Logo

1. Hukuk Dairesi2024/888 E. 2024/4045 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında davacıların zilyetlik ve tapu kaydı iddialarının dayanaklarının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların dayanmış oldukları tapu kaydının sınırlarının tespit edilememesi ve davacılara ait kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetliğin ispatlanamaması, davacıların mülkiyet iddiasını desteklemediği gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/78 E., 2021/110 K.

HÜKÜM/KARAR : Asıl Davada Kısmen Kabul-Birleştirilen Davada Ret

Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 13.02.2019 tarihli ve 2016/1704 Esas, 2019/953 Karar sayılı kararıyla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl davada davacılar vekili, birleştirilen davada davacılar vekili, asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacılar; Şebinkarahisar ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 127 ada 36 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın keşif sırasında zeminde gösterecekleri kısmının miras bırakanlarından intikalen ... kızı ..., ... oğulları ... ve ...'a ait iken satışı suretiyle 1965 yılında davacılara ve miras bırakanları ...'ye satıldığını, taşınmazın önceki miras bırakanı ... ve onun yaşlılığında da mirasçıları tarafından önceki malikleri ile ... ve mirasçıları tarafından iktisabı sağlayacak şekilde ihtilafsız, aralıksız ve malik sıfatıyla 40-50 yılı aşkın süreden beri tasarruf edildiğini, taşınmazın önceki malikleri adına tapuya kayıtlı olması nedeniyle hem tapu kaydı hem de zilyetlik ve mevcut satışlar nedeniyle ... ve mirasçıları adına tapuya kayıt ve tescili gerekirken Hazine adına tapuya kaydedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın keşif sırasında gösterecekleri kısmının tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları olan davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

