"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hayata kast, kötü muamele veya onur kırıcı davranış hukuki nedenine dayalı boşanma talebinin reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı talebin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının, evliliklerinin başından itibaren müvekkilline karşı saygısız davrandığını, iftiralar atarak psikolojik şiddet uyguladığını, evliliğin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, 4 yıldır tarikata girdiğini, evi ve çocukları ile ilgilenmediğini, çocuklara dini baskılar yaptığını, hayatın olağan akışına aykırı tavsiyelerde bulunduğunu, kız çocuklarının okula gitmesine karşı çıktığını, müvekkilinin karşı çıkmasına rağmen müvekkilinden habersiz 4 günlük tarikat gezilerine gittiğini, müvekkilinin, yeğeninin eşi ile ilişkisi olduğu ve müşterek çocuklara cinsel istismarda bulunduğu yönünde iftira attığını, toplum nezdinde müvekkilini küçük düşürdüğünü hatta müvekkilinin cezai soruşturma geçirmesine neden olduğunu, müvekkilini öldürmek istediği ve bu konuda planlamalar yaptığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi hükümleri gereğince Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış hukuki nedeni ile boşanmalarına aksi halde tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî 200.000,00 TL manevî tazminata, müşterek çocukların velâyetinin kendisine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davacı erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini davanın reddini ve müşterek çocukların velâyetini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadının ağırlıklı olarak dini referanslarla hareket ettiği, müşterek çocuklarına da bu konuda baskı uyguladığı, eşine, müşterek çocuklarına cinsel istismarda bulunduğu şeklinde ağır ithamlarda bunduğu, ancak davacı erkeğin bu konuyla ilgili herhangi bir ceza almadığı, çocuklarının eğitim görmesini istemediği ve eşinin rızasını aramadan tarikat gezisine çıktığı gerekçesi ile davacının hayata kast ve kötü muamele veya onur kırıcı davranış nedeniyle açmış olduğu davanın reddine, davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, tarafların müşterek çocukları Yusuf Onur, Ebrar ve ...'un velâyet haklarının davacı babaya verilmesine, davacı lehine 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata, müşterek konutun davacı ve müşterek çocuklara özgülenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; hayata kast ve kötü muamele veya onur kırıcı davranış nedeniyle açmış oldukları davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, velâyet hakkı elinde olmayan ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesisinde yatılılık hususunun kaldırılması gerektiğini, hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemenin soyut beyanları değerlendirerek, davalı kadının, ağırlıklı olarak dini referanslarla hareket ettiği kanaatine varmasının hukuka aykırı olduğunu ayrıca boşanma davasının gerekçesiz olamayacağını, davacı kadına yüklenilen kusura itiraz ettiklerini, hükmedilen tazminatların kabulünün ve miktarının hukuka aykırı olduğunu, aile konutuna ilişkin verilen kararın hatalı olduğunu, velâyete ilişkin verilen kararın hatalı olduğunu, çocukların babaları ile vakit geçirmelerinden dolayı sağlıklı beyanlarda bulunamadıklarını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yerel mahkemece davalıya yüklenen kusurların sübuta erdiği, davacının boşanmaya sebep olan olaylarda kusurunun ispatlanamadığı, mahkemece kusurlu davranışların ve kusur derecesinin, boşanma sebebinin doğru tespit edildiği, koşulları oluşmadığından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesine dayalı boşanma talebinin reddine, kadın tam kusurlu kabul edilerek 4721 sayılı Kanun'un166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanma davasının kabulüne karar verilmesinde, müşterek çocukların yaşı, ihtiyaçları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, çocukların beyanı, hazırlanan sosyal inceleme raporu dikkate alındığında, velâyetlerin babaya verilmesinde, anne ile çocuk arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasında, 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca tedbir mahiyetinde müşterek konutun davacı ve çocuklara özgülenmesinde, erkek lehine 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca koşulları oluştuğundan maddî-manevî tazminat taleplerinin kabulü kararında ve miktarında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hayata kast ve kötü muamele veya onur kırıcı davranış nedeniyle açmış oldukları davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, çocukların anneleri ile görüşmek istemediğini bu nedenle kişisel ilişki tesisinin yeniden düzenlenmesini, kaldırılmasını, hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğunu beyan ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin soyut beyanları değerlendirerek, davacı kadına yüklenilen kusura itiraz ettiklerini, hükmedilen tazminatların kabulünün ve miktarının hukuka aykırı olduğunu, aile konutuna ilişkin verilen kararın hatalı olduğunu, velâyete ilişkin verilen kararın hatalı olduğunu beyan ederek bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin 4721 sayılı kanun'un 162 nci maddesine dayalı boşanma talebinin reddi kararının doğru olup olmadığı, kusur tespiti, müşterek çocukların velâyet düzenlemeleri ve velâyeti elinde bulundurmayan kadın ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulması şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkek lehine hükmedilen tazminatların kabulü ve tazminatların miktarı, müşterek konutun tedbiren erkek ve ortak çocuklara özgülenip özgülenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesinin ikinci fıkrası, 185 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası, 330 uncu maddesi 339 uncu maddenin birinci fıkrası, 343 üncü maddenin birinci fıkrası, 346 ncı maddenin birinci fıkrası, 349 uncu maddesi hükümleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin 3 üncü maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesinin Kanunu 1 inci maddesi. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 4 üncü maddesinin (b) bendi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.