Logo

1. Hukuk Dairesi2024/78 E. 2025/164 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından davalıya bağışlanan taşınmazların, davalının kendisine bakma yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile davalı arasında resmi şekilde düzenlenmiş bir ölünceye kadar bakma sözleşmesinin bulunmaması ve davacının, davalıya yaptığı bağışın iradesine aykırı olduğunu veya davalının hileli davranışları sonucu gerçekleştiğini ispatlayamaması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2240 E., 2023/1724 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/133 E., 2022/290 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; kendisinin evli olup çocuğu olmadığını, dayısının oğlu olan davalının kendisine ve eşine bakması, koruyup kollaması karşılığında tapuda adına kayıtlı 23, 52 ve 953 parsel numaralı taşınmazlarını bağış yolu ile davalıya devrettiğini, davalının kendisine karşı kanunen yükümlü olduğu vazifeleri yerine getirmediğini, kendisi ile ilgilenmediğini eşine küfür ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; açılan davanın haksız olduğunu, davacının kendisinin halasının oğlu olduğunu ve evli olup eşi ile birlikte yaşadığını, çocuğu bulunmadığını, davacının kardeşleri ile arası iyi olmadığından ve çocuğu bulunmadığından dolayı kardeşlerine miras bırakmak istemediğini, bu nedenlerle ilk başta 953 numaralı parseli kendisine intifa hakkını üzerinde tutarak bağış yolu ile devrettiğini, sonrasında ise 02.05.2018 tarihinde diğer davaya konu taşınmazlar olan 23 ve 52 parsel numaralı taşınmazları bağış yolu ile kayıtsız ve şartsız olarak devrettiğini, kendisinin davacıya "Bakacağım." şeklinde bir taahhüdünün olmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla

; her ne kadar davacı tarafından kendisine bakmak koşuluyla davaya konu taşınmazların davalıya bağışlandığı, davalının yükümlülüklerini yerine getirmediği ve kendisinin kandırıldığı iddia edilmişse de Borçlar Kanunu'nun 612. maddesi delaletiyle Türk Medeni Kanunu'nun 545. maddesine göre ölünceye kadar bakma sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğu, Kanun'da öngörülen şekil şartının geçerlilik şartı olduğu, taraflar arasında resmi şekilde yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin bulunmadığı, davacı tarafından dava konusu taşınmazların şartlı olarak devredildiğinin ispatlanamadığı, davalı tarafından dosyaya delil olarak sunulan Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/216 Esas sayılı dosyasının davalıların iddialarını doğruladığı, dinlenilen taraf tanık beyanları, olayların kapsamları, nitelikleri, özellikle vahamet dereceleri gözetildiğinde davalının, üzerine düşen yükümlülüklerini Yasa'nın aradığı ölçüde aksattığından söz edilemeyeceğinden bağıştan rücu koşullarının gerçekleşmediği ve davacı tarafça davaya konu taşınmazın davalının hileli eylemleri sonucu davalı üzerine temlik ettirildiği iddialarının usulünce (6100 s. HMK' nın 190. ve 4721 s. TMK' nın 6. maddeleri gereğince) kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 295. maddesinde bağıştan rücu koşulları düzenlenmiş olup eldeki davadaki temlik kayıtsız şartsız bağış niteliğinde olduğu için davalının bağış koşullarını yerine getirmediğinden söz edilemeyeceği gibi, bağıştan rücu koşullarının oluştuğunun da söylenemeyeceği, hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesi ile; dava konusu taşınmazların bağış işlemleri arasında 5 ay gibi bir sürenin bulunduğunu, dinlenen tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere davalının bağışlama işlemlerinden önce akrabası olan davacıya çok iyi davrandığını, ancak bağışlama işlemleri bittikten sonra davalının davranışlarının değiştiğini, davacıya ve eşine karşı saygısız bir tutum içine girdiğini, bu nedenle davacının eldeki temyize konu davayı açtığını, bağışlama işlemi yapılırken müvekkili davacının iradesinin davalı tarafından eşine ve kendisine bakılması olduğunu, ne var ki davalının vaatlerini yerine getirmediğini, Yerel Mahkemece davalının soyut beyanlarına itibar edildiğini, tarafların gerçek irade ve amaçlarının ortaya çıkarılması gerekirken bunun yapılmadığını, bağışlamadan dönme koşullarının gerçekleştiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı ...'ın adına kayıtlı çekişme konusu 23 ve 52 parsel sayılı taşınmazlarını 02.05.2018 tarihinde bağış yolu ile kayıtsız şartsız ve bedelsiz olarak davalı ...'ye devrettiği, yine davacının maliki olduğu dava konusu 953 parsel sayılı taşınmazını ise 07.12.2017 tarihinde intifa hakkının tamamını süresiz üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetin tamamını bağış yolu ile davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,Aşağıda yazılı 345,55 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.01.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.