"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davacı kadın vekili tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve ferilerine karar verilmiştir. Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderilmek üzere gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmasına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın dava dilekçesinde özetle, erkeğin ortalama 300.000,00 TL borcunun olduğunu, tefecilere bulaştığını, eve alacaklıların gelmesine neden olduğu, iddia oyunu oynadığını, başka kadınla ilişkisinin olduğunu, bu ilişki ortaya çıkınca müşterek evi terk ettiğini, ailesinin sürekli kadını suçladığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine 1.500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı kadın vekili 04.10.2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle, hamileliğinde dahi çalıştığı tüm parayı erkeğe verdiğini, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını ileri sürerek dava dilekçesinde belirttikleri ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili 06.09.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle, bahsi geçen kadınla sadece arkadaş olduklarını, kadının fabrikada çalışması nedeniyle çocuğun bakımını yerine getiremediğini, evin kilidini değiştirip tüm eşyalarını da yanına alarak evi terk ettiğini belirterek müşterek çocuğun tedbiren davalıya verilmesine, boşanma ve diğer taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A.İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 06.10.2020 tarih, 2019/438 Esas ve 2020/ 540 Karar sayılı kararı ile erkeğin güvensarsıcı davranışlarda bulunarak boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye bırakılmasına, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 12.000,00 TL maddî ve 12.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
B.Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 28.09.2021 tarih, 2020/1859 Esas ve 2021/2182 Karar sayılı kararı ile "... davalı tarafından dosyaya süresinde sunulan 29.11.2019 tarihli tanık listesinde ...’nin tanık olarak gösterildiği, davalı tarafından ilk derece Mahkemesinin 17.09.2019 tarihli celsesinde tanık listesinde ... diye bildirilen kişinin aslında isminin ... olduğunun bildirildiği, Mahkeme tarafından aynı tarihli ara kararı ile ...'nin tanık olarak dinlenmemesine karar verilmesinin davalının savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatası olduğu, her iki tarafın müşterek çocuğun velâyeti hakkında taleplerinin bulunmasına rağmen pedagog, psikoloğ ve sosyal hizmet uzmanından oluşan 3 kişilik heyet raporu aldırılmaması hatalı..." gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin T. isimli kadın ile uzun süreli ve gece saatlerinde telefon görüşmelerinin olduğu ve erkeğin bu güven sarsıcı davranışı ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiği belirtilerek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, sosyal inceleme raporu ve çocuğun yaşı dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davalının eylemleri nedeniyle davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı, kadının boşanmayla eşinin maddî desteğini kaybedeceği dikkate alınarak kadın lehine 12.000,00 TL maddî 12.000,00 TL manevî tazminata, kadının düzenli işi olduğu belirtilerek yoksulluk nafakasının reddine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davanın kabulünün ve kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin kusurunun olmadığının tanık beyanları ile sabit olduğunu, kadın yararına tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının oluşmadığını ileri sürerek hükmün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, erkeğin tam kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesini delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında, gerekçede ve kusur belirlemesinde hata edilmediği, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına göre, kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının makul olduğu, velâyet kendisine verilmeyen davalı baba ile küçük çocuk arasında tesis edilen kişisel ilişki süresinin makul ve yeterli olduğu, bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine; İlk Derece Mahkemesinin ilk kararı ile müşterek çocuk yararına aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ikinci kararında ise aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Her iki kararda davalı erkek tarafından istinaf edildiğinden davalı erkek yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle çocuk yararına aylık 700,00 TL iştirak nafakasına nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; bahsi geçen kişiyle arkadaş olduklarını, tanışıklıklarının eskiye dayalı olduğu, eşini ve ailesini tanıdığını, eşinin cezaevinde olması nedeniyle ... aramasına yardımcı olmak amacıyla görüşmelerinin olduğunu, tanık beyanları ile bu durumun sabit olduğunu, kurulan kişisel ilişkinin sürenin babalık duygusunun tatminini sağlamaktan uzak olup yeterli olmadığını, tazminat ve nafaka şartları ile miktarlarının hatalı olduğunu ileri sürekek kararın tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davalı erkeğin kusurlu davranışlarının ispatlanıp ispatlanmadığı, davanın kabulü, kişisel ilişki süresinin yeterli olup olmadığı, hükmedilen tazminat ve nafakalar ile miktarlarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.