Birleştirilen davada davacılar; 127 ada 36 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile fen bilirkişilerin 25.06.2015 tarihli rapor ve krokisinde (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin davacılar adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, krokide (A) harfi ile gösterilen kısmın yıllardan beri atalarından ve dedelerinden intikal ettiğini, söz konusu taşınmazların halen kullanıldığını ileri sürerek davalılara ait tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler; birleştirilen davanın davacıları vekili 12.08.2020 tarihli keşifte, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümüne yönelik bir iddialarının bulunmadığını, taleplerini yalnızca zeminde gösterilen kısma yönelik olarak yenilediklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Birleştirilen davada davalılar vekili (asıl davanın davacıları); mahkeme kararı ile taşınmazın bir kısmının tapu kaydının iptaline karar verilmiş ise de bu kararın kesinleşmediğini, eldeki davada taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini ve hukuki yarar koşulunun gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.09.2015 tarihli, 2013/523 Esas, 2015/223 Karar sayılı kararıyla; davanın harici satış, zilyetlik ve irsen intikal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, dava konusu taşınmazın fen bilirkişilerin raporuna ekli krokide (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin davacı tarafın dayandığı T. Evvel 1319 tarih, 5 sıra nolu tapu kaydı kapsamında kaldığı, bu taşımazın ... oğlu ...'den geldiği, ... çocuklarının ... ve ... olduğu, ...'in çocukları Süleyman ve ... ile ...'in kardeşi ... tarafından bu taşınmazın ... 'e 50 yıl kadar önce haricen satıldığı, 50 yıldır ... 'ün malik sıfatıyla aralıksız ve nizasız zilyet olduğu, ölümüyle de mirasçılarına intikal ettiği, mirasçılar arasında taksim bulunmadığı ve mirasçıların malik sıfatıyla zilyetliklerinin devam ettiği belirlenerek davanın kabulü ile dava konusu 127 ada 36 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişilerin krokisinde (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin ifrazı ile adanın son parsel numarası verilmek suretiyle ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davanın davalısı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 13.02.2019 tarihli ve 2016/1704 Esas, 2019/953 Karar sayılı kararıyla; davacıların dayandıkları T. Evvel 1319 tarih ve 5 sıra numaralı tapu kaydının kadastro sırasında revizyon görüp görmediğinin araştırılmadığı, dayanak tapu kaydında malik olarak görülen ... oğlu ...’in mirasçılarının belirlenmediği, belirlenecek mirasçıların davacıların iddia ettiği satış işlemlerini yapan kişiler olup olmadığı, yani tapu maliki ile satış yaptığı iddia edilen kişilerin irs ilişkisi olup olmadığının net olarak belirlenmediği, keşifte alınan beyanlar ile ziraat mühendisi bilirkişi raporu taşınmazda zilyetlik bulunup bulunmadığı noktasında çelişmesine rağmen bu çelişkinin üzerinde durulmadan karar verildiği belirtilerek Mahkemece açıklanan hususlarda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilerek karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 29.04.2021 tarihli, 2019/78 Esas, 2021/110 Karar sayılı kararıyla; asıl davanın davacılarının talebinin dava konusu taşınmazın 21.10.2020 havale tarihli fen bilirkişi raporu ve ekli krokisinde (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerine, birleştirilen davanın davacılarının taleplerinin ise aynı raporda (D) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerine ilişkin olduğu, asıl davanın davacılarının dayanmış olduğu T. Evvel 1319 tarih ve 5 sıra numaralı tapu kaydının (C) harfi ile gösterilen bölümü kapsadığı, yine davacıların dayandığı 1965 ve 1995 tarihli satış senetleri, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları nazara alındığında, (C) harfi ile gösterilen bölümün evvelinde eski tapu kaydında adı geçen ... (...) oğlu ...’in kullanımında olduğu, ...’den sonra da oğlu ... ile kızı ...’a intikal ettiği, ... oğulları ... ve ... ile ... kızı ... tarafından davacıların miras bırakanı ...’ye haricen satıldığının anlaşıldığı, o halde asıl davanın davacılarının bu bölüme ilişkin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, (A) harfi ile gösterilen bölümün ise kadastro tespitinden geriye doğru 20 yıldan uzun süre boyunca kullanılmadığı, bunun zilyetliğin terki anlamına geleceğini, o halde asıl davanın davacılarının bu bölüme ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerektiği, (D) harfi ile gösterilen bölüm yönüyle, her ne kadar mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında taşınmaz üzerindeki ağaçların odunlarının birleşen davanın davacılarının murisleri tarafından kullanıldığı belirtilmiş ise de, taşınmaz üzerinde kendiliğinden yetişen ağaçların odunlarının kullanılmasının ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak değerlendirilemeyeceği, taşınmazın imar-ihya edildiğine dair emare bulunmadığı, o halde birleştirilen davanın davacılarının bu bölüme ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerektiği, (E) harfi ile gösterilen bölümün ise komşu 127 ada 10 numaralı parsel sayılı taşınmazın devamı olarak kullanıldığı, 127 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ... ve ... mirasçıları adına tespit gördüğü ve adı geçenlerin eldeki davada taraf olmadıkları, o halde birleştirilen davanın davacılarının bu bölüme ilişkin davasının da reddine karar verilmesi gerektiği belirlenerek davanın kısmen kabulüne, dava konusu 127 ada 36 parsel sayılı taşınmazın 21.10.2020 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 6.000,00 metrekarelik bölümünün taşınmazdan ifrazı ile ifraz edilen bölümün tapu kaydının iptaline, ifraz edilen bu bölümün miras bırakan ... 'ün Şebinkarahisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/217 Esas, 238 Karar sayılı, miras bırakan ...'ün Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/4 Esas, 5 Karar sayılı ve miras bırakan ...'ün İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/628 Esas, 459 Karar sayılı veraset ilamları esas alınarak; 5/80 payın ... , 18/80 payın ..., 5/80 payın ..., 3/80 payın ..., 3/80 payın ..., 3/80 payın ..., 3/80 payın ..., 20/80 payın ... ve 20/80 payın ... adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (A) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlere ilişkin davanın esastan, E harfi ile gösterilen bölüme ilişkin davanın ise usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl davanın davacıları vekili temyiz başvuru dilekçesinde; 1955 ve 1973 tarihli hava fotoğraflarında A harfi ile gösterilen taşınmazın imar ve ihya işlemlerinin yapıldığını gösteren emarelerin bulunduğunun ve kullanım sınırlarının belirgin olduğunun belirtilmesi, ziraat bilirkişi raporunda A ve C harfi ile gösterilen dava konusu taşınmazların bir bütün halinde ve eskiden tarımsal işletme olduğunun açıklanması, her ne kadar 2004 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın kullanımına dair emare tespit edilememiş ise de bu durumun ... mirasçılarının ekonomik nedenlerle İstanbul'da bulunmalarından ve taşınmazların ... mirasçıları adına tanık olarak dinlenen ... ve babaannesinin odunundan ve otundan yararlanılarak zilyetliğinin devam ettirilmesi, taşınmazın zilyetlikle mülk edinilme şartlarının gerçekleşmesinden sonra tarımsal faaliyetin ekonomik olması, geçim sıkıntısı, göç nedeniyle kısa süre kullanılmamasından kaynaklandığı, taşınmazda kısa süre kullanım olmamasının terk olarak kabul edilmeyeceğini, sahipleri nam ve hesabına otundan ve odunundan yararlanılmak suretiyle yakınlarınca kullanılmasının zilyetliğin devamı olarak kabulünün zorunlu olduğunu, birleştirilen dava davacıları A harfi ile gösterilen taşınmaz hakkında müvekkiller aleyhine iptal ve tescil istemi dava açtıklarını keşifte dava ettikleri kısmı göstererek bu bölüm hakkında dava açmadıklarını beyan etmeleri karşısında birleştirilen davanın eldeki davadan tefrik edilmesi gerektiğini, birleştirilen dava yönünden müvekkiller aleyhine açılan davanın sıfat yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini ve müvekkiller yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Birleştirilen davanın davacıları vekili temyiz başvuru dilekçesinde; dava konusu yeri altı kuşaktır kullandıklarını, dava konusu yerin bir bölümünü tarımsal amaçlı kullandıklarını, bir bölümünün ise ağaçlarından faydalanılan yer olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Asıl ve birleştirilen davanın davalısı Hazine vekili temyiz başvuru dilekçesinde; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazandırıcı iktisap koşullarının davacılar lehine gerçekleşmediğini, davacıların kadastro çalışmalarında belgesizden iktisap ettikleri taşınmazların ne kadar olduğu araştırılmadan hüküm kurulduğunu, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm altına alınan kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b ve 14 üncü ve 17 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

