"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/257 E., 2020/86 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davalı kayyım vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 1887 ada 14 parsel sayılı .... Vakfından icareli arsa nitelikli taşınmazın 08.02.1954 tarihinde kadastroca 4/16 payının ... oğlu ..., 3/16 payının ... kızı ....., 3/16 payının .... kızı ..., 3/16 payının ... kızı ..., 3/16 payının ... oğlu ... adlarına tespit ve tescil edildiğini, uzun zamandır mutasarrıflarının kayıp olması nedeniyle Fatih 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/928 Esas 1998/1169 Karar sayılı kararı ile İstanbul Defterdarının kayyım olarak tayin edildiğini ileri sürerek 5737 sayılı Kanun’un 17. maddesi uyarınca mutasarrıfların gaipliğine, taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; husumetin kayıt maliklerine yöneltilmesi gerektiğini,... Vakfı'nın gayri sahih vakıf olup bu tür vakıfların Vakıflar Kanunu'nun 29. maddesine bağlı olarak mülkiyetinin mahlulen vakfına rücu etmeyeceğini, taşınmazların Hazine'ye intikal etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.12.2014 tarih 2013/675 Esas, 2014/454 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, çekişme konusu 1887 ada 14 sayılı parselde .... oğlu .... adına kayıtlı 4/16, ... kızları ...,...,...,ile .... oğlu ... adlarına kayıtlı 3/16’şar payın iptali ile ... .... Vakfı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kayyım vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine, Dairenin 20.02.2019 tarihli ve 2018/5033 Esas, 2019/1131 Karar sayılı kararıyla; gaiplik istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuş, davalı vekilinin karar düzeltme isteği Dairece reddedilmiştir.
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tapu kaydında çok uzun zamandır işlem yapılmadığı, kayıt maliklerine ulaşılamadığı ve ilanların da yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı Kayyım vekili temyiz dilekçesinde; eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, vakfın türünün tespit edilmesi gerektiğini, yasal hasım olup harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, gaiplik ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Temyizen incelenen karar, hükmüne uyulan bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, ancak bozulan Mahkemenin 23.12.2014 tarih 2013/675 Esas, 2014/454 Karar sayılı davanın kabulüne ilişkin kararında davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu kararın sadece davalı tarafından temyiz edildiği, vekalet ücretinin davacı tarafça temyiz konusu edilmediği, dolayısıyla davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu açıktır.
Öte yandan, harç hususu kamu düzenine ilişkin olup usuli kazanılmış haktan söz edilemeyecektir. Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarihli ve 2017/1-1201 Esas, 716 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; mahkeme kararıyla kayyım olarak atanan ve gaip kişi adına yaptığı iş ve işlemler nedeniyle 3561 sayılı Kanun kapsamında yönetim kayyımı olan defterdar burada Hazineyi temsil etmemekte, aksine kayyımlık görevi gereği gaip kişinin anılan taşınmazdaki hak ve menfaatlerini korumaktadır. Taşıdığı kayyımlık sıfatı ile 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamında harçtan muaf olmadığı açıktır. 3561 sayılı Kanun'un 2/son maddesinde “Kayyımlıkla ilgili işlemler her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesnadır” hükmüne yer verilmiş ise de burada yargı harçlarından bağışıklığa dair özel bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu durumda davalı Kurumun harçtan muaf olduğu belirtilerek harç alınmaması ve usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Kayyım vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile, hükmün 3, 4 ve 7. bentlerinin hükümden çıkarılarak yerine 3. bend olarak “Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 1.434,51 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta peşin alınan 358,65 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.075,86 TL nispi karar ve ilam harcının davalı Kayyımdan alınarak Hazineye irad kaydına” cümlesinin yazılmasına, 4. bend olarak “Davacı lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına” cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun(HUMK) 438/7. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
28.05.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.