"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddi ile kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı-davacı kadının, aile içi sırları başkaları ile paylaştığını, aşırı kıskanç bir yapıya sahip olduğunu, telefonuna takip etmek amacıyla casus uygulama yüklediğini, dükkanını yaktığını, başkalarının etkisi altında kalarak psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, son olarak 2015 yılında evden kovduğunu ve geri almadığını, kadının kendisini boşadığını söylemesi üzerine, telefonda rızasını alarak evlendiğini, bununda Suriye kanunlarına uygun olduğunu, bu nedenle zina itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu üstelik hak düşürücü sürelerin geçtiğini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin, sorumlulukları düzenli şekilde yerine getirmediğini, evinin ve çocuklarının maddî-manevî ihtiyaçlarını düzenli şekilde karşılamadığını,sürekli ilgisiz davrandığını, onu hakir görüp küçük düşürdüğünü, aile içi sırları başkaları ile paylaştığını,sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, son olarak H. T. isimli bir kadınla gayri resmi olarak evlendiğini, bu birlikteliğinden iki çocuğunun olduğunu, şiddet uyguladığını, erkeğin davasının reddine, 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesinde belirtilen zina hukuksal sebebine dayalı davasının kabulüne olmadığı takdirde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına müşterek çocukların velâyetinin anneye verilerek çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminat ile kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...zina eyleminin halen devam etmekte olduğu ve bu eylemine son vermediği, yerleşik Yargıtay içtihatlarına ve doktrine göre zina eyleminin halen devam etmekte olması durumunda hak düşürücü süreden ya da af olgusundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, her ne kadar davacı tanıklarından ... davalı-karşı davacı kadının davacı-karşı davalıyı evden kovduğunu ve baskı uyguladığın beyan etmiş ise de bu olayların ne zaman ve hangi şartlarda meydana geldiği hususları da göz önüne alındığında kusur isnadına yeter her türlü tereddütten uzak ve oluşa uygun olmayan sebep ve saiki belirsiz beyanlar olduğu, bu nedenlerle itibar edilmesinin mümkün olmadığı, sonuç olarak davalı-karşı davacı kadının geçimsizliğin meydana gelmesinde ispat olunan herhangi bir kusurunun bulunmadığı..." gerekçesi ile erkeğin davasının reddine kadının terditli talebinin ilki olan 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince boşanmalarına, tarafların ayrı yaşadıkları süre boyunca davalı annenin yanında yaşamaları, davalı anne yanında bir düzen kurmaları göz önüne alınarak ergin olmayan ..., ... ve ...'in yüksek yararı kapsamında davalı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ergin olmayan her bir müşterek çocuklar lehine aylık 250,00 TL olarak takdir edilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesiyle her biri için aylık 350,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, davalı-karşı davacı lehine aylık 450,00 TL olarak takdir edilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesiyle aylık 550,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, davalı-karşı davacı lehine 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin zina eyleminin sabit olduğu halde tazminat miktarlarının az olduğu, çocukların ve kendisi için tardir edilen tedbir,iştirak ve yoksulluk nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek, hükmün nafakaların ve tazminatların miktarları yönünden kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; müşterek çocuk ...'nin inceleme tarihi itibariyle ergin olduğunun anlaşılmasına göre, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve küçükler ... ve ...’in ihtiyaçlarına göre;boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gereğince kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk ile ergin olmayan müşterek çocuklar ... ve ... lehine lehine takdir edilen tedbir ve iştirak nafakası, kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, gerekçesi ile ergin olan ... lehine takdir edilen tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, ergin olmayan ortak çocuklar ile kadın yararına hükmedilen nafaka, kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklardan ... ve ... yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî tazminat ile 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle, bölge adliye mahkemesinin erkeğin duruşmada alınan beyanını gerekçe göstermesine karşın, belirtilen tarihte bir duruşmanın olmadığı, erkeğin beyanını alındığı duruşmada ise Suriye' de zeytinliğinin olduğu oradan elde ettiği gelirin ise yıllık 2.000 dolar olduğunu, bir evinin olduğunu ancak onda da davalı kadının oturduğunu beyan ettiğini, kadın adına kayıtlı 3 gayrimenkulü de erkeğin aldığını verilen hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın nafakaların ve tazminatların miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda hükmedilen tedbir, iştirak, yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci madde hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat çoktur. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümlerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (2) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davalı erkek yararına BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
İstek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.