Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10239 E. 2023/676 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kadına yargılama aşamalarında yapılan tebligatlar ile gerekçeli karar tebliğinin geçerli olup olmadığı ve buna bağlı olarak istinaf başvurusunun süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının mernis adresinin ve önceki müşterek konut adresinin bilinen son adresi olması ve davalının adres değişikliği bildirmemiş olması, tebligatların usulüne uygun yapıldığını gösterdiğinden, istinaf başvurusunun süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince istinaf başvurusunun ek karar ile reddine karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek kararı istinaf etmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı kadının sosyal medya üzerinden ... ... isimli facebook hesabı açtığını ve ... isimli başka bir erkekle mesajlaşmalarını ve bu kişiyle sosyal medya da fotoğraflarını gördüğünü, ... ... isimli kişinin ...'da yaşadığını, müvekkilinin yaptığı araştırmalar neticesinde davalının müşterek konutu terk etmesi üzerine ...'a gittiğini öğrendiğini, bu tarihten sonra davalının ne müvekkilini ne de çocukları arayıp sormadığını, çocukların müvekkilinin yanında kaldığını, ortak hayatın davalının başka bir erkekle olan gönül ilişkisi ve bu ilişki sebebiyle ortak konutu habersizce terk ettiğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve devam etme imkanının kalmadığını beyanla tarafların boşanmalarına, müşterek çocuklar Fatmagül ve Emre'nin velayetlerinin müvekkiline verilmesine, çocukları için ayrı ayrı 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile müvekkili lehine 100.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında ise müşterek çocuk Muradiye ... için talep ettiği tedbir ve iştirak nafakasından feragat etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, süresinde davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, dosyadaki mevcut delillere göre davalıya atfı kabil kusur bulunmadığı, tarafların evliliklerinin devamında taraflar ve müşterek çocuk bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı ve bir araya gelip evlilik birliğini sürdürmelerinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

2.Davalı vekili, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen mahkeme kararına karşı 29.12.2021 tarihli dilekçesi ile; müvekkilinin yargılama aşamalarında bütün tebligatların yapıldığı adresinden 12.03.2018 tarihinde ayrıldığını, kolluk marifeti ile adres araştırması yapılmadığını, müvekkilinin facebook uygulamasından tanıştığı ... ... isimli şahsın telefonundan adresine ulaşılabileceğini, mahkemece yargılamanın müvekkilinin yokluğunda yaptığını, araştırma yapılmadan bütün tebligatların ikametgah ve mernis adresine yapıldığını, tebligatların usulsüz olduğunu, savunma hakkının ihlal edildiğini, müvekkilinin arkadaşı ... ... ın yardımı ile geçindiği, nafaka ile maddi ve manevi tazminat kararlarına itiraz ettiklerini beyanla yargılamanın yeniden yapılması için mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

3.İlk Derece Mahkemesinin 07.01.2022 tarih ve 2018/239 Esas, 2019/573 Karar sayılı ek kararı ile; mahkeme kararının davalıya 21.11.2019 tarihinde, davacı vekiline 28.10.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, tarafların kararı istinaf etmemeleri üzerine kararın 06.12.2019 tarihinde kesinleştiğine dair 10.12.2019 tarihinde kesinleşme şerhi düzenlendiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 345 inci maddesinin birinci fıkrası ve 346 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, mahkemenin 03.09.2019 tarih ve 2018/239 Esas, 2019/573 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin 29.12.2021 tarihli istinaf talebinin süresinde yapılmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 07.01.2022 tarih ve 2018/239 Esas, 2019/573 Karar sayılı ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; 29.12.2021 tarihli istinaf dilekçesi ile itirazlarını belirttiklerini, müvekkiline bizzat tebligat yapılmadığını, müvekkilinin yargılama aşamalarında bütün tebligatların yapıldığı adresten 12.03.2018 tarihinde ayrıldığını, tebligatların usulsüz olduğunu, mahkeme kararını icra emrinin tebliği üzerine öğrendiklerini beyanla istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava dilekçesinde davalının adresini ... Mah.1 001 Sk.N.5 ... olarak bildirdiği, bu adresten davalının tanınmaması nedeni ile tebligatın bila ikmal iade edilmesi üzerine, dava dilekçesi ve sonraki tebligatların davacı erkeğin oturduğu, aynı zamanda davalı kadının mernis adresi ve müşterek konut adresi olan ... Mh.... cad.N.122 ... adresine tebliğ edildiği, davalının hiç bir aşamada adres değişikliği bildirmediği, mahkemece verilen gerekçeli kararın davalının mernis adresi ve aynı zamanda müşterek konut adresine önce 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca tebliğ edildiği, tebligatın adresten ayrılması nedeni ile bila ikmal iade edilmesi üzerine bu kez mernis adresi olduğu belirtilerek aynı adrese gerekçeli kararın 21.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının mernis adresinin açıklanan bu sürece göre bilinen son adresi olduğu, davacı erkeğin uyap üzerinden alınan adres araştırma formuna göre 05.09.2019 tarihinde müşterek konuttan taşınarak adresini değiştirdiği, gerekçeli kararın ise adres değişikliğinden sonra davalının mernis adresi ve öncesinde müşterek konut adresinde tebliğ edildiği, bu hali ile anılan adresin müşterek konut olma özelliğini yitirdiği, davalının başkaca bir adres bildirmediği gibi mernis adresini 18.08.2021 tarihinde değiştirdiği, İlk Derece Mahkemesi kararının davalı kadına tebliğinin usûl ve kanuna uygun olduğu, davalı kadının istinaf dilekçesinin 6100 sayılı Kanun'un 345 inci maddesinde öngörülen yasal iki haftalık süreden sonra sunulduğu ve İlk Derece Mahkemesinin 07.01.2022 tarihli ek kararının usûl ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, müvekkilinin adresini terk ettiğini, tebligatların müvekkiline ulaşmadığını, bütün işlemlerin yokluklarında yapıldığını, adres araştırması yapılmadığını, kusurlu tarafın davacı olduğunu, nafaka ile maddi ve manevi tazminat kararlarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı kadına yargılama aşamalarında yapılan tebliğler ile gerekçeli karar tebliğinin geçerli olup olmadığı, buna göre istinaf başvurusunun süresinde yapılıp yapılmadığı, yokluğunda yapılan yargılamanın usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun' nun 122 nci maddesi, 139 uncu maddesi, 147 nci maddesi, 186 ncı maddesi, 345 inci maddesi, 7021 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.