Logo

1. Hukuk Dairesi2024/94 E. 2024/558 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İnançlı işlem nedeniyle devredilen taşınmazın, davalı tarafından üçüncü kişiye satılması üzerine açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının borç miktarının tespiti ve ödenip ödenmediğinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşme gereğince davacının borç miktarının tespit edilmesi ve TBK'nın 97. maddesi uyarınca davacıya borç para miktarını mahkeme veznesine depo etmesi için süre verilmesi gerekirken, bu hususlar değerlendirilmeden doğrudan tapu iptali ve tesciline karar verilmesi bozma kararına uyulmaması ve eksik inceleme nedeniyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/352 E., 2023/417 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali - tescil ve tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait 509 parsel sayılı taşınmazın kredi temini amacıyla davalı ...’a devredildiğini, davalı tarafından çekilen 100.000 TL kredinin 65.000 TL’sinin davacıya verildiğini, kalan 35.000 TL’sinin ise davalı ... ve dava dışı ... tarafından kullanıldığını, taraflar arasında düzenlenen 22.12.2017 tarihli sözleşmede kredi borcunun ödenmesinden sonra taşınmazın davacıya devredileceğinin, gereği yapılmadığı takdirde 750.000 TL cezai şartın faiziyle birlikte ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ilk kredi taksidi olan 33.000 TL’nin davacı tarafından yatırıldığını, ancak daha sonra davalı ...’ın taşınmazı davacının teyzesinin oğlu olan diğer davalı ...’a sattığını, davalı ...’ın kötü niyetli olup taşınmazı geri vermek için para talep ettiğini ileri sürerek taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşme uyarınca fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100.000 TL’nin 22.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili; taşınmazın satışa çıkarıldığının köyde duyurulduğunu, müvekkilinin kendi evine 50 metre mesafede olan taşınmazı üzerine ev yapmak üzere satın almak istediğini, 125.000 TL satış bedelinin bir kısmının elden bir kısmının ise banka aracılığıyla diğer davalı ...’a ödendiğini, taraflar arasındaki protokolü bilmesi mümkün olmayan müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, davacı ile müvekkilinin akraba olmasına karşın sık görüşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... vekili; müvekkilinin çekilen krediden hiçbir menfaat elde etmediğini, imzalanan sözleşmenin gerçek iradeyi yansıtmadığını, kredi borcunun ödenmemesi halinde taşınmazı satabileceğinin konuşulduğunu, kredi tutarının tamamının davacı hesabına yatırıldığını ve taksitlerin davacının oğlu ...ve arkadaşı ... tarafından yatırılacağının kararlaştırıldığını, farklı bir kredi borcu için de müvekkiline 10.000 TL ödeneceği sözünün verildiğini, müvekkilinin banka borcu için 30.000 TL ödeme yapan ...’ın davaya konu kredi borcunun ilk taksidi olan 42.000 TL’yi ödeyemediğini ve kendisinden ödeme talep ettiğini, banka tarafından takibe başlanacak olması nedeniyle müvekkilinin arkadaşı ...’e borçlanarak 30.000 TL taksit ödemesi yaptığını, ancak kalan 12.000 TL Ali İhsan tarafından ödenmediği gibi müvekkiline de bir ödeme yapılmadığını, bu konudaki girişimlerin sonuçsuz kaldığını, kalan 12.000 TL’nin de yine müvekkili tarafından borçlanılarak ödendiğini, zararı gitgide artan müvekkilinin taşınmazı satarak borcu kapatmaya karar verdiğini, davacı ile akraba olduğunu bilmeksizin taşınmazı diğer davalı ...’a 125.000 TL karşılığında sattığını, kredi borcunun davalı ... tarafından kapatıldığını, kalan kısmın ise müvekkiline elden ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Düzce 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.10.2021 tarihli ve 2019/106 E., 2021/317 K. sayılı kararıyla; davalı ...’ın taşınmazı satarak kredi borcunu kapatmasının inançlı işleme ilişkin sözleşmenin ihlalini teşkil ettiği, 5 yıl vadeli kredinin ilk yılında taşınmazın satılmasının iyi niyetli olmadığı, davalı ...’ın kredinin kendine düşen kısmını bizzat ödemediği, tanıklar kredinin yardım amaçlı çekildiğini beyan etse de protokolün asıl olduğu ve aksinin tanıkla ispat edilemeyeceği, kredi borcunun davalı ...’ın ödemesiyle kapatıldığı, ... ve ... arasındaki protokol hükümleri ve tanık beyanları dikkate alındığında davalı ...’