"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının reddine ve erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun esastan reddine ve erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, evi, eşi ve çocuğuyla ile maddi ve manevi olarak ilgilenmediğini, agresif davrandığını, eşiyle sosyal ortamlara katılmadığını ve zaman geçirmediğini, eve geç geldiğini, kadını ve onun ailesini sürekli eleştirdiğini, eşi hastalığında ilgilenmediğini, ne kadar geliri olduğunu sakladığını, bağımsız konut temin etmediğini, aile ile özel günlerde dahi görüşmek istemediğini, aileyi küçümsediğini, sadakatsiz davrandığını, erkeğin sadakatsizliğini kanıtlayan 2017 yılının mayıs ayında gönderilmiş mesajlar olduğunu, yalanlar söylediğini, tarafların fiilen ayrı olduklarını, kadının ortak çocukla birlikte yaşadığını ve erkeğin taşınma kararının ortak alındığı iddiasının doğru olmadığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 100.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının kavgacı olduğunu, ev işlerini yapmadığını, aile bütçesine katkı sunmadığını, gelirini erkekten sakladığını, evi, eşi ve çocuğuyla ilgilenmediğini, tarafların kavga edip ayrıldıklarını ancak 2017 yılının mayıs ayında barıştıklarını, akabinde kadının kıskançlık gösterdiğini ve erkeğin sadakatsiz olduğu iddiasını ortaya attığını, 1 ay birlikte yaşanıldığını, akrabaların haziran 2017'de toplandığını, tarafların ayrı eve çıkmalarının önerildiğini, erkeğin taşınmayı kabul ettiğini, evi kiralayıp aboneliklerini kendi üstüne yaptırdığını, kadının taşınma sonrası erkeği eve almadığını, evin kilidini değiştirdiğini, erkeğin kiraları ödemeye devam ettiğini, yeniden birleşeceklerini düşünüp 2017 yılının ekim ayında arabasını satıp satış bedelinin yarısını eşine gönderdiğini iddia ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili karşı dava dilekçesinde özetle; kadının kavgacı ve maddîyatçı olduğunu, sürekli "boşanacağım" dediğini, ev işlerini yapmadığını, eve geç geldiğini, aile bütçesine katkı sunmadığını, gelirini erkekten sakladığını, evi, eşi ve çocuğuyla ilgilenmediğini, tarafların kavga edip 2016 yılının kasım ayında ayrıldıklarını, 5 ay fiilen ayrı kaldıktan sonra 2017 yılının mayıs ayında barıştıklarını, akabinde kadının ayrı eve çıkmak istemesi nedeniyle kavgaların başladığını ve akrabaların 2017 yılının haziran ayında toplandığını, tarafların ayrı eve çıkmalarının önerildiğini, erkeğin taşınmayı kabul ettiğini, evi kiralayıp aboneliklerini kendi üstüne yaptırdığını, kadının taşınma sonrası erkeği eve almadığını, erkeğin yeniden birleşeceklerini düşünüp 2017 yılının ekim ayında arabayı satıp satış bedelinin yarısını eşine gönderdiğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile erkek lehine 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların kadının iddia ettiği vakılardan sonra barışmak için biraraya geldikleri, birlikte yaşamak için ayrı ev tuttukları, tutulan evin abonelik sözleşmelerinin erkeğin üzerine olduğu, erkeğin kadına 30.000,00 TL para gönderdiği, aynı eve çıkma iradesi ortaya koydukları, kadının önceki vakıalar nedeniyle erkeği affettiği, erkeğe kusur atfedilemeyeceği, taşınma sonrası eşini eve almayan kadının tam kusurlu olduğu, tam kusurlu eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği ve kadının eşini eve almamasının erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil etmemesi nedeniyle erkek lehine manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle; kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 400,00 TL tedbir nafakası ile 500,00 TL iştirak nafakasının babadan alınarak anneye ödenmesine, aylık 400,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine ve 5000,00 TL maddî tazminatın kadından alınarak erkeğe ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kadının erkeği affetmediğini, kadının çocuğuyla birlikte yaşamak için ayrı eve çıktığını, erkeğin abonelikleri üstüne almasının kendini affettirme çabası olduğunu, erkeğin arabanın satış bedelinin yarısını havale ettiğini gösterir banka dekontuna değer artış payı ve katılma alacağı notu düşmesinin barışmadıklarını kanıtladığını, erkeğin kusurlarının ispatlandığını, kadının kusursuz olduğunu, nafaka miktarlarının az olduğunu, aleyhine maddî tazminata hükmedilip kendi yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek; her iki dava ve reddedilen fer'î talepleri yönünden istinafa başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin eşini aldatmadığını, diğer kadının erkeğin sosyal arkadaşı olduğunu, erkeğin eve alınmadığı gün eşinin fiili birlikteliğe son verme amacında olduğunu anladığını, diğer kadınla uçak seyahatinin tesadüf olduğunu belirterek; kusur belirlemesi, reddedilen manevî tazminat, maddî tazminatın miktarı, çocuk lehine hükmedilen nafakalar ve velâyet yönünden istinafa başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin kusur tespitinin yerinde olduğu, erkek lehine hükmedilen maddî tazminatın az olduğu, kadının kabul edilen kusurunun erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi nedeniyle erkeğin manevî