Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10155 E. 2024/1874 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak taraflar yararına hükmedilen/reddedilen tazminat taleplerinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince kadına yüklenen bazı kusurların ispatlanamadığı veya hukuken kusur olarak değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla kusur belirlemesinde yanılgıya düşüldüğü ve buna bağlı olarak tazminatlara ilişkin hükümlerin de hatalı olduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/156 E., 2022/2025 K.

DAVA TARİHİ : 20.02.2019-14.03.2019

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/139 E., 2020/641 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 19.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı-karşı davalı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davalı-karşı davacı ... ile vekili gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 19.03.2024 gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadının akrabalarını hep küçümsediğini ve kötülediğini, onlar için alaycı ve küçük düşürücü cümleler sarf ettiğini, hiçbirisiyle görüşmek ve konuşmak istemediğini, onlara karşı uygunsuz hareketler sergilediğini, kadını devamlı olarak aşağıladığını, başkalarının yanında hakaret ederek küçük düşürdüğünü, küfür ettiğini, şüpheci, kıskanç ve baskıcı tavırlar sergilediğini, sitelerinde intihar ederek ölen kişinin ölüm nedenini bile müvekkiline bağladığını, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, eşinin his ve isteklerini dikkate almadığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 120.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; çocuk olması için tedavi konusunda kadının gereken çabayı göstermediğini, bu konuda üç ay sürecek tedaviyi kabul etmediğini, müvekkilinin evlat edinme teklifini geri çevirdiğini, aşırı derecede sigara ve alkol tükettiğini, nereye gittiği konusunda bilgi vermeden evden çıktığını, gece geç saatlerde eve döndüğünü, nerede olduğu, kimlerle görüştüğü konusunda müvekkiline bilgi verme lüzumu dahi duymadığını, müvekkilini ve kendisini diğer insanlar arasında küçük düşürücü davranışlar sergilediğini, eşine karşı saygısız davrandığını, müvekkilinin ailesi ile görüşmediğini, cenazelerine dahi katılmadığını, kadının maaşının alkol, sigara, kozmetik ve ayakkabı ve giyim masraflarına dahi yetmediğini, müsrif denilecek derecede harcamaları yaptığını, alkollü araç kullanmaktan ehliyetini kaybettiğini, ortak hesapta bulunan parada kadının katkısı olmadığını, kadının eşi ve evi ile ilgilenmediğini, intihar eden komşuya ilişkin kadının anlaşılmaz tavırlar sergilediğini, emekli olduktan sonra yazları İstanbul'a gittiğini ve aylarca eve dönmediğini, en son evi terk edip İstanbul'a gittiğini ve bu davayı açtığını, müvekkili kendi ile iletişim kurmaya çalıştığı halde bunu kabul etmediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, erkek lehine yasal faiziyle 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin eşini aşağıladığı, rencide ettiği, ona bağırdığı, hakaret ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, kıskanç olduğu, eşi spordan eve geldiğinde yarım saat geç kaldığında kapıyı kilitleyip eşini eve almadığı, boşanmaya yol açan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle karşı davanın reddine, asıl davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadının maddî tazminat talebinin reddine, kadın lehine 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; maddî tazminat talebinin reddi ve manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; her iki boşanma davası ve fer'ileri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğe yüklenen eşini aşağıladığı, rencide ettiği, ona bağırdığı, hakaret ettiği, kıskanç olduğu şeklindeki kusurlu tutum ve davranışlara kadın tarafından dayanıldığı ve ispatlandığı, fakat erkeğin eşine şiddet uyguladığı şeklindeki vakıa iddia ve ispat olunsa da bu olaydan sonra tarafların bir arada yaşamaya devam ettikleri, bu durumda kadının erkeğin bu kusurlu tutum ve davranışını hukuken affetmiş en azından hoş görü ile karşılamış sayılacağı, bu yüzden bu vakıanın erkeğin kusurundan çıkartılması gerektiği, kadın spordan eve geldiğinde yarım saat geç kaldığında kapıyı kilitleyip eşini eve almadığı vakıasına kadın tarafından dayanılmış ise de, buna ilişkin tanık ifadelerinin genel, gerekçesiz ve duyuma dayalı olduğu, bu vakıanın da erkeğin kusurundan çıkartılması gerektiği, diğer yandan kadının aşırı derecede alkol ve sigara tükettiği, erkeğin akrabalarını eve kabul etmediği, geldiklerinde arkasını dönüp onlarla konuşmadığı, çocuk olması için tedavi konusunda gereken çabayı ve özeni göstermediği, çocuk olmadığı için erkeğin evlat edinme talebini de geri çevirdiği, erkeğin akrabalarının düğünlerine ve cenazelerine katılmadığı, lüzumsuz ve israfa kaçan harcamaları olduğu vakıalarının erkek tarafından iddia edildiği gibi ispatlandığı, bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, erkeğin kadını bir komşularının intiharı yüzünden suçlaması, kadının erkekten izinsiz dışarı çıkamaması, markete gidememesi, erkeğin kadına ekonomik şiddet uygulaması sabit ise de, vakıaları kadın tarafından iddia ve ispat olunsa da, istinaf eden tarafa göre bu vakıaların da erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, belirlenen bu vakıalar karşısında, erkeğin kadını aşağıladığı, onu rencide ettiği, eşine bağırdığı, hakaret ettiği, kıskanç olduğu, buna karşılık, kadının aşırı derecede alkol ve sigara tükettiği, erkeğin akrabalarını eve kabul etmediği, geldiklerinde arkasını dönüp onlarla konuşmadığı, çocuk olması için tedavi konusunda gereken çabayı ve özeni göstermediği, çocuk olmadığı için erkeğin evlat edinme talebini de geri çevirdiği, erkeğin akrabalarının düğünlerine ve cenazelerine katılmadığı, lüzumsuz ve israfa kaçan harcamaları olduğu, boşanmaya yol açan olaylarda bu şekilde kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesiyle erkek vekilinin kusur belirlemesine ve karşı davanın reddine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümleri kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin boşanma davasının da kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ağır kusurlu olduğundan kadının manevî tazminat talebinin reddine, yasal koşulları oluştuğundan erkek yararına 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin diğer, kadının tüm istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; boşanma davasında kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeği davasının ve tazminat taleplerinin kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı ve kadın yararına tazminata hükmedilme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta; Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin erkeğin az, kadının ise ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına tazminatlara karar verilmiş ise de; tarafların yaşları ve yaşanan olaylardan sonra evlilik birliğinin devam ettiği birlikte değerlendirildiğinde "çocuk olması için tedavi konusunda gereken çabayı ve özeni göstermediği, çocuk olmadığı için erkeğin evlat edinme talebini de geri çevirdiği" vakıalarının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kadına yüklenen "lüzumsuz ve israfa kaçan harcamaları olduğu" vakıasına ilişkin tanık beyanlarının soyut ve inandırıcılıktan uzak bulunduğu, bu nedenle kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

3. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek, kadına nazaran daha ağır kusurlu olup somut olayda erkek yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi gerekirken yanılgılı kusur belirlemesi sonucu erkek yararına tazminatlara hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

4. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusuru daha ağır ve eşit olmayan ve bu olaylar yüzünden kişilik hakları zarar gören, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen kadın yararına şartları oluştuğundan 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı kusur belirlemesi sonucu olarak kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,

2.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin Samim'den alınarak Şule'ye verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.