"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/430 E., 2021/549 K.
Mahkeme kararı Davacı ... vekili, davacı ..., davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar ... ve ... vekili dava dilekçesinde özetle; murisler ...'nun 13.09.1992 tarihinde, ...'nun ise 24.12.2010 tarihinde öldüğünü, geriye mirasçı olarak 12 çocuğunun kaldığını, murisler ... ve ... tarafından ... 587, 890 ve ... 790 sayılı parsellerin ... adına, ... mevki 546 parselin ... adına, ... mevki 619 sayılı parselin ..., ... ve ... adlarına, Kınık 517 parselin ... ve ... adlarına, Patara 1073 parselin ise ... adına mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış yoluyla devredildiğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı olan taşınmazların tapu kayıtlarının davacıların miras hissesi oranında iptali ile davacılar adına tescilini, 3. kişilere devredilen malların ise dava tarihindeki değerinin miras payı oranında davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesini talep etmiştir. Davacı ... aşamada ölmüş, mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
Davacılar ... ve ... vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dışı 156 ve 475 parsel sayılı taşınmazların muris ... tarafından dava dışı ...'nın oğlu olan ...'ya satış göstermek suretiyle devredildiğini, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/316 Esas, 2006/820 Karar sayılı dosyasında muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının, dava açılmadan önce taşınmazların cebren satılması nedeniyle bedele dönüştüğünü ve verilen kararın kesinleştiğini, bu taşınmazların mülkiyetinin gerçekte muris ...'ya ait olduğu şeklindeki beyanın kesinleşen Mahkeme kararına aykırı olduğunu, mirasçılar arasında taksim yapılmadığını, muvazaa oluşturan devirler ile bazı mirasçıların mağdur edildiğini, murislerin 12 mirasçısı olmasına rağmen, bu mirasçılardan sadece ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... olmak üzere 7 kardeşin babalarının mirasından pay aldıklarını, kalan beş kardeşin ise pay alamadıklarını, mirasçılar arasında bir paylaştırmadan söz edilmesinin mümkün olmadığını, öte yandan muris ...'nun yukarıda anılan Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/316 Esas sayılı dosyasında tanık olarak dinlenildiğini ve tapuda satış olarak gösterilen taşınmaz malların devrinin gerçekte bağış olduğunu ve para almadığını belirttiğini, bu beyanın dahi muvazaanın varlığını gösterdiğini ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar ... ve ... vekili 27.06.2012 tarihli dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde 1073 parsel sayılı taşınmaz malın parsel numarasının maddi hata sonucunda yanlış yazıldığını dava konusu ettikleri taşınmazın ... Beldesi 742 parsel sayılı taşınmaz olduğunu belirtmiştir.
II. CEVAP
... dışındaki davalılar; muris ...’ün ölümünden sonra tüm mirasçıları kapsar biçimde hak dengesini gözeten bir paylaşım yapıldığını, davacılara da taşınmaz verildiğini, mal kaçırma kastı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, davalı ... ise 20.03.2022 havale tarihli dilekçesiyle murisi ...’un sağlığında mallarını çocuklarından bazılarına sattığını, satış bedeli almadığını, anne ve babasının tüm çocukları arasında mallarını paylaştırmadığını, bazı kardeşlerinin hak almadığını belirterek davayı kabul ettiğini bildirmiştir
III. MAHKEME KARARI
Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.12.2014 tarihli ve 2011/338 Esas, 2014/561 Karar sayılı kararıyla; murislerin sağlığında mirasçıları arasında hak dengesini gözeten bir paylaşım yaptığı, mal kaçırma amacının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA ve BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 19.06.2018 tarihli ve 2015/13649 Esas, 2018/11294 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, murisler tarafından tüm mirasçılarına eşit değerde mal taksimi yapıldığı, mal kaçırma kastından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de murisler ... ve ...’un sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yaptığından söz edilemeyeceğinden paylaştırma yapıldığından bahisle davanın reddedilmesinin doğru olmadığı, somut olayda, murislerin gerçek irade ve amacının saptanması için yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan sonuca gidildiği, öte yandan, davalı ...’nun 07.03.2012 tarihli celsede diğer davalılar ile ortak beyanında davanın reddedilmesini istediği, ancak 20.03.2012 havale tarihli dilekçesi ile (kimlik tespiti yapılan) murisi ...’un sağlığında mallarını çocuklarından bazılarına sattığını, satış bedeli almadığını, anne ve babasının tüm çocukları arasında mallarını paylaştırmadığını, bazı kardeşlerinin hak almadığını belirterek davayı kabul ettiğini bildirdiği, 6100 sayılı HMK’nın 311. maddesi uyarınca feragat ve kabulün, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağının belirtildiği gözetilerek davalı ... yönünden davanın kabul edilmesi gerekirken anılan davalı yönünden de davanın reddinin doğru olmadığı, hal böyle olunca, dava konusu 890 sayılı parselin murisler ile bir ilgisinin bulunmadığı, dava konusu 587 sayılı parselin bağış yoluyla devredildiği ve tenkis de istenmediği gözetilerek anılan taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi, diğer dava konusu taşınmazlara ilişkin davalı ... yönünden davanın kabul edilmesi, diğer davalılar yönünden ise davalıların savunmasında bahsi geçen 156 ve 475 parsel sayılı taşınmazların murislerinden itibaren devirlerini gösterir akit tablolarının (ve birbirini takip eden tapu kütüğü örneklerinin) ilgili tapu müdürlüğünden celp edilmesi, davacıların cevaba cevap dilekçesinde söz ettikleri Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/316 Esas, 2006/280 Karar sayılı dosyasının celp edilerek dosya arasına alınması, murislerin asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması için yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bozma Sonrası Mahkemece Verilen Karar
Bozma ilamına uyan Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu 890 sayılı parselin murisler ile bir ilgisinin bulunmadığı, dava konusu 587 sayılı parselin bağış yoluyla devredildiği ve tenkis de istenmediği gözetilerek 890 parsel ve 587 parseller yönünden davanın reddine; davalı ...'nun HMK'nın 308. maddesi gereği kabul beyanı dikkate alınarak davalı ... yönünden dava konusu 619 ve 546 parsel sayılı taşınmazlardaki davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar vermek gerektiği, davalıların savunmasında geçen 156 (yeni 175 ada 353) ve 475 (181 ada 130) parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının dosya arasına alınarak incelendiği, taşınmazların kök tapu kaydının tarafların murisi ... adına 05.03.1987 tarihinde tespit edildiği, murisin 12.01.1988 tarihinde söz konusu taşınmazları torunu ...'ya satış sureti ile devrettiğinin anlaşıldığı, söz konusu taşınmazlar ile ilgili olan ve davalılarca öne sürülen Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/316 Esas, 2006/280 Karar sayılı dosyasının dosya arasına alındığı, davacısının ..., davalısının ... olduğu, davanın, muris ...'e ait 475 ve 156 parsel sayılı taşınmazlara yönelik muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu, yapılan yargılama sonucunda, devrin muvazaalı olduğu, taşınmazların yargılamanın devamı sırasında üçüncü bir kişiye devredilmesi nedeni ile davacının talebi doğrultusunda HMK'nın 125. maddesi uyarınca davanın tazminat davasına dönüştüğü, 6.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği ve söz konusu kararın taraflara tebliğ edildiği, tarafların süresi içerisinde kanun yoluna başvurmadıklarının anlaşıldığı, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/316 Esas sayılı dosyası kapsamında dinlenilen tanıklardan tarafların murisi ...'nun, eşi ...'ün sağlığında gerek kendisine gerekse eşine ait taşınmazları 12 çocuğu arasında paylaştırdıklarını, dava konusu 156 ve 475 parsel sayılı taşınmazların davacı ..., ... ve ...'e kaldığını ancak muris ...'