"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/723 E., 2022/1255 K.
DAVA TARİHİ : 05.04.2019- 18.06.10219
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/286 E., 2021/327 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 19.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı- karşı davacı ... vekili Avukat ...ve karşı taraf davacı- karşı davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının, evliliğin devamı boyunca erkeğin fiziksel özelliklerini, özellikle de kilosunu bahane ederek duygusal şiddet uyguladığını, fiziksel olarak aşağılamayı cinsel isteksizliğe dönüştürdüğü için de tam kusurlu olduğunu, kadının savurgan bir yapıda olup iki tarafın da aynı maaşı almasına rağmen evin tüm maddî yükünü erkeğin üzerine bıraktığını, kadının maddî gücü oranında evlilik birliği giderlerine katılmadığı için tam kusurlu olduğunu, dağınık bir yapıya sahip olup ev işleri ile gereği gibi ilgilenmediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, erkek lehine yasal faiziyle birlikte 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin duygusal şiddete maruz kaldığı yönündeki iddialarının asılsız olduğunu, evliliğin ikinci yılında erkeğin alkol alarak sarhoş şekilde kadını darp ederek zorla cinsel ilişkiye girmek istediğini, kadının bu olay sonrasında ciddi travma yaşadığını, erkeğin sık sık kadını sevmediğini dile getirdiğini, kadına kırıcı davrandığını, kadının birlik giderlerine katılmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığı gibi ortak konut kirası olmak üzere zorunlu giderleri kadının karşıladığını, kadından habersiz olarak çekilen bilmediği kredi borçlarını kadının ödemeye zorlandığını, haciz tehdidi altında huzurunun bozulduğunu, kadının ev işlerini yapmadığı durumununu kabul etmediklerini, çünkü kadının sık sık işi gereği şehir dışına çıktığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 70.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, kilolu olması sebebiyle erkeğe karşı onu küçük düşürücü söylemlerde bulunduğu, erkeğin kilosu ile ilgili diyet ve spor programları uyguladığı, kadının cinsel birliktelikten kaçındığına dair isteksiz olduğuna ilişkin tanığa ifadelerde bulunduğunun tanık beyanlarıyla anlaşılması nedeniyle kusurlu olduğu, erkeğin, kadından habersizce ev bütçesini kullanıp borçlandığı ve borçlanmalar hakkında kadını bilgilendirmediği kusur ise de kadın tanığının taraflarla birlikte yaptıkları konuşmada kadının durumdan haberdar olduğunu belirtmesi ve sonrasında tarafların birlikte yaşamaya devam etmiş olmaları nedeniyle kadının bu kusuru affettiği, en azından hoş görüyle karşıladığı, kadının diğer iddiaları hususunda da yapılan değerlendirmede erkeğin, eşine karşı iş seyahatlerinde ilgili davrandığı, erkeğe atfedilen diğer kusurlardan fiziksel şiddete ilişkin herhangi bir somut delil sunulmadığı, tanıkların da doğrudan tanıklık ettiklerine dair beyanlarının bulunmaması sebebiyle erkeğe kusur yüklenilmemesine, boşanmaya neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle karşı davanın reddine, asıl davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, yasal koşulları oluştuğundan erkek lehine 15.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, ekonomik sosyal durum itibarıyla erkekten daha zayıf olduğu gerekçesiyle kadının ekonomik durumunun korunması amacıyla kadın lehine karar kesinleşinceye kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, tam kusurlu olduğundan kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; her iki boşanma davası ve fer'ileri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kadının davasının reddi, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasının ve kadının tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı boşanma davasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, erkek davasının kabulü ile erkek lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadının boşanma davasının, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddinin, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının ve erkek yararına hükmedilen tazminatların miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- karşı davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL'lik vekâlet ücretinin Vildan'dan alınarak Mehmet'e verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.