"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2195 E., 2022/1183 K.
DAVA TARİHİ : 23.12.2015 - 11.01.2016 - 04.05.2017 - 03.11.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Beykoz 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/61 E., 2019/1060 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince taraflarca açılan davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı-karşı davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde tebligata rağmen taraflar adına gelen olmadı İşin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, cevaba cevap (karşı davada cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 1998 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, kadının, birlik görevlerini ihmal ettiğini, erkeğin hastalığı ile ilgilenmediğini, duygusal, sosyal ve cinsel şiddet uyguladığını, müsrif olduğunu, güven sarsıcı davranışta bulunduğunu, küçük düşürücü sözler söylediğini, erkeğin ailesine kötü davrandığını, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 250.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından sunulan 20.06.2016 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, kadının bu davranışının işbu dava açılmadan önce var olduğunu, halen de Mustafa isimli kişi ile birlikteliğinin devam ettiğini, bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenmesini ve bu vakıanın ispatına yarar delillerin toplanmasını talep etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı erkek vekili 04.05.2017 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının, hakaret ve tehdit ettiğini, ortak konuttan kovduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, erkek yararına 500.000,00 TL manevî tazminat ile ortak konutun erkek yararına tahsis edilmesini talep ve dava etmiştir.
3.Davacı-karşı davalı erkek vekili 03.11.2018 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, zina eyleminin taraflar arasında görülmekte olan boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında gelen delillerden öğrenildiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların zina hukuki sebebine dayanarak boşanmalarına, erkek yararına faizi ile birlikte 2.500.000,00 TL maddî tazminat, 2.500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap, karşı dava, ikinci cevap (karşı davada cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ilgisiz olduğunu, sosyal, cinsel, duygusal ve ekonomik şiddet uyguladığını, yatağını ayırdığını, hakaret ettiğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 40.000,00 TL tedbir nafakası, 40.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 30.000,00 TL tedbir nafakası, 30.000,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte 1.000.000,00 TL maddî tazminat, 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili 04.05.2017 tarihli birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, kadını ortak konuta almadığını, ortak konuta kamera sistemi yerleştirdiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını, iftira attığını, taraflar arasındaki boşanma davasının halen derdest olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı-karşı davacı kadın vekili 03.11.2018 tarihli birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, zina hukuki sebebine dayalı davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava ve karşı dava yönünden yapılan incelemede; erkeğin, geçirmiş olduğu rahatsızlıktan sonra her şeyden şikayet eder duruma geldiği, ortak konutta kendisine bakan bakıcıları olmasına rağmen kadının da kendisine bir bakıcı gibi ilgilenmesini beklediği, müsrif olmakla suçladığı, kadının bilgisi dışında kredi kartı limitini düşürdüğü, maddî olarak zor duruma düşmesine sebebiyet verdiği, hakaret ettiği, erkek tarafından dosya arasına ibraz edilen ses kaydının hukuka aykırı delil olduğu ve hükme esas alınamayacağı, kadının ise hakaret ettiği, birlik görevini ihmal ettiği, erkeğin hastalığı ile ilgilenmediği, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun yargılama sırasında ergin olduğu dikkate alınarak velâyet konusunda karar verilmesine yer olmadığına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu, kadının kusurlu davranışının erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu dikkate alınarak erkek yararına faizi ile birlikte 75.000,00 TL maddî tazminat, 75.000,00 TL manevî tazminat, 04.05.2017 tarihli birleşen dava yönünden yapılan incelemede; kadının, erkeği tehdit ettiği, erkeğe hakaret ettiği, ortak konutta bulunan çalışana ve olay günü ortak konutta bulunan kişilere fiziksel şiddet uyguladığı, her ne kadar erkek tarafından ortak konutun kilidi değiştirilmişse de kadının ortak konutu terk ettiği, nerede ve kiminle olduğu konusunda bilgi vermediği, ortak konutu terk etmesi konusunda erkeğe baskı yaptığı, kadının sadakatsiz eyleminin erkek tarafından öğrenildiği, kadının ortak konutun yanında bulunan villanın sahibi olduğu, kalacak yer sorunu olmadığı, erkeğin bu davranışının tepki niteliğinde olduğu ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, erkek yararına tahsilde tekerrürü sebebiyet vermeyecek şekilde yasal şartları oluştuğundan yasal faizi ile birlikte 75.000,00 TL manevî tazminat, 03.11.2018 tarihli birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise kadının bir sitede 06.10.2015-04.04.2016 tarihleri arasında Mustafa isimli kişi ile birlikte kaldığı, erkeğin bu durumdan 18.06.2018 tarihli celse bilgi sahibi olduğu, işbu davanın 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, zina eyleminin ispatlandığı gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile tarafların zina hukuki sebebiyle boşanmalarına, tahsilde tekerrüre sebebiyet vermeyecek şekilde yasal faizi ile birlikte 125.000,00 TL maddî tazminat, 125.000,00 TL manevî tazminat, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu ve şartları oluşmadığından kadının tazminat ve nafaka taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, eksik inceleme ile karar verildiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına ise yüklenecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı, karşı davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu, ancak erkek tarafından açılan davaların reddine karar verilmesi gerektiği, zira zina hukuki sebebine dayalı davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, erkek yararına tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek; erkek tarafından açılan davaların kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmadığı ve İlk Derece Mahkemesi tarafından erkeğe yüklenen kusurlu davranışların kesinleştiği, yapılan kusur belirlemesinin isabetli olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğu, erkek tarafından açılan davaların ispatlandığı ve kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, somut olayda; kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında kadın yararına tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı, yine ağır kusurlu olan kadın yararına maddî ve manevî tazminat şartlarının oluşmadığı ve kadının bu taleplerinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olan kadının, bu kusurlu davranışlarının erkeği kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, erkek yararına maddî ve manevî tazminat şartları oluşmuşsa da İlk Derece Mahkemesince üç dava yönünden de erkek yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 125.000,00 TL maddî tazminat, 125.000,00 TL manevî tazminat, kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile erkek tarafından açılan davaların kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davalarının kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, zina hukuki sebebine dayalı davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.