"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/697 E., 2022/1204 K.
DAVA TARİHİ : 11.05.2015
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Anadolu 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/879 E., 2022/93 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın davalı erkek vekili tarafından kararı istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile esası incelenmeksizin hükmün kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; kadının Türkmenistan uyruklu olduğunu, Türkiye'ye okumak için geldiğini, bir düğüne gittiği sırada kendisinden on yedi yaş büyük davalı erkek ile tanıştığını aralarındaki ilişkinin müvekkili yönünden gönül ilişkisine dönüştüğünü ve hamile kaldığını, bu nedenle hemen evlendiklerini, müvekkilinin evlilik nedeni ile okuduğu üniversiteyi terk ettiğini, erkeğin önce işyeri olduğunu, müteahhitlik yaptığını söyleyerek kadını kandırdığını, düğünden sonra ev tutmadığını ve kadını annesinin yanına bırakarak arayıp sormadığını, müvekkilinin hamilelik süresini yanlız yaşadığını destek olmadığını, doğuma dahi gelmediğini, ortak çocuklarına kadının annesinin baktığını, erkeğin çocuk üç yaşında iken çocuğu zorla kaçırdığını, polis zoruyla çocuğu geri aldığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Kadın vekili İlk Derece Mahkemesinin 08.02.2022 tarihli duruşmasında, müşterek çocuk için aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; karşı tarafın dava açma hakkı olmadığını, kadının kusurlu olduğunu, müvekkilinin iyi bir evlilik hayatı için elinden geleni yaptığını ancak kadının kendisine düşen görevleri yerine getirmediğini, kadının okulu bırakma nedeninin ne evlilik ne de hamilelikle ilgisi olduğunu, o dönemlerde müteahhitlik yaptığını, lüks arabalarla gelip eşini gezdirdiği iddiasının yalan olduğunu, aradaki yaş farkının problem olmayacağının kadının annesi tarafından beyan edildiğini, kadının beyan ettiği hile, tehdit ve hakaret iddialarının da asılsız olduğunu beyan etmiş, duruşmalarda da vekili, davacının tüm tazminat taleplerinin reddini isteyerek velâyetin de müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 20.04.2017 tarih ve 2015/373 Esas, 2017/267 Karar sayılı kararı ile; erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği, kadına fiziksel ve sözel şiddet uyguladığı, zaman zaman müşterek çocuğu kaçırdığı, erkeğin tam kusurlu olduğu, dosya kapsamı ve ortak çocuğun yaşı, davalı babanın, mahkeme kararlarını tanımaksızın çocuğu kaçırmaya yönelik eğilimi dikkate alındığında, çocuğun üstün çıkarı ve güvenliği ilkeleri doğrultusunda velâyetin anneye verilmesinin ve baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmamasının, yargılama aşamasında da tedbiren kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasının çocuğun üstün yararına ve güvenliğine uygun olacağı gerekçesiyle boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, müşterek çocuk 2012 doğumlu Mia'nın velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuğun üstün yararı gözetilerek (ileride şartlar değiştiğinde dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile) baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına yer olmadığına, müşterek çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekilinin müvekkilinin kusursuz olması, yerel mahkeme kararının gerekçeli olmaması, adil yargılanma hakkını ihlal etmesi nedeni ile kararın bozulması, davacının nafaka, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi, müvekkili lehine tazminata karar verilmesi, müşterek çocuk ile kişisel ilişkinin kaldırılmasına ilişkin kararın kaldırılması, mümkün ise ortak velâyet tesis edilmesi, kararın boşanma yönünden kesinleştirilmesi gerektiğini belirterek kararı kusur belirlemesi, velâyet, nafaka, tazminatlar ile kişisel ilişki yönlerinden istinaf başvurusunda bulunması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 21.10.2020 tarih ve 2020/44 Esas, 2020/152 Karar sayılı kararı ile davalı asilin süresinde sunduğu cevap dilekçesinde, delillerini ve tanıklarını bildirdiği, bir kısım delillerini sunduğu, ancak mahkemece davalı tanıklarının dinlenmediği, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle esası incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı tarafın delillerinin toplanması ve tanıklarının dinlenmesi suretiyle yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin kadının, ortak çocuk ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği gibi davacı kadına karşı şiddet içeren fiili ve sözlü eylemlerde bulunduğu, sadakatsiz davranışları ile erkeğin hali hazırda birlikte olduğu kadından bir çocuğunun bulunduğu, erkeğin müşterek çocuğu da zaman