Logo

1. Hukuk Dairesi2024/952 E. 2024/2096 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davalının kabul beyanının hak düşürücü süreye rağmen hüküm doğurup doğurmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, dava konusu üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği ve davanın kamu düzenini ilgilendirmediği gözetilerek, hak düşürücü süre geçmesine rağmen davalının kabul beyanının kesin hüküm etkisi doğurduğu ve bu nedenle davanın kabul beyanına uygun olarak sonuçlandırılması gerektiği değerlendirilerek yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/970 E., 2023/1344 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İncesu Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/64 E., 2023/53 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ada 10 parsel sayılı taşınmazın yargılama aşamasında tespit edilecek kısmının tapu kaydının iptali ile ifraz edilerek davacı adına olan ... ada 59 parselle tevhit edilerek davacı adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., davayı kabul ettiğini bildirmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, davalının kabul beyanının dava şartı olan hak düşürücü süreden önce değerlendirilmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kabul beyanının hak düşürücü süreden önce geleceğine dair Yargıtay içtihatlarının mevcut olduğunu, davalının kabul beyanına değer verilmesi gerektiğini belirtilerek kararın kaldırılmasını talep edilmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi benimsenerek davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup davalının kabul beyanının hak düşürücü süreye üstün tutulması gerektiği uyuşmazlık konusu yapılmıştır.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kanun'un 12/3'üncü; 6100 sayılı Kanun'un 308, 309 ve 311 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3 üncü maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 308 inci maddesi, “Davayı kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.”; 309/2 nci maddesi, "Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir."; 311. maddesi, “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükümlerini içermektedir.

Somut olayda, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, ancak davalının da ön inceleme duruşmasından önce gerek Mahkemeye ibraz ettiği dilekçe gerekse duruşma ve keşifteki beyanları ile davayı kabul ettiğini bildirdiği; davanın, niteliği itibariyle kamu düzeni ile ilgili bulunmadığı ve davada taraf olmayan kişilerin haklarını etkilemeye yönelik bir istek de içermediği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, hak düşürücü süre dava şartı olsa da, yukarıda değinilen olgular açıklanan yasal düzenlemeler ile birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle kesin hükmün sonuçarını doğuran davalının kabul beyanına değer verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, davanın kabul beyanı çerçevesinde bir karar verilmesi yerine davanın hak düşürücü süre yönünden reddedilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.