"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davacı erkek vekili tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferîlerine karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak belirtilen eksikliklerin giderilmek üzere gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferîlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının, erkeğin ailesine saygı göstermediğini, memleket ziyaretlerinde eşinin ailesini ziyaret etmediğini, ablasına hakaret ettiğini, ablasına bıçakla tehdit ettiğini, ailesi ile görüşemediğini, kadının kıskanç olup kadının davranışları sebebiyle ailesiyle görüşemediğini iddia edilerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına ve ev eşyalarının iadesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili, cevap dilekçesinde; kocasının hayatında başka bir kadın olduğunu, bu sebeple davranışlarının değiştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 23.10.2020 tarih ve 2019/227 Esas 2020/419 sayılı kararı ile kadının, ailesi ile görüşmesini istemeyerek, kıskanç davranışlar sergileyerek, davacının ablasına hakaret ederek baskıcı davranmak suretiyle davalı erkeğe duygusal şiddet uyguladığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
B.Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından delillerinin toplanılmadığı, kusur belirmesinin ve davanın kabulünün hatalı olduğu, nafakaya hükmedilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 18.02.2021 tarih ve 2021/91 Esas 2021/155 Karar sayılı kararı ile davalı kadının talimat ile dinlenilmesini talep ettiği tanığının adresinin de talimat mahkemesince araştırılması yönünde talimat yazıldığı buna karşın adres bildirmediğinden bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmesinin hatalı olduğu, usulüne uygun şekilde belirtilen tanığın dinlenilmesi gerektiği, kabulü göre de Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığının yerleşik içtihatlarında belirttiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere; iştirak nafakası boşanmanın fer'îlerinden olup boşanma ve ayrılık davasının her aşamasında yazılı veya sözlü olarak talep edilebileceği gibi, talep olmasa bile, hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden kararın kaldırılmasına, eksikliklerin giderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, kıskanç davranışlar sergileyerek, davacının ablasına hakaret ederek baskıcı davranmak suretiyle davalıya duygusal şiddet uyguladığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, hen bir çocuk yararına aylık 800,00 TL tedbir nafakası ile kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, kadının iştirak ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkek tanıklarının yanlı beyanları ile kusur yüklenilemeyeceği, kendi tanıklarının beyanlarına itibar edilmediğini, erkeğin hiç bir iddiasını ispatlayamadığını ileri sürerek davanın kabulü, kusur tespiti, yoksulluk ve iştirak nafakası taleplerinin reddi yönünden kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenilen kusurların gerçekleştiği, kadın tarafından iddia edilen erkeğe kusur olarak yüklenilebilecek bir kusurun ispatlanmadığı, davanın kabulünün doğru olduğu bu yöndeki istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince esastan reddine; iştirak nafakası boşanmanın fer'îlerinden olup boşanma ve ayrılık davasının her aşamasında yazılı veya sözlü olarak talep edilebileceği gibi, talep olmasa bile, hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerektiği ancak usulüne uygun şekilde dilekçeler aşamasında talep edilmeyen yoksulluk nafakası hakkında kesin hüküm oluşturacak şekilde talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile iştirak nafaka ile yoksulluk nafakası yönünden 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) üncü alt bendi gereğince kısmen kabulü ile hükmün bu kısmının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilerek her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafaka talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin ileri sürdüğü tüm iddialar gerçekmiş gibi kabul edilmesinin hatalı olduğu, davacının öz ablasının tanık olarak dinlenilmesinin hatalı olduğu , kardeşinin tarafını tutmak ve müvekkile kusur izafe etmek amacıyla bu şekilde beyan verdiği, davacı tanığı ... ile müvekkil arasında geçen whatsapp konuşma kayıtlarında da görüleceği üzere, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında esas ve tam kusurlu olan kişi davacı eşin bizzat kendisinin olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğu ileri sürerek; tümü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın usulüne uygun yoksulluk nafakası talebinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 348 inci madde ve 352 inci madde 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci madde hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta Mahkemece kadına kusur olarak yüklenen vakalara yönelik dinlenen davacı erkek tanıklarının sözlerinin bir kısmı evlilik birliğinin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olup bir kısım vakıalardan sonra ise evlilik birliği devam etmiş olup taraflarca bu vakıaların affedildiği en azından hoşgörüldüğünün kabulü gerekir. Bu itibarla davacı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davanın kabulü yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
İstek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.