zaman kadından kaçırdığı, tam kusurlu olduğu, bu şekilde erkeğin kusurlu davranışları sonucunda tarafların evlilik birliklerinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, çocuğun üstün çıkarı doğrultusunda velâyetin anneye verilmesinin ve baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün yararına uygun olacağı gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, davalı baba ile müşterek çocuk arasında her ayın 1. ve 3. hafta sonu Cumartesi sabah saat 09.00’dan Pazar akşamı saat 18.00’e kadar, dini bayramların 2. günü saat 09.00’dan akşam saat 18.00’e kadar ve 1 Temmuz-31 Temmuz tarihleri arasında 1 Temmuz sabah saat 09.00’dan 31 Temmuz akşam saat 18.00’e kadar davalı baba ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, 2022 yılının Nisan ayının 2. haftasına kadar kişisel ilişki münasebetinin yatısız olarak müşterek çocuğun uzun yıllar baba ile ilişkinin olmaması sebebiyle alıştırma amaçlı olarak tesisine, Nisan ayının 3. haftasından itibaren kişisel ilişkin tesisinin yatılı olarak devam etmesine, 2022 yılındaki 1 Temmuz-31 Temmuz tarihleri arasındaki kişisel ilişki münasebetinin bu yıla ilişkin olarak 1 Temmuz saat 12.00'de davalı baba tarafından alınarak 11 Temmuz sabah saat 10.00'da davacı anneye teslim edilmesine ve 31 Temmuz saat 12.00'de davalı baba tarafından alınarak 08 Ağustos Pazartesi sabah 10.00'da davacı anneye teslim edilmesine, müşterek çocuk lehine aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasının her yıl üretici fiyat endeksi (ÜFE) oranında resen arttırılarak erkekten alınarak kadına verilmesine, kadın yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, 40.000,00 maddî ve 40.000,00 manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; babanın ...'da nikahsız eşi ve çocuğuyla yaşadığını, müşterek çocuğun babayı tanımadığını, şahsi ilişki tesisi kararının yatılı, uzun süreli, refakatçi olmadan düzenlenmesinin çocuğun menfaatine aykırı olduğunu, iştirak ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, erkeğin ekonomik sosyal durumunun yeterince araştırılmadığını, davanın kabulüne karar verilmesine rağmen, müvekkili lehine vekâlet ücretine karar verilmediğini, yargılama giderleri dahi belirtilmeden kısa karar gibi hüküm kurulduğunu, gerekçeli kararda müşterek çocuk ile davalı arasında hangi gerekçe ile belirtilen şekilde şahsi ilişki kurulduğunun belirtilmediğini, gerekçeli kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararı kişisel ilişki, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları, vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden istinaf etmiştir.
2.Davalı erkek vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanma kararına itiraz etmediklerini, velâyet, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden itiraz ettiklerini, müşterek çocuk ile müvekkilinin görüşemediğini, bu nedenle gerekçeli kararda belirtilen şahsi ilişkinin karar kesinleşinceye kadar tedbiren verilmesi gerektiğini, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının yüksek olduğunu, davacının çalıştığını, yoksulluk nafakasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, maddî ve manevî tazminat miktarlarının da yüksek ve hatalı olduğunu, davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen müvekkili lehine vekâlet ücretine karar verilmediğini belirterek kararı kusur tespiti, velâyet, kişisel ilişki, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat, vekâlet ücreti yönlerinden istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta belirtilen 20.09.2022 tarihli ve 2022/697 Esas, 2022/1204 Karar sayılı kararıyla; davacı kadın vekilinin dava dilekçesinde davalı erkeğin sadakatsizliği kusuruna dayanmadığı, her ne kadar dosya kapsamından davalının Z. K. isimli kadın ile birlikte yaşadığı ve bu kadından 29.01.2020 doğumlu bir çocuğunun dünyaya geldiği anlaşılmakta ise de, davalı erkeğin başka kadınla yaşaması ve bu kadından çocuğunun olması dava tarihinden sonra gerçekleştiği, dava tarihinden sonra meydana gelen olayların taraflara kusur olarak yüklenmesi mümkün olmadığı gibi, davacı kadın vekilinin bu yönde ıslah talebi de bulunmadığı, bu nedenle erkeğe sadakatsizlik ve birlikte olduğu kadından bir çocuğunun bulunması kusurlarının yüklenmesinin doğru görülmediği, ayrıca erkeğin kadına sözlü eylemde bulunduğu kusuru yüklenmiş ise de bu kusurun da ispatlanamadığı; sonuç olarak, erkeğin kadının, müşterek çocuğun ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, kadına karşı şiddet içeren fiili eylemlerde bulunduğu, müşterek çocuğu zaman zaman kaçırdığı, böylece evlilik birliğinin sona ermesinde kadının kusursuz, erkeğin tam kusurlu