"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/898 E., 2023/1505 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Of 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/358 E., 2023/32 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Trabzon ili, Of ilçesi, Fındıkoba Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 214 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini ancak bu tespitin gerçeği yansıtmadığını, taşınmazın öncesinde tarafların murisi ...'a ait olduğunu, müşterek murisin ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımı ile aralarında yapmış oldukları taksim sonucu 214 ada 1 nolu parsel üzerinde bulunan evin, eve ait olan arsanın ve evin avlusu olarak kullanılan taşınmaz bölümünün davacının babası olan ...'a bırakıldığını, davacının babasının vefat edene kadar yıllarca bu evi kullandığını ve bakımlarını yaptığını, murisin diğer mirasçılarına da müşterek murisin diğer evinin verildiğini, taşınmazın çaylık olan kısmının taksim sonucu davalıya verildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan evin bulunduğu taşınmaz bölümünün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile ayrı bir ada-parsel numarası altında davacının murisi ... adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde; davacının ya da murisinin dava konusu taşınmazda bir hakkının bulunmadığını, 1964 yılında davacının babası ve davalının müşterek murisi Muhammet Özcan'ın taşınmazlarını sağlığında beş çocuğu arasında paylaştırdığını, bu taksim kapsamında dava konusu taşınmazın kendisine kaldığını, davacının babasının aile evinde nüfusun kalabalık olması nedeniyle dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan eve taşındığını ve evde ikamet etmeye başladığını, davacının murisinin ikametinin kendisinin ve kök murisin rıza ve onayına dayandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30.01.2019 tarih ve 2016/564 Esas, 2019/49 Karar sayılı kararıyla dava konusu taşınmaz bölümünün ... ve onun ölümüyle mirasçıları tarafından nizasız ve fasılasız şekilde kullanıldığı, davalının bu kullanıma herhangi bir itirazı bulunmadığı ve muvafakat gösterdiği, davalının yıllar sonra bu davada hak talep etmesinin hukuken korunmasına imkan bulunmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. Birinci Kaldırma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 30.01.2019 tarih ve 2016/564 Esas, 2019/49 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 15.11.2019 tarih ve 2019/992 Esas, 2019/2039 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince davacı tarafa tüm mirasçıların muvafakatinin alınması veya terekeye temsilci atanması amacıyla süre verildiği ancak davacı vekilince bir kısım mirasçıların vekaleti sunulmasına rağmen mirasçılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ın vekaletinin sunulmadığı, terekeye temsilci atanması yoluna da gidilmediği, bu durumda öncelikle belirtilen kişilerin davaya muvafakatinin sağlanması ya da terekeye temsilci tayini yoluna gidilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması yerine işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu, kabule göre de keşifte dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmediği ve çelişkili beyanların hükme esas alındığı belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı Sonrasında İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 27.01.2021 tarih ve 2019/582 Esas, 2021/55 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaz bölümünün tarafların kök murisinin sağlığında yapılan taksim neticesinde davacıların murisi ...'e kaldığı, taşınmazın zilyetliğinin de ...'e devredildiği, ...'in zilyetliğini nizasız fasılasız devam ettirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Kaldırma Kararı
İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 09.09.2021 tarih ve 2021/348 Esas, 2021/835 Karar sayılı kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin 15.11.2019 tarihli kararının gereklerinin yerine getirilmediği belirtilerek taşınmaz başında yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler kurulu, taraf tanıkları hazır edilerek teknik bilirkişi refakatinde yeniden keşif yapılması, çekişmeli taşınmazın evveliyatında kime ait olduğu, kimden geldiği, tarafların kök murisi ...'