"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/326 E., 2023/305 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, çevreye olan borçları sebebiyle baba yadigarı olan dava konusu 242 parsel sayılı taşınmazının satılmasını engellemek amacıyla kardeşi olan davalı ...’e geri verilmek şartıyla devrettiğini, bu hususta davalı ...’le aralarında inanç sözleşmesi de düzenlediklerini, sözleşmedeki taahhüdünü yerine getirip davalıya borcunu ödediği halde davalı ...’in taşınmazı iade etmediği gibi arkadaşı olan diğer davalı ...’e devrettiğini, davalı ...’ın iyiniyetli olmadığını, taşınmazın gerçekte kendisine ait olduğunu bildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., inançlı işlemin tarafı olmadığını, davacı ve davalı ... arasındaki ilişkiyi bilmediğini, davalı ...'le aralarında sadece icraya yansıyan borç ilişkisinin bulunduğunu, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı ... davaya cevap vermemiş, duruşmadaki beyanında, davacı abisinin borçlarını ödemesi karşılığında aralarında sözleşme düzenlediklerini ve taşınmazın adına devredildiğini, 2-3 sene sonra borcunu geri ödemesine rağmen taşınmazın devrini almadığını, o dönemde kendisinin de dava dışı ...'e ve davalı ...'a borcunun bulunduğunu, davacının çocukları hayırsız olduğundan taşınmazı geri devretmek istemediğini, bunun üzerine davalı ...'a ve dava dışı Hüseyin'e kendisine karşı icra takibi başlatmalarını istediğini, icra takibi sonucunda taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, daha sonra haczin kaldırılıp taşınmazın devralındığını, davalının taşınmazın gerçek malikinin davacı olduğunu bildiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın davalı ...’e inançlı işlem ile devredildiği, ikinci el konumundaki davalı ...’ın da iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda davacı ile davalı ... arasında 12.01.2007 tarihli sözleşmenin düzenlendiği ve davalı ... tarafından inanç ilişkisinin kabul edildiği, 17.01.2019 tarihli celsedeki davalı ...'in beyanından da davacının davalıya borcunu ödediğinin anlaşıldığı, son kayıt maliki diğer davalı ...'ın ise dinlenen tanık beyanlarına göre davacı ile davalı ... arasındaki inanç ilişkisini bildiği, iyiniyetli sayılamayacağı, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 30.05.2023 tarihli ve 2022/6763 Esas, 2023/3021 Karar sayılı kararıyla; davalı ...'ın inanç ilişkisini biliyor olmasının iyiniyetli olmadığı iddiasını ispata yetmeyeceği, inançlı işlemden kaynaklanan iade hakkının bertaraf edilmesi kastıyla devrin yapıldığını bilmesi gerektiği, davacı tarafından davalı ...'ın taşınmazın iadesini bertaraf etmek amacıyla muvazaalı olarak taşınmazı devraldığı hususunun ispatlanamadığı, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının hatalı olduğu değerlendirilerek temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; dava dilekçesini tekrar ederek tüm dosya kapsamıyla davalı ...'in müvekkil ile diğer davalı arasında akdedilen inançlı işlem sözleşmesini bildiğini, aynı zamanda ...'in kötüniyetli şekilde hareket ettiğinin de açıkça ortaya konulduğunu, Yerel Mahkemenin kararında direnmek yerine Yargıtay'ın bozma kararına uyarak davanın reddine karar vermiş olmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26 ncı 27 nci ,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı, 1023 üncü ve 1024 üncü maddeleri
3. 14.02.1951 tarihli ve 1949/17 Esas, 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle ;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.