olduğu, tarafların müşterek çocuğunun annesinin yanında kalması nedeniyle alıştığı ortam ve uzman raporu ile çocuğun görüşü değerlendirildiğinde çocuğun üstün yararı gereği velâyetinin anneye verilmesinin usul ve kanuna uygun olduğu, müşterek çocuk ile baba arasında yargılama sırasında tedbiren kurulan kişisel ilişki en son 25.11.2016 tarihli duruşma ara kararı ile kaldırıldığı ve sonrasında İlk Derece Mahkemesince tedbiren kurulan kişisel ilişki kararı bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararı ile verilen kişisel ilişki, kararının kesinleşmesi ile uygulanabileceği, müşterek çocuk ile baba arasında kurulan bir tedbiren kişisel ilişkinin yargılama sırasında kaldırılması ve sonrasında kurulan tedbiren kişisel ilişki kararı bulunmadığından müşterek çocuk ile babanın bu zamana kadar görüşememesi nedeniyle müşterek çocuk ile baba arasındaki ilişkinin ve güven duygusunun yeniden kurulabilmesi için tedbiren yatılı olmaksızın kişisel ilişki kurulmasının çocuğun menfaatine olacağı, kadının sabit gelirinin bulunduğu, bu yüzden boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları hakkaniyet gereğince az, iştirak nafakası miktarının ise fazla olduğu, yine davacı kadın vekili dava dilekçesinde maddî ve manevî tazminatlara yasal faiz işletilmesini talep etmesine rağmen İlk Derece Mahkemesince faize yönelik olumlu olumsuz bir karar verilmediği, ayrıca iştirak nafakasının ÜFE oranında artırılması talep edilmemesine rağmen, mahkemenin talebi aşarak iştirak nafakasının ÜFE oranında arttırılmasına karar vermesi de doğru görülmediği, davacı tarafından yapılan ve davalıdan alınacak olan yargılama gideri miktarı hesaplanmamış böylelikle kararın infazında tereddüte sebebiyet verildiği, davanın kabulüne karar verilmesi rağmen, davacı lehine vekâlet ücretine karar verilmediği gerekçesiyle karar gerekçesinin düzeltilmesine, müşterek çocuk ile baba arasında tedbiren her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 10:00'dan saat 18:00'ye kadar, ... ve Kurban Bayramının 2. günü saat 10:00'dan saat 18:00'e kadar kişisel ilişki tesisine, karar kesinleştiğinde müşterek çocuk ile baba arasında her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 10:00'dan Pazar günü saat 18:00'e kadar, ... ve Kurban Bayramının 2. günü saat 10:00'dan 3. günü saat: 18:00'e kadar, yarıyıl tatilinin başladığı Pazartesi günü saat: 10:00'dan takip eden Pazar günü saat 18:00'e kadar, 1 Temmuz günü saat 10:00'dan 20 Temmuz saat 18:00'e kadar kişisel ilişki tesisine, davacı kadın lehine 80.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından İlk Derece Mahkemesinde yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 27,70 TL peşin harç, 238 TL posta gideri olmak üzere toplam 293,40 TL yargılama giderinin ve davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, müşterek çocuk için tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilerek tarafların kişisel ilişkiye, davacı kadının maddî ve manevî tazminat miktarı ile faiz yönünden karar verilmemesi, yargılama gideri ve vekâlet ücretine, davalı erkeğin kusur belirlemesine, iştirak nafakasının miktarına ve artış oranına, yoksulluk nafakasına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kişisel ilişkinin yatılı ve uzun süreli kurulmasının babasını tanımayan müşterek çocuğun menfaatine aykırı olduğunu, iştirak nafakasının ve tazminat miktarlarının erkeğin ekonomik ve sosyal durumu gereği oldukça düşük olduğunu, erkeğin ekonomik sosyal durumunun yeterince araştırılmadığını, çalışmadığı halde yoksulluk nafakasının kaldırılmasının doğru olmadığını belirterek kararı kişisel ilişki, iştirak nafakası ve tazminatların miktarları ile reddedilen yoksulluk nafakası yönünden temyiz etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; çocuğa kadının annesinin baktığını, kadının ve annesinin imkanların yetersiz olduğunu, velâyeti istediğini aksi halde düzenlenen kişisel ilişkinin yetersiz olduğunu belirterek kararı velâyet, kişisel ilişki, tazminatlar, iştirak nafakası ve vekâlet ücreti yönünden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarları, kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı ve velâyetin anneye verilmesinin ve kurulan kişisel ilişkinin çocuğunun menfaatine ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 323 üncü, 327 nci, 328 inci, 182 nci maddeleri ve 335 inci maddesi ve 351 inci maddesi hükümleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafda belirtildiği üzere kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarı yönlerinden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde Aygul'e iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.