ın iyi niyetli 3. kişi olduğu, protokolde cezai şart olarak 750.000,000 TL öngörülmüşse de TBK'nın 182/3 gereğince bu koşulun taşınmaz bedeline indirildiği, davacıya 98.497,00 TL kredi ödemesi ve protokole göre 50.000,00 TL ödeme yapılması nedeniyle bunların mahsup edildiği gerekçesiyle davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, cezai şart bedelinin tahsiline ilişkin terditli talebin kısmen kabulü ile 257.042,00 TL’nin 100.000 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle, bakiyesinin faizsiz olarak davalı ...’dan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Düzce 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 14.09.2022 tarihli ve 2022/65 E., 2022/1168 K. sayılı kararıyla; davalı ...’ın sözleşmeyi yapma amacının kendisinin şahsi borcunun bir kısmının ödenmesi olduğu,davalı ...’ın davacı ve sözleşme tanıklarına ihtar dahi çekmeden ve henüz kredi vadesi gelmeden taşınmazı satma yoluna giderek inanç sözleşmesine aykırı davrandığı, davalı ...’ın beyanları ile ödeme belgelerinin örtüştüğü gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 22.06.2023 tarihli ve 2022/7147 E., 2023/3704 K. sayılı kararıyla; “... davacının maliki olduğu 509 parsel sayılı taşınmazın 22.01.2018 tarihinde 24.000,00 TL bedelle davalı ...'ya devredildiği, aynı tarihte davalı ... tarafından kullanılan 100.000,00 TL kredi nedeniyle taşınmaza ipotek konulduğu, çekilen kredinin 5 yıl vadeli olup kredi taksitlerinin 17.12.2018-17.01.2023 tarihleri arasında ödenmesinin planlandığı, daha sonra davalı ...'ın taşınmazı 14.05.2019 tarihinde diğer davalı ...'e 84.000,00 TL bedelle devrettiği, davalı ...'ın davalı ...'ın hesabına 15.05.2019 tarihinde toplamda 86.400,00 TL para gönderdiği, kredi borcunun ilk iki taksidinin ödendiği ve borcun 15.05.2019 tarihinde kapatıldığı, hazırlanan bilirkişi raporuna göre taşınmazın rayiç değerinin sözleşme tarihinde 283.534,00 TL olduğu, 22.12.2017 tarihli ''İki Taraflı anlaşma Protokolüdür'' başlıklı sözleşmenin davacı ve davalı ... arasındaki inançlı işlemin yazılı belgesi olduğu, sözleşmenin içeriğine göre 50.000,00 TL paranın davalı ... tarafından davacıya ödendiği ve sözleşmeyi geçersiz kılacak herhangi bir neden ileri sürülemediğine göre davada ileri sürülen inançlı işlem iddiasının sabit olduğu anlaşılmıştır. Taşınmazın sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde davacıya iade edilmediği; diğer yandan, davacının akrabası ve komşusu olan davalı ...'ın taraflar arasındaki inançlı işleme dayalı ilişkiyi bilen veya bilmesi gereken bir konumda olduğu dikkate alınarak iyi niyet savunmasının dinlenemeyeceği, bu nedenle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 97 nci maddesi gözetilerek davacının tapu iptali ve tescil isteğinin kabul edilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...“ gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, ilamda belirtilen hususlarda toplanması gereken bir delil olmadığı, bozma ilamındaki hususların benimsendiği belirtilerek tapu iptali ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafça öncelikle tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğunu, davalı ...’ın kayıt maliki olmadığını, bu nedenle taraf sıfatı bulunmadığını, yargılama giderlerinden her iki davalının birlikte sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, davacı tarafça tapudaki satış bedelinin ödenmesi şartıyla tapu iptali ve tescile karar verilmesinin talep edildiğini, Mahkemece bu talebin göz önüne alınmadığını, protokol gereği davacının üzerine düşen edimleri yerine getirmesi gerektiğini ,davalı ... tarafından davacıya ödenen bedellerin davacı tarafça iadesinin gerektiğini, bu nedenle önce davacıya aldıklarını iade etmesi için süre verilmesi gerektiğini, ancak Mahkemece bu yönde bir işlem yapılmayıp doğrudan tapu iptali ve tescil hükmü kurulduğunu, bu durumun da hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, diğer davalı ...’ın taşınmazı satışa çıkardığını köyde duyurduğunu, davalı ...’ın da hem taşınmazın kendi evine sadece 50 metre uzaklıkta olması, hem de o sıralar oğlu için üzerine ev yapabileceği bir taşınmaz araması nedeniyle taşınmazı satın almak istediğini, ... ile taşınmazın satışı hususunda anlaştıklarını, davacı ile diğer davalı ... arasında imzalanan protokolün ... tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, ayrıca protokolün daha sonra düzenlenme ihtimalinin de bulunduğunu, protokolün içeriğinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ...’