Logo

1. Hukuk Dairesi2025/1084 E. 2025/1591 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının, murisin hayatta olması nedeniyle davacının dava ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava değerinin tespiti için taşınmaz üzerinde keşif yapılmadan, davanın hukuki niteliği belirlenmeden ve davacının talep sonucu açıklığa kavuşturulmadan eksik incelemeyle hüküm kurulduğu gözetilerek yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI: 2024/2498 E., 2024/1711 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karasu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI: 2023/554 E., 2024/279 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.01.2025 tarihli ek kararıyla; kesin nitelikte verilen kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 362/1-a maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamayan kararlardan olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacı tarafından adli yardım talepli temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; Sakarya ili, Karasu ilçesinde oturan annesi ... ve babası ...'ın yaşlı olduklarını, ruhsal ve bedensel sağlıklarının yerinde olmadığını, bunu suistimal eden ablası ...'nın kendilerine kalacak olan 132 ada 55 parsel sayılı taşınmazı üzerine kaçırdığını, sonrasında taşınmazı davalı ... ve ailesine sattığını, bu satışın bozulması ve taşınmazın satılmaması için gerekli işlemlerin yapılması ve adil bir paylaşımla eşit bir şekilde bölünmesi için dava açma zaruretinin hasıl olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında 3 kardeş adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı cevaba cevap dilekçesinde özetle; babasının dava konusu taşınmazı 9 yıl önce tehdit ve korku ile ablası ...'a sattığını, babasının sonrasında pişman olarak defalarca taşınmazı istemesine rağmen davalı ...'ın buna yanaşmadığını ve taşınmazı diğer davalı ...'a sattığını, davalı ... ve ailesinin 50 yıldır kendi ailesiyle husumetli olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın baba Halil tarafından kızı olan diğer davalı ...'a 2014 yılında satış suretiyle devredildiğini, dolayısıyla taşınmazın Halil tarafından değil, 10 yıldır maliki olan ... tarafından müvekkiline devredildiğini, davacıdan kaçırılan bir maldan bahsetmenin mümkün olmadığını, dava tarihinde davacının babasının hayatta olduğunu, dolayısıyla davaya konu taşınmaz davacının babası adına kayıtlı olmuş olsaydı dahi mirasa konu bir mal bulunmadığından muris muvazaası, varisler arasında mal paylaşımı gibi taleplerin dinlenilmesinin mümkün olmadığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, ülkemizde aile reisinin genellikle mallarını kızlardan kaçırıp erkek çocuklarına temlik ettiğini, baba Halil'in ise erkek çocukları olmasına rağmen taşınmazını 10 sene önce kızı ...'a devrettiğini, ayrıca baba Halil'in başkaca çok değerli taşınmazlarının olduğunu, taşınmazın müvekkili tarafından bedeli ödenerek satın alındığını, satışın gerçek bir satış olduğunu, müvekkilinin tapu siciline güvenen iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğunu, davacı babasının ruhsal ve bedensel sağlığının yerinde olmadığını iddia etse de buna ilişkin somut hiçbir delil ileri sürmediğini, mirastan mal kaçırma davasının ancak murisin ölümünden sonra açılabileceğini, davacının babası hayatta iken açtığı davanın aktif husumet ehliyetinden reddedilmesi gerektiğini, her bir mirasçının ancak kendi hakkı yönünden kendi miras payı oranında tapu iptal ve tescil davası açabileceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava dilekçesi davalı ...'ya tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Sakarya ili, Karasu ilçesi, ... Mahallesi 132 ada 55 parsel sayılı taşınmaz ... adına kayıtlı iken 24.12.2014 tarihinde 39.000,00 TL bedel ile ...'ya satıldığı, ... tarafından da 15.08.2023 tarihinde 135.000,00 TL bedel ile ...'a satıldığı, taşınmazın halen ... adına kayıtlı olduğu, davacının babası ...'ın halen hayatta olduğu, muris muvazaası davasını miras hakkı çiğnenen her mirasçının açabileceği, davacının babasının halen hayatta olması sebebiyle davacının mirasçı sıfatını kazanmadığı, bu nedenle muris muvazaası davasını açabilmek için aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, halen sağ olan babasının mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazı davalı kızı ...'a devrettiğini iddia ettiği, davacının babasının halen hayatta olduğundan mirasçı sıfatının bulunmadığı, dolayısıyla muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı olarak eldeki davayı açamayacağı ve davanın dinlenebilme olanağının bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince davacı yönünden davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 362/1-ç bendi gereğince kesin olmak üzere esastan reddine karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 15.01.2025 tarihli ve 2024/2498 Esas, 2024/1711 Karar sayılı ek kararıyla; Dairelerince verilen hükmün HMK'nın 362/1-a maddesine göre kesin olduğu ve kararın değer itibariyle temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle davacının temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle; ablası ...'ın dava konusu yerin yarısın 1.800.000 TL bedelle diğer davalı ...'a sattığını, ...'ın da bu yer için 1.500.000 TL'yi banka havalesi yaptığını, ayrıca elden 100 gr altın ve 10 Cumhuriyet altını verdiğini ve ayrıca 18.000,00 TL banka havalesi gönderdiğini ifade ettiğini, bu nedenle dosyanın temyiz edilebilirlik sınırı altında olmadığını belirterek temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın 40.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı ve yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın değeri keşfen saptanmadan sonuca gidildiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

Bunun yanında; aynı Kanun'un 30. maddesi “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz." 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükümlerini içermektedir.

Hemen belirtilmelidir ki; Harçlar Kanunu’nun uygulanması, kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.

Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine HMK'nın 362/1-ç bendi gereğince davanın çekişmesiz yargı işi olduğu gerekçesiyle kesin olmak üzere karar verildiği, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 362/1-a maddesine göre kararın kesin olarak verildiği, davanın değer itibariyle temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle davacının temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Ne var ki; dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri keşfen saptanmadan sonuca gidilmiştir.

Öte yandan dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi içeriğinden, dayanılan hukuki sebep ile talep sonucunun tereddüt yaratmayacak bir biçimde anlaşılamadığı gibi, İlk Derece Mahkemesince 11.07.2024 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında da davanın hukuki niteliğinin yalnız tapu iptali ve tescil davası olarak belirlendiği görülmektedir.

Hâl böyle olunca, öncelikle yargılamaya hakim olan ilkelerden biri olan hakimin davayı aydınlatma ödevinin düzenlendiği 6100 sayılı Kanun’un 31. maddesi gereğince, davacı tarafa dayandığı maddi vakıaların, hukuki sebebin ve talep sonucunun tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklattırılması, davanın hukuki nitelendirmesinin yapılması, daha sonra 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16 ve 30. maddelerinin gereğinin yerine getirilebilmesi ve dava değeri olarak istinaf ve temyiz sınırlarının belirlenebilmesi için dava konusu taşınmaz başında keşif yapılıp dava değeri tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararının ve İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

İlk Derece Mahkemesince davacının adli yardım talebinin kabul edilmiş olması ve davacının temyiz ederken harç yatırmamış olması nedeniyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Karasu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

20.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.