ın taşınmazı davacıların murisine bırakıp bırakmadığı, taşınmazın kimin tarafından ne kadar süre ve ne şekilde kullanıldığı, kimin zilyetliğinde olduğu sorularak maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, beyanlar arasında çelişki olması halinde usulüne uygun şekilde ve gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılması, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller ile birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Ç. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı Sonrasında İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 18.01.2023 tarih ve 2021/358 Esas, 2023/32 Karar sayılı kararıyla; yargılama sırasında dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarına atıfta bulunularak dava konusu taşınmaz bölümünün davacıların murisine bırakılmadığı, kök murisin çocuklarının çok olması sebebiyle davacılar murisinin dava konusu taşınmazdaki eve taşındığı, bu evin geçici kullanımının davacılar murisine bırakıldığı, zilyetlik davacılar murisinde ise de bu zilyetliğin malik sıfatıyla bir zilyetlik olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; çekişmeli taşınmazın kök muris ...'dan kaldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, keşif sırasında beyanlarına başvurulan davacı tanığı ... ile davalı tanığı Osman Özcan ve mahalli bilirkişi beyanları birlikte değerlendirildiğinde çekişmeli taşınmaz bölümünün kök muris tarafından davacılar murisi ...'e bağışlandığı ve zilyetliğinin teslim edildiği gibi, çekişmeli taşınmazın 30-35 yıldır davacılar murisi ... ve mirasçıları tarafından kullanıldığı, kaldı ki çekişmeli taşınmazın kök murisin sağlığında yaptığı taksim ile terekeden çıktığı nazara alındığında, uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerektiği, bir an için çekişmeli taşınmaz bölümünün davalı ...'ye bağışlandığı kabul edilse dahi davacı murisi ve mirasçılarının çekişmeli taşınmaz bölümünü 35-40 yıldır asli zilyet sıfatı ile kullandığı anlaşıldığından davacı murisi ve mirasçıları lehine zilyetlikten edinme koşullarının dahi gerçekleştiği, bu halde davanın kabulüne karar verilmesi gerekir iken davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararında bağış ve zilyetlik devri hususlarına dayanılmış ise de mirasçılar arasında zilyetlik hükümlerinin geçerli olmayacağını, bu kapsamda kararın hatalı değerlendirmeye dayandığını, dava konusu taşınmazın kök muris ...'dan geldiği ve mirasçılar arasında bir taksim bulunduğu hususlarının çekişme dışı olduğunu, buna karşılık ihtilafın taksim sonucunda çekişmeli taşınmazın kime bırakıldığına ilişkin olduğunu, dosya kapsamında dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından dava konusu taşınmaz üzerindeki evin mülkiyetinin değil kullanımının geçici olarak davacıların mirasbırakanına verildiğinin anlaşıldığını, davacılar tarafından sürdürülen zilyetliğin malik sıfatıyla olmadığını, zilyetliklerini davalı adına devam ettirdiklerini ve davacının davasını ispat edemediğini, aynı zamanda mirasçılar arasında zilyetlik hükümleri uygulanamayacağından davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilerek davanın kabul edilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
1.Trabzon ili, Of ilçesi, Fındıkoba köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 214 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 2,546,89 m2 yüz ölçümü ve çay bahçesi vasfıyla senetsizden ... adına tespit edildiği, taşınmaz üzerindeki evin ...'a ait olduğunun beyanlar hanesinde belirtildiği, süresi içerisinde itiraz edilmeyen tutanağın 31.01.2012 tarihinde kesinleşerek tapu siciline tescil edildiği, davacıların irsen intikal ve taksim iddiasına dayanarak eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
2.Eldeki davada davacılar, müşterek muris ...'ın ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımı ile yapılan taksim sonucunda dava konusu 214 ada 1 nolu parseli üzerinde bulunan evin, eve ait arsanın ve evin avlusu olarak kullanılan taşınmaz bölümünün murisleri olan ...'a bırakıldığını ileri sürerek söz konusu taşınmaz bölümünün adlarına tescili istemiyle dava açmış; davalı ise taşınmazın murisi ...'dan kaldığını, muris ...'ın taşınmazlarını sağlığında beş çocuğu arasında paylaştırdığını, bu taksim kapsamında dava konusu taşınmazın kendisine kaldığını, davacılar murisinin dava konusu taşınmaz bölümü üzerindeki evde ikamet etmesinin kendisinin ve kök muris ...'