"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan boşanma davası ve davalı-karşı davacı kadın tarafından açılan ziynet alacağı ve nafaka davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, kadının bağımsız tedbir nafakası ve ziynet alacağı talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; davalı-karşı davacı kadının, erkeği kendi kardeşi ile birlikte yaşamaya zorladığını, kadının kardeşinin erkeği tehdit ettiğini, kadının, erkeğin ailesiyle görüşmesine engel olduğunu, erkeğe psikolojik baskı uyguladığını, tehdit ettiğini, erkeğin boşanma isteğini dile getirdiği zaman kadının akrabaları tarafından tehdit edildiğini, kadının evi terk ettiğini, daha sonra barışmak istediğini ancak erkeğin de kendi kök ailesinin yanına döndüğünü, daha sonra erkeğin, kadının boşanma teklifini kabul ettiğini ancak buluşma yerine kadının akrabaları ile gelerek erkeğe fiziksel şiddet uyguladığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, erkek lehine 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı-karşı davacı kadından tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, erkeğin defalarca fiziksel şiddet uyguladığını, kadını aşağıladığını, hakaret ettiğini, erkeğin ailesinin de hakaretlerine maruz kaldığını ve onlar tarafından hor görüldüğünü, 09.06.2018 tarihinde müşterek konuttan kovuduğunu, daha sonra erkeğin de evi terk ettiğini, kadının noter aracılığıyla eve dön ihtarı çektiğini, erkeğin müşterek haneye dönmediğini, kadına ait olan aracı sattırarak bedeline el koyduğunu, ziynet eşyalarının erkek ve ailesi tarafından alınıp geri iade edilmediğini iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile cins ve miktarları karşı dava dilekçesinde belirtilen değeri 76.584,50 TL olan ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmesini, lehine aylık 2.000,00 TL tedbir, 3.000,00 TL yoksulluk nafakası ödenmesini ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı ve 337 nci maddeleri gereğince adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı kadının, eşini tehdit ettiği, böylelikle psikolojik şiddet uyguladığı, davalı-karşı davacının ise sürekli barışma isteğinde bulunması nedeniyle erkeğin kusurlu eylemlerini affetmiş sayılacağı yönünde yapılan değerlendirmeyle, davalı-karşı davacı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca manevî tazminat talebine ilişkin şartlar oluşmuşsa da kadının ödeme gücünün bulunmadığı, kadının ziynet eşyalarının iade edilmediğine yönelik görgüye dayalı bir tanık beyanı olmadığı ve bu hususu sosyal medya yazışmalarından da ispat edemediği gerekçesiyle erkeğin davasının kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, boşanmaya karar verilmiş olması nedeniyle kadının 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca talep etmiş olduğu tedbir nafakası talebinin reddine, yine kadının ziynet alacağı talebinin ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin evlilik boyunca kadını aşağıladığını, küçük düşürdüğünü ve ona hakaret ettiğini, evden kovduğunu, daha sonra kendisinin de evden ayrıldığını 03.07.2018 tarihinde terk ihtarı çektiğini, buna rağmen erkeğin müşterek konuta dönmediğini, erkeğin ekonomik gücünün yerinde olduğunu, ziynet eşyalarının erkeğin ve ailesinin uhdesinde kaldığını belirterek erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi, ziynet alacağı talebinin reddi, mal rejimine ilişkin talepleri hakkında tefrik kararı verilmemesi ile tedbir nafakası miktarı yönünden kararın kaldırılmasına ve karşı dava dilekçesindeki talepleri doğrultusunda asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı kadının eşine eve dönmesi için ihtar çekerek erkeğin kusurlu davranışlarını affetmiş sayılacağı, İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen kusurların da sabit olduğu, mahkemece kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı, ne var ki kadının tam kusurlu olması nedeniyle yoksulluk nafakasına hak kazanamayacağı, ziynet alacağına ilişkin davanın ispatlanamadığına dair gerekçenin ve mahkemece davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, kadın tarafından mal rejimine yönelik usulüne uygun olarak açılan bir dava olmadığından, mahkemece bu konuda bir karar verilmemiş olmasında bir hukuka aykırılık bulunmadığı, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu gerekçesi ile davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında hüküm kurulmamış olmasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, sair istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, kadını aşağıladığını, azarladığını, hakaret ettiğini, duygusal şiddet uyguladığını, ailesinin baskı ve hakaretlerine sessiz kaldığını, erkek ve erkeğin ailesi tarafından müşterek konuttan kovulduğunu, daha sonra çilingir marifetiyle eve girebildiğini, bu olay neticesinde erkek ve erkeğin ailesi tarafından darp edildiğini, erkeğin müşterek haneden ayrıldığını, her ne kadar erkeğe eve dönmesi yönünde ihtar çekmişse de erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle bu eylemi gerçekleştirdiğini ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına erkeğin sebep olduğunu, ihtarın affetme olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, ihtar içeriğinde affetmeye dair bir sözün kaleme alınmadığını, erkeğin kadına karşı fiziksel şiddet uyguladığının ceza dosyaları ile sabit olduğunu, kadının evden temelli ayrılma niyeti olmadığından ziynet eşyalarını almadığını ileri sürerek erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi, ziynet alacağı talebinin reddi, mal rejimi talebi hakkında tefrik kararı verilmemiş olması ile tedbir nafakası miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü, kadının yoksulluk nafakası ve ziynet alacağına ilişkin talebinin reddine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, tedbir nafakası miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ve kadının ziynetlerinin davacı-karşı davalının uhdesinde kalıp kalmadığı, ziynet alacağı davasının reddi kararının doğru olup olmadığı, kadın tarafından usulünce açılmış mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir dava bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.