ın tapu k...a güvenen 3. kişi konumunda olduğunu, taşınmazı malikinden bedelini ödeyerek satın aldığını, davacı ile davalı ...’ın akraba olsalar da sık görüşen bir akraba ilişkisine sahip olmadıklarını, satışın gerçek bir satış olduğunun davacı tarafça da kabul gördüğünü, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26 ncı, 27 nci ve 97 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ile davalı ... arasında imzalanan 22.12.2017 tarihli protokolde çekişmeli 509 parsel sayılı taşınmazın davalıya devredileceği, davalının davacıya 50.000 TL ödeme yaptığı, davalının çekeceği 100.000 TL kredinin ise davacıya teslim edileceği ve kredi taksitleri ortakça ödendikten sonra davalının taşınmazı davacıya iade edeceği, aksi taktirde cezai şart olarak 750.000,00 TL ödeyeceği hususlarının kararlaştırıldığı, davacının maliki olduğu 509 parsel sayılı taşınmazın 22.01.2018 tarihinde 24.000,00 TL bedelle davalı ...'ya devredildiği, aynı tarihte davalı ... tarafından kullanılan 100.000,00 TL kredi nedeniyle taşınmaza ipotek konulduğu, çekilen kredinin 5 yıl vadeli olup kredi taksitlerinin 17.12.2018 - 17.01.2023 tarihleri arasında ödenmesinin planlandığı, daha sonra davalı ...'ın taşınmazı 14.05.2019 tarihinde diğer davalı ...'e 84.000,00 TL bedelle devrettiği, davalı ...'ın davalı ...'ın hesabına 15.05.2019 tarihinde toplamda 86.400,00 TL para gönderdiği, kredi borcunun ilk iki taksidinin ödendiği ve borcun 15.05.2019 tarihinde kapatıldığı, hazırlanan bilirkişi raporuna göre taşınmazın rayiç değerinin sözleşme tarihinde 283.534,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtilmelidir ki, bozma kararına uyulmuş olmakla kazanılmış hak kuralı uyarınca bozma kararında gösterilen şekilde inceleme yapılarak belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmesi zorunludur. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu tartışmasızdır.

Dairenin 22.06.2023 tarihli bozma ilamında; 22.12.2017 tarihli ''İki Taraflı anlaşma Protokolüdür'' başlıklı sözleşmenin davacı ve davalı ... arasındaki inançlı işlemin yazılı belgesi olduğu, sözleşmenin içeriğine göre 50.000,00 TL paranın davalı ... tarafından davacıya ödendiği ve sözleşmeyi geçersiz kılacak herhangi bir neden ileri sürülemediği, bu nedenle davada ileri sürülen inançlı işlem iddiasının sabit olduğu, taşınmazın sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde davacıya iade edilmediği, diğer yandan davacının akrabası ve komşusu olan davalı ...'ın, taraflar arasındaki inançlı işleme dayalı ilişkiyi bilen veya bilmesi gereken bir konumda olduğu dikkate alınarak iyi niyet savunmasının dinlenemeyeceği, bu nedenle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 97 nci maddesi gözetilerek davacının tapu iptali ve tescil isteğinin kabul edilmesi gerektiği hususları belirtilmiş olmasına rağmen bozma sonrası yapılan yargılamada Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereklerinin yerine getirilmediği görülmektedir.

Şöyle ki; Mahkemece öncelikle davacı ile davalı...arasında imzalanan 22.12.2017 tarihli sözleşme gereğince davacının borç miktarının tespit edilmesi, bundan sonra 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 97 nci maddesi gözetilerek davacının tapu iptali ve tescil isteğinin kabul edilmesi gerekirken, bu husus hiç değerlendirilmeden doğrudan davacının iptal - tescil isteğinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

3. Hâl böyle olunca, öncelikle davacı ile davalı...arasındaki borç miktarının ve borcun davalı Ayhan Kaba’ya ödenip ödenmediğinin belirlenmesi, ödenmediğinin saptanması halinde TBK'nın 97 nci maddesi uyarınca davacıya borç para miktarını Mahkeme veznesine depo etmesi için süre verilmesi, depo edilmesi halinde tapu k...ın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, değinilen yön üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı...ve davalı ... vekillerinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan harçların yatıranlara iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.