ın rıza ve onayına dayandığını savunmuştur. Şu halde, çekişmeli taşınmaz bölümünün tarafların murisi ...'dan kaldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, murisin sağlığında dava konusu taşınmaz bölümünü hibe edip etmediği, murisin ölümünden sonra mal varlığının geçerli bir şekilde taksim edilip edilmediği, taksim yapılmış ise çekişmeli taşınmaz bölümünün ve üzerindeki evin taksimen kime isabet ettiği, kim tarafından hangi nedenle kullanıldığı, diğer bir deyişle davacılar murisinin ve onun ölümüyle de mirasçılarının zilyetliğinin malik sıfatıyla mı yoksa asli malik olan tarafın rızasına dayanılarak fer'i olarak mı sürdürüldüğü noktasında toplanmaktadır. Bu kapsamda, Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu çekişmeli taşınmaz bölümünün kök muris ... tarafından davacılar murisi ...'e bağışlandığı ve zilyetliğinin teslim edildiği, sonrasında da ... ve onun mirasçıları tarafından kullanıldığı, bir an için çekişmeli taşınmaz bölümünün davalı ...'ye bağışlandığı kabul edilse dahi davacı murisi ... ve onun mirasçılarının çekişmeli taşınmaz bölümünü 35-40 yıldır asli zilyet sıfatı ile kullandığı belirtilerek davacı murisi ... ve mirasçıları lehine zilyetlikten edinme koşullarının dahi gerçekleştiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
3.Hemen belirtilmelidir ki; geçerli bir taksimin varlığından söz edilebilmesi için taksime tüm mirasçıların ya da temsilcilerinin katılmaları, katılmayan mirasçıların taksime muvafakat vermeleri, her mirasçıya hangi mevkiden taşınmaz mal verildiğinin, taşınmaz mal verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiğinin somut olarak ortaya konması gerekir. Buna karşılık, İlk Derece Mahkemesince 08.03.2018 ve 27.10.2022 tarihlerinde icra edilen keşiflerde dinlenen taraf tanıkları ile mahalli bilirkişilerin beyanları kök murisin mal varlığının taksim edilip edilmediği, eğer taksim edilmiş ise bunun murisin sağlığında mı yoksa ölümünden sonra mı yapıldığı, taksime kök murisin tüm mirasçılarının katılıp katılmadığı, katılmayan mirasçı varsa temsil edilip edilmediği ya da sonradan taksime icazet verip vermediği, çekişme konusu taşınmaz bölümünün taksimde kime kaldığı ve bu bölüm üzerinde sürdürülen zilyetliğin niteliği başta olmak üzere uyuşmazlık konusu hususlarda son derece çelişkilidir. Şu halde; kök murisin sağlığında bir paylaştırma yapılıp yapılmadığının, terekesinin ölüm tarihinden sonra tüm mirasçıların katılımıyla yöntemince taksim edilip edilmediğinin, taksim neticesinde her bir mirasçıya miras payına karşılık olarak terekeden hangi menkul ya da gayrimenkullerin verildiğinin ve çekişmeli taşınmazların taksimen kime düştüğünün net olarak saptanmadığı anlaşılmaktadır.
4. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesi kapsamında hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde davanın taraflarından, kök muris Muhammed'in sağlığında yaptığı hibe ya da onun ölümünden sonra mirasçıları arasında yapılan taksim ve bu taksim sonucunda paylaşılan taşınırlara, taşınmazlara ve 209 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kimden kaldığına ilişkin açıklamada bulunmaları istenilmeli, hibe ya da taksime konu olduğu belirtilen taşınmazların kadastro tutanak örnekleri dosyaya kazandırılmalı, sonrasında mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, önceki keşiflere katılan yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümünün murisin sağlığında hibe edilip edilmediği, murisin ölümünden sonra mirasçılar arasında bir taksim yapılıp yapılmadığı, taksim mevcut ise her bir mirasçıya miras payına karşılık olarak terekeden hangi menkul ya da gayrimenkulün verildiği, çekişmeli taşınmaz bölümünün taksime konu olup olmadığı, taksim neticesinde kime kaldığı, kök murisin diğer mirasçıları ile davacılar murisi ... ve davalı ...'ye taksim neticesinde hangi bölümlerin kaldığı, adı geçenler arasında taksim sonucu kendilerine kalan bölümlerin takasına ilişkin bir anlaşma bulunup bulunmadığı, davacılar murisi ve davacılar tarafından çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde sürdürülen zilyetliğin niteliği hususlarında somut olaylara dayalı olarak bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde, bu çelişkilerin ve önceki keşiflerdeki beyanlar arasındaki çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmesine çalışılmalı; bu yolla çekişmeli taşınmaz bölümünün kime ait olduğu hususu kesin olarak belirlenmeli; beyanlar arasında oluşabilecek çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılıp açıklanmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,Dosyanın kararı veren Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.