Asıl davanın davacıları vekili ile birleştirilen davanın davacıları vekilinin temyiz itirazları yönünden;

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre asıl davanın davacıları vekili ile birleştirilen davanın davacıları vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Asıl ve birleştirilen davanın davalısı Hazine vekilinin temyiz itirazları yönünden ise;

Kadastro sonucunda Giresun ili, Şebinkarahisar ilçesi, ... Köyü çalışma alanında bulunan 127 ada 36 parsel sayılı 51.293,34 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

Asıl davanın davacıları tapu kaydı, harici satın alma, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu taşınmazın bir bölümünün tapu kaydının iptali ve adlarına tescili istemiyle dava açmış, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davacıların dayandığı T. Evvel 1319 tarih ve 5 sıra numaralı tapu kaydının fen ve harita bilirkişilerinin 21.10.2020 havale tarihli rapor ve krokisinde (C) harfi ile gösterilen bölümünü kapsadığı kabul edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ve tanıklar, T. Evvel 1319 tarih ve 5 sıra numaralı tapu kaydının yalnızca güney hududunda bulunan dereyi bildiklerini beyan etmişler, mahalli bilirkişilerden sadece ... tapunun güney hududu olan dereyi ve batı hududu olan ... oğlu (...) tarlasını bildiğini beyan etmiştir. Bir tapu kaydının taşınmaza aidiyetinin kabulü için en az 3 sınırın ayırdedici ve sabit nitelikleriyle taşınmazı kapsaması ve bu sınırların taşınmaz çevresinde bulunması zorunludur. Tapu kaydının tek hududunun taşınmaza uyması kaydın çekişmeli taşınmaza ait olduğunun kabulüne imkan vermeyecektir. Somut olayda; mahalli bilirkişiler ve tanıklarca dayanılan tapu kaydının yalnızca bir hududu bilinebildiğine göre, tapu kaydının dava konusu taşınmaza aidiyetinden söz edilemez.

Diğer yandan, asıl davanın davacıları aynı zamanda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine de dayanmış olup Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesinde; ''Zilyet,taşınmaz malı kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına tespit edilir'' denmektedir.

Dosya arasında yer alan ziraat mühendisi bilirkişi kurulu raporu, harita ve fen bilirkişi raporunun içeriği ile mahallinde alınan beyanlardan, dava konusu taşınmaz üzerinde davacıların iktisaba elverişli zilyetliğinin de bulunmadığı, zilyetliğin uzun yıllar önce terkedildiği anlaşıldığından, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Asıl davanın davacıları vekili ile birleştirilen davanın davacıları vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2.Asıl ve birleştirilen davanın davalısı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Temyiz eden Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

6100 sayılı HMK'un geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.