ün bu taşınmazları torununa bağışladığını beyan ettiğinin görüldüğü, dava konusu edilen 619, 790, 517 ve 742 parseller ile ilgili yapılan incelemede, taşınmazların tamamının öncesinde muris ... adına kayıtlı olduğu, muris ...'un Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/316 Esas 2006/280 Karar sayılı dosyasında tanık olarak alınan beyanında eşine ve kendisine ait taşınmazların 12 çocuğu arasında paylaştırıldığı, Kınık Mahallesi 156 ve 475 parsel sayılı taşınmazların davacı ..., ... ve ...'e düştüğüne yönelik beyanı, davacı ...'in söz konusu 156 ve 475 parsellere yönelik tazminat davasını kazandığı, muvazaa iddiasına dayalı davalarda murisin kastının açık bir şekilde saptanması gerektiği, bu kapsamda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile TMK'nın 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükellef olup temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğu, tüm dosya kapsamı, dinlenen tanıklar, Yargıtay ilamı bir bütün halinde incelendiğinde muris ...'un iradesinin davacılardan mal kaçırmaya yönelik olmadığı, aksine sağlığında taşınmazları çocukları arasında paylaştırmak istediği, davacı taraf tanıklarının beyanları ve dosya kapsamı itibari ile murisin mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgunun ortaya konulamadığı, dava konusu 790 parsel, 517 parsel, 742 parsel ve 619 parselde davalı ...'in kabul beyanı dışında kalan kısmı ile ilgili murisin muvazaaya yönelik iradesi ve kastının davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın bu parseller yönünden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Nedenleri
Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava devam ederken ölen ... mirasçılarının davayı takip etmediklerini ancak lehlerine karar verildiğini, murislerin, terekesine dahil olacak tüm taşınmaz mallarını belli mirasçılarına ve mirasçı olamayan torunlarına devrettiğini, davalılar tarafından murislerin mirasçılar arasında taksim yaptığı ileri sürülse de böyle bir durumun söz konusu olmadığını, murislerin tüm taşınmazlarını 7 mirasçısına muvazaalı olarak intikal ettirdiğini, 5 mirasçısına hiç mal vermediğini, mirasçılar arasında mal taksiminin yazılı şekle bağlı olduğunu ve tüm mirasçıların imzalaması gerektiğini, Yargıtayın bozma ilamında davalılardan ...'nun davayı kabul etmesine rağmen Mahkemece davalı ... yönünden de davanın reddine karar verilmesini bozma sebebi sayması nedeniyle bozmadan sonra davalı ... aleyhine olan taleplerinin kabulüne, diğer davalılar aleyhine olan taleplerinin ise reddine karar verildiğini, ancak Mahkemece bozma kararına hangi nedenle uyulmadığına dair hiçbir açıklama ve gerekçe bulunmadığını, kararın bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu, davalı ...'e dair iptal hükümleri dışında hükmün tamamının bozma ilamına ve hukuk kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı ... temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usule, yasaya ve bozma ilamına aykırı olduğunu, Mahkemenin atıfta bulunduğu 2004 tarihli dosyanın davacısı ...'ün bu davanın da davacısı olduğunu, 2004 tarihli muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasında lehine karar verildiğini, yalnızca o tarihte üçüncü kişiye karşı davayı devam ettirerek tescil değil de HMK 125/1-b gereği tazminata hak kazandığını, davanın kabul edildiğini ve lehine bir hüküm kurulduğunu, kazandırmanın muvazaalı olduğunun Mahkemece karara bağlandığını, yani davalı tarafın hakça bir paylaşım yapıldığı ve işbu dava konusu olmayan ve 2004 tarihli davanın konusu olan 475 ve 576 parsellerin davacılara verildiği savunmasının yerinde olmadığını, bu savunmanın Mahkeme kararı ile boşa çıktığını, zira Mahkemenin davalı ...'nın tazminat ödemesine hükmettiğini, 475 ve 576 sayılı parsellerde bir kazandırma olmadığını yalnızca fiili bir kullanım bırakıldığını, davalılardan ...'nun muris ...'nun beyanının aksine bir taksim yapılmadığı ya da resmi şekle uygun fakat gerçekte asıl iradeyi yansıtmayan butlanla batıl bir işlem yapıldığını belirttiği, davalı ... ve muris ...'un beyanlarının çelişkili olduğunu ve bu çelişki giderilmeden karar verildiğini, davalıların ileri sürdükleri savunmaların aksine tapuda yapılan işlemlerin mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik olduğunu, bir kısım mirasçılara hiçbir kazandırma yapılmadığını, Mahkemenin yargılama giderleri ve vekalet ücretinin hesaplanmasında da hata yaptığını ileri sürerek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; murislerinden gelen mirastan, ölü abisi ...'nun eşi ..., oğlu ... ve kızı ...'e 9.800 metrekare fazla yer düştüğünü, davacı ...'ün hakkını bunlara düşen araziden alması gerektiğini, haksız ve yersiz olarak kendisine düşen çok az bir yerden hak aldığını, bunun da Medeni Kanun hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ve bedel istemine ilişkindir.
Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelere göre; muris ...’nun 13.09.1994 tarihinde ve muris ...’nun 24.12.2010 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak dava dışı çocukları ... (...), ... ve ...’yu, davacı çocukları ... ve ...’yu, davalı çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ...’yu, 12.04.2008 tarihinde ölen oğulları ...’in mirasçıları davalılar ... (eşi), ... ve ...’i (çocukları) bıraktığı görülmektedir.
Dosyada mevcut tapu kayıtlarından;
- Dava konusu 890 parsel (Yeni 175 ada 53 parsel) sayılı taşınmazın 18.12.1973 tarihinde tapulama ile ... oğlu ... adına tespit ve tescil edildiği, ... tarafından 06.10.1983 tarihinde ... isimli şahsa satış yoluyla devredildiği, Hasan’ın ölümü üzerine 24.07.2007 tarihinde mirasçıları ..., ... ve ...’ya intikal ettiği, iddia edildiği gibi anılan taşınmazın murisler ile bir ilgisinin bulunmadığı, tapunun son haline göre aynı kişiler adına kayıtlı olduğu,
- Dava konusu 587 parsel (Yeni 180 ada 6 parsel) sayılı taşınmazın muris ... tarafından 07.06.1984 tarihinde oğlu ...’ya bağış yoluyla devredildiği, ...’in 12.04.2008 tarihinde ölümü üzerine taşınmazın mirasçıları davalılar ..., ... ve ...’e 29.07.2010 tarihinde intikal ettiği, anılan davalılar tarafından çekişmeli taşınmazın 30.07.2010 tarihinde 3. kişi ...’a satış yoluyla devredildiği, muris ... tarafından bağış yoluyla devredilen taşınmaz yönünden 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, eldeki davada tenkis talebinin de bulunmadığı, tapunun son haline göre aynı kişiler adına kayıtlı olduğu,
- Dava konusu 619 (Yeni 180 ada 22 parsel) ve 790 parsel (Yeni 136 ada 29 parsel) sayılı taşınmazların muris ... tarafından 29.09.1997 tarih ve 1584 yevmiye numaralı aynı akit ile oğlu ...’ya satış yoluyla temlik edildiği, ...’in 619 sayılı parselin 3618/8700 payını davalı ...’ya, 3618/8700 payını davalı ...’ya ve 1464/8700 payını davalı ...’ya 23.06.2004 tarih ve 1206 yevmiye numaralı işlemle satış yoluyla devrettiği; ...’in 790 sayılı parselin 6765/9765 payını uhdesinde tutarak 3000/9765 payını 3. kişi ...’ye 25.08.2006 tarihinde satış yoluyla devrettiği, ...’in 12.04.2008 tarihinde ölümü üzerine taşınmazın 6765/9765 payının mirasçılarına 27.07.2009 tarihinde intikal ettiği, mirasçılardan ... ve ...’nun intikalen gelen miras paylarını diğer mirasçı ...’e aynı tarihte satış suretiyle temlik ettikleri, 22/a çalışması sonrasında 619 parsel sayılı taşınmazın 180 ada 22 parsel olduğu, 790 parsel sayılı taşınmazın ise 136 ada 29 parsel olduğu, tapunun son haline göre aynı kişiler adına kayıtlı olduğu,
- Dava konusu 546 parsel (Yeni 180 ada 113 parsel) sayılı taşınmazda muris ...'nu 1/2 hissesinin bulunduğu, muris ... tarafından 1/2 hissesinin tamamının 13.08.2001 tarih ve 1100 yevmiye numaralı işlemle davalı oğlu ...’ya satış yoluyla devredildiği, 22/a çalışması sonrasında taşınmazın 180 ada 113 parsel olduğu, tapunun son haline göre aynı kişiler adına kayıtlı olduğu,
Dava konusu 517 parsel (Yeni 181 ada 9 parsel) sayılı taşınmazın muris ... tarafından 03.07.1996 tarih ve 1041 yevmiye numaralı işlemle davalı ...’ye satış suretiyle temlik edildiği, Sebahat’in de 1/2 payı uhdesinde tutarak kalan 1/2 payı davalı ...’ya 22.03.2004 tarih ve 447 yevmiye numaralı akitle satış yoluyla devrettiği, 22/a çalışması sonrasında taşınmazın 181 ada 9 parsel olduğu, tapunun son haline göre aynı kişiler adına kayıtlı olduğu,