tazminat talebinin reddinin yerinde olmadığı gerekçesiyle; kadının tüm, erkeğin ise tazminatlar dışındaki istinaf başvurusunun esastan reddine; erkeğin maddî tazminatın miktarı ile reddedilen manevî tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kararın tazminatlara ilişkin kısmının kaldırılmasına, 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının erkeği affetmediğini, kadının çocuğuyla birlikte yaşamak için ayrı eve çıktığını, erkeğin abonelikleri üstüne almasının kendini affettirme çabası ve barışma girişimi olduğunu, erkeğin arabanın satış bedelinin yarısını havale ettiğini gösterir banka dekontuna değer artış payı ve katılma alacağı notu düşmesinin barışmadıklarını kanıtladığını, erkeğin kusurlarının ispatlandığını, kadının kusursuz olduğunu, nafaka miktarlarının az olduğunu, aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilip kendi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek; her iki dava ve reddedilen fer'î talepleri yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü ve kadının boşanma davası ve fer'î taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı, erkek lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve nafakaların miktarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu ve 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 336 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince taraflar arasında kadın tarafından iddia edilen vakıalardan sonra tarafların barışmak amacıyla bir araya geldikleri, birlikte yaşamak için ayrı ev kiraladıkları, kiralanan evin abonelik sözleşmelerinin erkeğin üstüne olduğu, erkeğin kadına 30.000,00 TL para gönderdiği, ayrı eve çıkma iradesi ortaya koydukları, kadının önceki vakıalar nedeniyle erkeği affettiği, bu nedenle erkeğin kusursuz olduğu, kadının ise ayrı eve taşındıktan sonra erkeği eve almaması nedeniyle tam kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma ve fer'îler yönünden hüküm kurulmuştur.
2.Dosyanın tetkikinden, tarafların erkeğin ailesi ile aynı binada yaşadıkları, 2016 yılının sonlarında tartıştıkları ve kadının evden ayrıldığı, 2017 yılının mart ayında aile büyüklerinin araya girmesi ile barıştıkları, süreç içinde erkeğin temadi eden güven sarsıcı davranışlarının olduğunun dosya kapsamındaki fotoğraflar, tanık beyanları ve uçak biletleri ile sabit olduğu, aralarında tartışmaların yaşandığı, tanık beyanlarına göre kadının aile apartmanından ayrı bir eve taşınmak istediğini söylemesi üzerine erkeğin 2017 yılının haziran ayında ev kiraladığı, evin taşındığı gün erkeğin orada olmadığı, kadının kiralanan eve taşındığı gün erkeği eve almadığı, erkeğin dilekçelerinde eve alınmamasının akabinde barışacaklarını düşünüp kira ve aidatları ödemeye devam ettiğini söylediği ve erkeğin 2017 yılının ekim ayında kadının banka hesabına gönderdiği bir miktar parayı gösteren dekontun açıklama bölümünde değer artış payı ve katılma alacağı ifadesinin yer aldığı görülmüştür.
3.Bölge Adliye Mahkemesince kadının, ayrı eve taşınma iradesi ortaya koymakla erkeğin kusurlu davranışlarını affettiği kabul edilmişse de, kadının erkeği affetme ve evlilik birliğini devam ettirme iradesinin olduğuna dair bir beyanı ve davranışının olduğu dosya kapsamındaki delillerle ispatlanamamıştır. Kadının aile apartmanından ayrı bir eve taşınması nedeniyle erkeği affedip onunla barıştığından söz edilemeyeceği gibi, taşındığı gün erkeği eve almaması barışma ve af iradesinin olmadığını kanıtlamaktadır. Erkeğin kadının banka hesabına gönderdiği meblağı gösteren dekontun açıklama bölümünde değer artış payı ve katılma alacağı açıklamasının yer alması da tarafların barışmadığının kanıtıdır. Erkeğin ev kiralaması, evin aboneliklerini üstüne alması, kadın taşındıktan sonra ona para havale etmesi barışma girişimidir. Erkek de dilekçelerinde eşinin kendisi ile barışması için kiraları ve aidatları ödemeye devam ettiğini ve ona para havale ettiğini ifade etmiştir.
4.Dosyanın tetkikinden, erkeğin temadi eden güven sarsıcı davranışlarının olduğu, eşine ilgisiz davrandığı ve ayrıca kadının ailesini istemediği anlaşılmaktadır. Erkeğin bu kusurlu davranışları karşısında, ayrı yaşama hakkı bulunan kadının erkeği eve almaması kendisine kusur olarak yüklenemez. Bu durumda, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen davranışlara göre, güven sarsıcı davranışları bulunan, eşine ilgisiz davranan ve kadının ailesini istemeyen erkek tam kusurludur. Bu itibarla, erkeğin kusursuz ve kadının tam kusurlu kabul edilmesi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
5. Boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda davalı-davacı erkek tam kusurlu olduğundan erkeğin boşanma davasının reddi ile kadının boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının davasının reddi ve erkeğin davasının kabulü yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Bozma sebebine göre her iki boşanma davası ve fer'îler yönünden yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geleceğinden, davacı-davalı kadının bozmanın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.