2016/3687 Esas, 2020/3676 Karar nolu ilamına atıfta bulunarak davanın reddine karar verdiğini, gerekçeli kararda atıfta bulunulan Yargıtay kararı dışında bir gerekçe bulunmadığını, söz konusu Yargıtay kararının bu dava ile bağının bulunmadığını, Yerel Mahkemenin kök mirasbırakanın Suriye mültecisi ve Suriye uyruklu olduğu gerekçesiyle davayı reddettiğini, ancak kök mirasbırakanın Suriye mültecisi değil Türk vatandaşı olduğunu, Kurtuluş Savaşı esnasında kendi topraklarını korumak için Osmanlı tarafında savaşa girdiğini ve 1926 tarihinde Türk vatandaşı olduğunu, davaya konu taşınmazların savaş esnasındaki başarılarından dolayı iskanen verildiğini, ancak bunun Suriye mülteciliğiyle ilgisinin bulunmadığını, önemli olanın nüfus kayıtları olduğunu, Suriye asıllı olmak ile Suriye uyruklu (Suriye vatandaşı) olmanın farklı kavramlar olduğunu, mirasbırakanın taşınmazının Hazineye intikal tarihiyle birlikte Türk vatandaşı olmaması durumunda Hazineye intikalinin mümkün olduğunu, ancak kök murisin 1926 yılında Türk vatandaşı olduğunu ve Suriye uyruklu anılmasının mümkün olmadığını, Bakanlar Kurulu Kararnamelerinde hep "Suriyeli" "Suriye Uyruklu" kelimelerinin geçtiğini, yani kişilerin uyruklarına yani vatandaşlıklarına bakıldığını, sadece 13.01.1939 tarih 2/10250 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi'nde bu tarihten sonra Türk vatandaşlığına geçilse bile Suriye uyruklu sayılacağına dair kararının olduğunu, dosyadaki mevcut delillerden murisin 1939 tarihinden tam 13 yıl önce 1926 yılında Türk Vatandaşı olarak tescil edildiğini ve ilgili Bakanlar Kurulu Kararnamesinin kapsamı dışında kaldığını ve taşınmaz mallarının Hazineye intikal etmeyeceğinin ortada olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1900 doğumlu kök mirasbırakan Abdulaziz Karlıdağ'ın 21.06.1967 tarihinde öldüğü, geriye davacı mirasçılarının kaldığı, davacılar tarafından kök mirasbırakanları Abdulaziz'in Suriye mültecisi olduğu, Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Bakanlığı tarafından 1943 yılında Bağlar mevkii, Kireçocağı 47 ada 1 ve 2 parsellerin Tevzi Komisyonu aracılığı ile verildiğini, ancak tapuda bu hususun gözükmediğini ileri sürmek ve murisleri Abdulaziz'in 1926 yılında Türk vatandaşı olduğunu belirtmek suretiyle eldeki temyize konu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacıların temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 534,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.