-Dava konusu 742 parsel (Yeni 133 ada 2 parsel) sayılı taşınmazın muris ... tarafından 16.03.1992 tarih ve 251 yevmiye inde davalı ...’ya satış yoluyla devredildiği, Selahattin’in de anılan taşınmazı 3. kişi Bülent Karapınar’a 02.02.1995 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, 22/a çalışması sonrasında taşınmazın 133 ada 2 parsel olduğu, tapunun son haline göre dava dışı 3. şahıs adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; hükmüne uyulan bozma ilamında belirtildiği şekilde işlem yapılarak çekişme konusu 890 sayılı parselin murisler ile bir ilgisinin bulunmadığı, dava konusu 587 sayılı parselin ise bağış yoluyla devredildiği ve tenkis talebinin de bulunmadığı gözetilerek anılan taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davacıların bu taşınmazlara ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
619 sayılı parsel ve 546 parsel sayılı taşınmazlar yönünden Davacı ...'ün, davacı ... lehine kurulan hükme yönelik temyiz itirazları ve davalı ...'nun temyiz itirazlarının incelemesine gelince; davacı ...'in diğer davacı ... hakkında kabul kararını temyiz etmekte hukuki yararı olmadığı gibi davalı ...’nun 20.03.2012 havale tarihli dilekçesi ile davayı kabul ettiğini bildirdiği, 6100 sayılı HMK’nın 311. maddesinde feragat ve kabulün, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağının belirtildiği, dolayısıyla kabul beyanın bu tarih itibariyle kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı gözetildiğinde davalı ...'nun kabul beyanı nedeniyle 619 sayılı parsel ve 546 parsel sayılı taşınmazlarda davalı ... adına kayıtlı hisseler yönünden de bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak dosya kapsamında yer alan kayıtlardan, kabul kapsamına alınan 619 ve 546 parsel sayılı taşınmazların ada ve parsel numaralarının değişmesi karşısında doğru sicil oluşturma ilkesi uyarınca yeni parsel numaraları üzerinden infaza elverişli şekilde yeninden hüküm kurulması gerekirken infazda tereddüt uyandıracak şekilde eski parsel numaraları üzerinden karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Davacı ... vekili ve davacı ...'nun dava konusu 517 sayılı parsel, 619 sayılı parsel (davalı ... ve davalı ...'nun payları yönünden), 742 sayılı parsel ve 790 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan; mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilemeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; davalıların bedel savunmasında bulunmadığı, dolayısıyla taşınmazların davalılara bedelsiz olarak devredildiği, davalılar her ne kadar paylaştırmaya dayansalar da davalı tanığı ...'nın beyanında davacı ...'e taşınmaz verilmediğinin belirtildiği, dava dışı bazı mirasçılara (... ..., ..., ...) da taşınmaz verilmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, dolayısıyla bütün mirasçıları kapsayan hak dengesini gözetir bir paylaştırmadan söz edilemeyeceği gibi, bu taşınmazların muris tarafından mal kaçırma amacıyla bedelsiz olarak devredildiği anlaşılmakla davanın bu taşınmazlar yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ret kararı verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Dava konusu 890 sayılı parsel (Yeni 175 ada 53 parsel) ve 587 sayılı parsel (Yeni 180 ada 6 parsel) sayılı taşınmazlar yönünden davacı ... vekili ve davacı ...'nun temyiz itirazının reddine,
2. Davacı ... vekili ve davalı ...'nun dava konusu 619 parselde (Yeni 180 ada 22 parsel) davalı ...'nun payı yönünden ve 546 parsel (Yeni 180 ada 113 parsel) sayılı taşınmazlar yönünden diğer temyiz itirazlarının reddi ile değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüne, hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
3. Davacı ... vekili ve davacı ...'nun dava konusu 619 (Yeni 180 ada 22 parsel) parselde davalı ... ve davalı ...'nun payları yönünden ve 517 parsel (Yeni 181 ada 9 parsel), 742 parsel (Yeni 133 ada 2 parsel) ve 790 parsel (136 ada 29 parsel) sayılı taşınmazlar yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın Kaş Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
13.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.