Logo

1. Hukuk Dairesi2024/954 E. 2024/2814 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespit harici bırakılan ve yargılama sürecinde tapu iptali ve tescil davasına dönüşen taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğu.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma ilamı sonrası yerel mahkemece davacı tarafın mazereti kabul edilmesine rağmen, davacı vekilinin bozma kararına ilişkin beyanları alınmadan bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/1073 E., 2023/1288 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı ...; hudutları dava dilekçesinde belirtilen ve özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olan taşınmaz bölümlerinin kendisine ait olduğunu, taşınmazlarda babası ile birlikte nizasız ve fasılasız şekilde 40 yılı aşkın süredir zilyetliğinin bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmaz bölümlerinin adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2.Asli müdahil ... vekili müdahale dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinin müvekkilinin tapulu taşınmazları olduğunu, taşınmazlarda davacının hiçbir zaman zilyetliğinin bulunmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmaz bölümlerinin müdahil adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, taşınmazlarda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yöntemince araştırma ve inceleme yapılması ve davanın reddi ile taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazlarda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yöntemince araştırma ve inceleme yapılması ve davanın reddi ile taşınmazların vekil eden Belediye adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

3. Dahili davalı ... Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinin özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu, bir an için aksi kabul edilse dahi taşınmazlarda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddi ile taşınmazların vekil eden Belediye adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 31.03.2015 tarihli ve 2008/114 Esas, 2015/369 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları, celp ve tetkik edilen cevabi yazılar ve tüm dosya kapsamına göre, 1988 yılına ilişkin hava fotoğraflarında dava konusu taşınmaz bölümlerinin sürülü olmadığı, taşınmazlar üzerinde herhangi bir imar-ihya çalışması yapılmadığı, dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davalı Hazine vekilinin tescil talebi de göz önünde bulundurulmak suretiyle, davanın reddine, teknik bilirkişinin 05.05.2014 havale tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 5.469,94 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 1.800,10 metrekarelik taşınmaz bölümlerinin Hazine adına tesciline karar verilmiş, karara karşı süresi içerisinde davacı vekili ve katılma yoluyla müdahil davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.02.2018 tarihli ve 2015/19173 Esas, 2018/1092 Karar sayılı kararıyla; asli müdahil ... yönünden katılma yoluyla temyiz süresinden sonra temyiz başvurusu yapıldığı belirtilerek asli müdahilin temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verilmiş; davacı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden, Mahkemece 1988 tarihli hava fotoğrafında taşınmazların sürülü olmadıkları ve herhangi bir imar-ihya çalışmasının bulunmadığı, taşınmazlar hali hazırda işlemeli tarıma elverişli olsa dahi imar-ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de zirai bilirkişi raporunda taşınmazların 20-25 yıldır işlemeli tarım yapılarak kullanılan tarım arazisi olduğunun tespit edildiği, fen bilirkişilerince hava fotoğrafları üzerinde yapılan incelemede imar-ihyanın bulunmadığı belirtilmiş ise de raporu düzenleyen bilirkişilerden Mehmet Tepe'nin müstakilen düzenlediği ek raporda aynı hava fotoğraflarında davaya konu yerin sınırlarının belirgin olduğu ve o tarihlerde çayır veya çimenlik olarak kullanıldığının belirtildiği, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, Mahkemece dava tarihinden önceki hava fotoğrafları getirtilerek 3 kişilik zirai bilirkişi kurulu ve diğer bilirkişilerle yeniden keşif yapılması ve zilyetlikle edinme koşullarının yeniden usulüne göre araştırılması gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin 21.11.2019 tarihli ve 2018/573 Esas, 2019/677 Karar sayılı kararıyla; bozma kararı öncesi alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün 673 parsel numarasıyla idari yoldan Hazine adına tescil edildiği, dosya arasında bulunan 1975, 1988 ve 2001 yıllarına ait hava fotoğraflarına göre söz konusu taşınmazın sürülü olmadığı, keza ziraat mühendisi bilirkişi raporlarının içeriğinin de bu tespiti desteklediği, söz konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı; bozma kararı öncesi alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen ve 1677 parsel sayılı taşınmaz kapsamında olduğu anlaşılan taşınmaz bölümü yönüyle ise, dosya arasında bulunan 1975, 1988 ve 2001 yıllarına ait hava fotoğraflarına göre (A) bölümü içerisindeki (a1) harfi ile gösterilen bölümün istikrarlı şekilde dava dışı 1087 parsel ile birlikte sürüldüğü ve bu parselin davacıya veya babasına ait olmadığı, yine aynı hava fotoğraflarına göre (A) bölümü içerisindeki (a2) harfi ile gösterilen bölümün, davacının babası Halef'e ait 1085 parsel ile bütün olarak kullanıldığının anlaşıldığı, (a1) ve (a2) harfi ile gösterilen bölümlerin dışında kalan bölümün ise hava fotoğraflarında su yatağı ve çayır olarak göründüğü, 2001 yılında bu bölümdeki su kurumuş olmasına rağmen halen yerinin belli olduğu ve bu bölümde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, harita mühendisi tarafından düzenlenen 21.05.2019 tarihli raporda (a2) harfi ile gösterilen 978,51 metrekarelik bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 30.03.2023 tarihli ve 2023/1344 Esas, 2023/1940 Karar sayılı ilamıyla; 673 parsel sayılı taşınmaz yönünden verilen kararın bozma ilamına uygun olduğu, kararda isabetsizlik bulunmadığı ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde görülmediği; 1677 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise verilen kararın dosya kapsamına uygun düşmediği, hükme esas alınan 21.05.2019 tarihli jeodezi ve fotogrametri mühendisi raporunda (a2) ile gösterilen taşınmazın, keşif sonrası düzenlenen 05.05.2014 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen yerin dışında gölet olarak gösterilen alanda kaldığı, bu bölümün bozma öncesi yapılan yargılama sırasında davacı tarafından dava konusu yer olarak gösterilmediği, davacı tarafından dosya arasında bulunan teknik bilirkişi raporlarına da itiraz edilmediği; taşınmazın kuzeyinde bulunan 1086 parsel sayılı taşınmazın dayanağı tescil ilanının dava konusu taşınmaz yönünü “göl, gölün su yolu ve çimenlik” olarak okuduğu, taşınmazın güneyinde bulunan 1085 parsel sayılı taşınmazın dayanağı tapu kaydının dava konusu taşınmaz yönünü “köy çimenliği” olarak okuduğu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi raporunda 1975, 1988 ve 2001 yılı hava fotoğraflarında davaya konu taşınmazın doğusundan çıkan suyun batısındaki yoldan sonra gelen dava dışı 411 parsele doğru aktığı, buna göre dava konusu 1677 parsel sayılı taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı, Mahkemece davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ayrıca taşınmazların yargılama sırasında idari yoldan Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davasına dönüşen davada Hazine dışındaki davalılar yönünden taraf sıfatının ortadan kalktığı göz önünde bulundurularak bu davalılar yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gereğine değinilerek davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle 673 parsel sayılı taşınmaza yönelik hükmün onanmasına, davalı Hazine vekili ile davalı ... vekilinin 1677 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamında yer verilen gerekçelerle davalı Hazineye yönelik açılan davanın reddine, diğer davalılar ...Tüzel Kişiliği, Bakacık Köyü Tüzel Kişiliği, ... ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlığına yönelik açılan davaların husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bozma ilamı sonrasında davacı vekilinin mazeretinin kabul edilmesine rağmen beyanı alınmaksızın bozma ilamına uyulmasına karar verildiğini; bozma gerekçeleri yeniden keşif yapılmasını gerektirdiği halde dosya üzerinden karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, bilirkişi raporunda (a2) harfi ile gösterilen yerin bozma öncesi yargılamada dava konusu olarak gösterilmediği yönündeki tespitin gerekçesinin açıklanmadığını, 04.11.2013 tarihli keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporlarına aykırı olarak verilen kararın dayanaksız olduğunu, hava fotoğraflarının usulüne uygun olarak incelenmediğini ve ardışık bindirmeli olup olmadığının Mahkemece araştırılmadığını, düzenlenen raporun denetimi açık olmadığını, Mahkemece hava fotoğrafı incelenmesine ilişkin koşulların yerine getirilmediğini, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına rağmen davacıya ait taşınmazların imar-ihya edilmediğine ilişkin tespitin gerekçelendirilmediğini, yasal hasımlar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istemi ile açılmış ancak yargılama sırasında tapu iptali ve tescil istemine dönüşmüştür.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesinin 1 inci fıkrası ve 6 ncı maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14, 16 ve 17 nci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190, 373/3 ve geçici 3 üncü maddesi; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 429/2 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosyanın incelenmesinden; Mahkemenin 21.11.2019 tarihli kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Dairenin 30.03.2023 tarihli ilamıyla Mahkemece davanın tümüyle reddine karar verilmesi gereğine değinilerek bozulduğu, bozma ilamı sonrasında yapılacak 16.11.2023 tarihli ilk duruşma gününde davacı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu, Mahkemece yalnızca davalı vekilinin bozma ilamına karşı beyanı alınarak bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, tefhimle yargılamaya devam olunduğu, davacı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verildiği ve bir sonraki duruşmada bozma ilamı doğrultusunda karar verildiği anlaşılmıştır.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla eldeki davada uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429/2 nci maddesinde “Mahkeme, temyiz edenden 434'üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” düzenlemesine yer verilmiş olup yasa koyucu HMK'nın 373/3 üncü maddesi ile de aynı ilkeyi korumuştur. HUMK’un 429/2 nci maddesinin amir hükmü uyarınca, Mahkemece ancak bozma ilamına karşı taraf beyanları dinlendikten sonra bozma kararına uyulup uyulmayacağı konusunda bir karar verilebilecektir.

3. Somut olayda, bozma kararının taraflara tebliğ edildiği, ancak yapılan duruşmaya mazeretli olarak katılmayan davacı vekilinin mazereti kabul edilmesine rağmen bozma ilamına karşı diyecekleri sorulmadan bozma kararına uyulmasına karar verilerek sonuca gidildiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle usulüne uygun olarak taraflar duruşmaya davet edilerek bozma kararına karşı beyanları alındıktan sonra, bozma kararına uyulup uyulmadığı konusunda bir karar verilmesi, daha sonra davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekmektedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.