"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, erkeğin davasının reddi ile kadının birleşen davasının, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin astsubay olup Güneydoğu'da ve Suriye'de bulunun Türk birliklerinde görev yaptığını, kadının ortak çocukla birlikte ...'da ikamet ettiğini, kadının, erkeğin evi terk etmesine neden olacak kadar geçimsizlik yarattığını, sunduğu mesaj dökümlerinin incelenmesinden kadının ağza alınmayacak hakaret dolu sözler söylediğini, erkeğin hakaret sınırını aşan bu sözler karşısında 2018 yılı Ekim ayında ortak haneyi terk etmek durumunda kaldığını, ailesine saygı göstermediğini ve ailesi ile görüşmesinde sorun çıkattığını belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili erkeğin açtığı boşanma davasına cevap vermemiş olup birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin borca batık olduğunu, tarafların büyük maddî sıkıntılar yaşadığını, maaşının tamamının kredilere gittiğini, evliliğin başında erkeğin bu durumu gizlediğini, ortak konutun ihtiyaçlarının abisi tarafından ödendiğini, kadının erkeğin agresif davranmaya başladığını, fiziksel şiddet uyguladığını, psikolojik şiddet uyguladığını, ilgisiz kaldığını, dışarıya arkadaşları ile çıktığını, geç saatlerde eve döndüğünü, hamile kalmasının ardından çocuğu aldırmak için baskı yaptığını, doktora dahi gidemediğini, küfür ve hakaret ettiğini, silahlı tehdit ettiğini, kendisini de öldüreceğini söylediğini, erkeğin alpdemir isimli sahte Facebook hesabı kullandığını, bu hesapla Messenger aracılığıyla Ayça isimli şahıs ile uygunsuz konuşmalar yaptığını, buna ilişkin mesaj görüntüleri sunduğunu, kendisine sorulduğunda iyi yaptım, bu seni hiç ilgilendirmez gibi mesajlarla cevap verdiğini, görevi dolayısıyla şehir değiştirdiğini ve sonrasında telefon numarasını değiştirerek kadınla iletişime geçmediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı yasanın 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadının lehine 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuk lehine 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkeğin eşine ve çocuğuna gerek fiili ayrılık öncesi, gerek fiili ayrılık sonrası mali yönden doğru düzgün bakmadığını, bu konudaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini, davalının görevi dolayısıyla şehir değiştirdikten sonra telefon numarasını değiştirdiğini, kasıtlı olarak davacı kadınla iletişime geçmediğini, eşinden habersiz borçlandığını ve güven sarsıcı davranışlar sergilediğini belirterek erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, kadının boşanma davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle kabulüne, davacı kadın yararına (... Aile Mahkemesinin 2019/514 Esas sayılı kararı ile verilen 900 TL. Tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde) yine 900,00 TL nafakanın davalıdan tahsili ile davacı kadına verilmesine, iş bu nafakanın her yıl TÜİK'in belirlediği ÜFE TÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, tarafların ortak çocukları ... için (... Aile Mahkemesinin 2019/514 Esas sayılı dosyasından verilen 1.150,00 TL tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde) iş bu dosyadan yine 1.150,00 TL nafakanın davalı babadan alınarak ortak çocuğa sarf edilmek üzere davacı kadına verilmesine, iş bu nafakanın her yıl TÜİK'in belirlediği ÜFE TÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kadının boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedelendiği, erkeğin eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu belirtilerek kadın lehine 35.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine ve erkeğin açtığı boşanma davasının ise kusurunun ispatlanamaması nedeni ile reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; kadının hakaret içerir mesaj yazdığını, bu dokümanların dosyaya sunulduğunu ve delil olarak dayandıklarını, buna rağmen mahkemece dilekçesinde böyle bir delile dayanmadıklarından bahisle delillerinin dikkate alınmadığını belirterek, kadının davasının kabulü, kendi davasının reddi, nafaka ve tazminatlar ile miktarları yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, kadın tarafından açılan ve eldeki dava tefrik edilmeden önceki ana dava olan tedbir nafakasına ilişkin dosyada verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde, kadının hakaret içerir mesajlar gönderdiği vakıasına dayandığını, buna ilişkin olarak mesaj dökümanlarını delil olarak dosyaya sunduğunu, dosyaya sunulan telefon mesajları incelendiğinde tarafların karşılıklı olarak birbirlerine hakaret içerir sözler söylediklerinin anlaşıldığını, istinaf edenin sıfatına göre erkeğe hakaret vakıasından dolayı kusur yüklenemeyeceğini, ancak kadına hakaret vakıasından dolayı kusur yüklenmesi gerektiğini belirterek, boşanmaya yol açan olaylarda eşine hakaret eden kadının az, eşine ve çocuğuna mali yönden düzgün bakmayan, yükümlülüklerini yerine getirmeyen, telefon numarasını değiştiren, kasıtlı olarak kadınla iletişime geçmeyen, eşinden habersiz borçlanan ve güven sarsıcı davranışlar sergileyen erkeğin ise eşine nazaran daha fazla kusurlu olduğunun tespiti ile erkeğin davasının da kabulü gerektiğini, kadının davasının kabulünde, kadın lehine maddî ve manevî tazminata, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı belirterek, erkeğin, kadının boşanma davasının kabulü, nafakalar, maddî ve manevî tazminatlar ve miktarına yönelik istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin, birinci fıkrasının, (b) bendinin, (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, kusur tespiti ve kendi davasının reddine ilişkin istinaf başvurularının ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve velâyet talebinin reddine, erkek yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; kadının hakaret içerir mesaj yazmaya devam ettiğini, buna dair yazışmaları da dosyaya sunulduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin kadına hakaret kusurunu yüklediğini ancak tazminata karar vermediğini, tazminatların ve nafakaların miktarlarının yüksek olduğunu belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, nafaka ve tazminatlar ile miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile nafakaların verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.