Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10307 E. 2023/809 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasında, tarafların kusur durumu, boşanmaya sebep olan olaylar, velayet ve tazminat konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm deliller ve yasal düzenlemeler değerlendirilerek, yerel mahkemenin tarafların kusur durumuna, boşanmaya, velayete ve tazminata ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davalı- davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın reddine, birleşen boşanma ve ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı- davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin müvekkiline sözlü şiddet uyguladığını, huzursuzluk çıkardığını belirterek evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2019 yılının ekim ayında barışmasının ardından erkeğin önceki dönemde sergilediği olumsuz davranışlarına devam ettiğini, kadını evden kovduğunu, kadının maaşını elinden aldığını, evin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, kadından habersiz kredi çektiğini ve evin giderlerine katılmayacağını söylediğini, müvekkilinin ailesiyle görüşmesini ve ortak konuta gelmelerini istemediğini, yatağı ayırdığını, sürekli telefonuyla vakit geçirdiğini, müvekkili ve çocukları ile ilgilenmediğini, müvekkilinden habersiz müvekkili adına kredi çektiğini, duygusal, ekonomik, cinsel ve sosyal şiddet uyguladığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara her yıl ÜFE oranında artırım uygulanmasına, kadın yararına 150.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilini aşağıladığını, aşırı maddî isteklerde bulunduğunu bu nedenle kredi çekmek zorunda kaldığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçelerinde özetle; tarafların ortak çocuk Zeynep' in boşanma nedeniyle bozulan psikolojisinin düzelmesi amacıyla aynı evde yaşamaya başladıklarını, barışmadıklarını, öncelikle derdestlik itirazının kabulü ile davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise kadının ağır kusurlu davranışları nedeniyle davanın kabulü halinde ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 09.04.2019 tarih ve 2017/461 Esas, 2019/256 Karar sayılı kararı ile tarafların karşılıklı olarak evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede kusuru ispat edemedikleri gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili tarafından kendi davasının reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 20.05.2021 tarih ve 2020/1118 Esas, 2021/749 Karar sayılı kararı ile davalı- davacı erkeğin açtığı boşanma davasında hüküm kesinleşmeden kadın tarafından boşanma davası açıldığı, davalar arasında bağlantı bulunduğuna göre davaların birleştirilmesi ve delillerin hep birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı-davacının istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin davası yönünden kaldırılmasına, usule uygun şekilde yargılama yapılıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davalı-davacının sair istinaf taleplerinin ise bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların yeniden bir araya gelip bir yıl kadar birlikte yaşadıktan sonra yeniden ayrı yaşamaya başladıkları ancak geçimsizliklerinin devam ettiği, erkeğin kadın terliğini alırken onu sen mi aldın dediği, kadın telefonda konuşurken erkeğin arkadan benim evime gelemezler dediği, kadının yakınlarını ziyarete yalnız gittiği ve erkeğin çok nadir iştirak ettiği, erkeğin evden çıkarken elektrik ve su saatini kontrol edip akşam geldiğinde yeniden bakıp kullanımın hesabını sorduğu, barışma sonrasında da erkeğin yapı olarak hiç değişmediği ve verdiği sözleri tutmadığı, eşinden para talep edip onun adına kredi çekilmesine sebep olduğu, evden kira istediği, çocukların ve evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadının kardeşinin bebeği doğduğunda altın takılması istendiğinde tepki gösterip eşini evden kovduğu, çocuklara karşı baskıcı tavırlar gösterdiği, ikinci barışma sonrasında da baskı uygulayıp geliş gidişi engellediği, eşinin ailesini ve görüşmelerini istemeyerek baskı uygulamak suretiyle psikolojik şiddet uyguladığı, kadının maaş kartını alıp eve harcama yapmayarak ve kredi çekilmesi suretiyle ve evde kullanılan elektrik ve doğalgaza müdahale ederek ekonomik şiddet uyguladığı, daha önce açılan dava ve karşı dava sonrası yeniden barıştıkları ve bir araya geldikleri, hatta kadının ilk verilen kararı istinaf etmemesi de dikkate alındığında birleşen dava öncesinde açılan dava ve karşı dava yönünden barışmadan önceki olayların en azından hoş görü ile karşılandığı kabul edilerek asıl davanın ve karşı davanın reddine, birleşen dava yönünden birleşen dava dilekçesinde 2019 tarihindeki barışma sonrası yaşandığı ileri sürülen yeni vakıaların dinlenen kadın tanıklarının beyanları ile teyit edildiği, barışma sonrasında erkeğin tam ve ağır kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin sarsıldığı ve daha önceki sorunların yeniden devam ettiği gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların yaşı nedeniyle anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyması, fiili ayrılık döneminde anne yanında kalıyor olmaları, sosyal inceleme uzmanlarının raporunda velâyetin anneye verilmesi yönünde görüş bildirdikleri de dikkate alınarak velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 500,00 TL'ye artırılmasına, iştirak nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadının evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurunun bulunmadığı, boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelendiği ve boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğradığı gerekçesiyle kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, kadının nafaka talebinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tanıklarının görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığını, yanlı ve duyuma dayalı tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağını, kadının birleşen davasını ispatlayamadığını, İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesi ve kadın yararına hükmedilen tazminatların kaldırılması gerektiğini, kadının ziynet alacağı davasının kabulünün hatalı olduğunu ileri sürerek birleşen boşanma ve ziynet alacağı davasının kabulü, karşı davanın reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince erkeğe, kadından para talep edip onun adına kredi çekilmesine sebep olduğu, evden kira istediği, kadının kardeşinin bebeği doğduğunda altın takılması istendiğinde erkeğin tepki gösterip kadını evden kovduğu kusurları yüklenmiş ise de tanıkların bu vakıalar yönünden görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, beyanlarının kadından aktarılan beyanlar olduğu, taraflardan aktarılan beyanların da hükme esas alınamayacağı gerekçesiyle erkeğin kusura ilişkin istinaf talebinin kabulüyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine ve erkeğe yüklenen bu kusurların gerekçeden çıkarılmasına, ayrılık tarihi ile birleşen dava tarihi arasında geçen olaylarda İlk Derece Mahkemesince de kabul edilen ve gerçekleşen davalı-davacı erkeğin diğer kusurlu davranışlarına göre, evlilik birliğinin sarsılmasına veren olaylarda davalı-davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında İlk Derece Mahkemesince olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmadığından, erkeğin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu eş lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceğinden erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, erkeğin diğer istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının tanıklarının görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığını ve hükme esas alınamayacağını, kadının birleşen davasını ispatlayamadığını, evlilik birliğinin sarsılmasında kadının kusurlu olduğunu ileri sürerek kadının birleşen boşanma davasının kabulü, kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar ve velâyet kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında karşılıklı görülen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında tarafların kusurlu olup olmadığı, kadının birleşen boşanma davasının kabulü, erkeğin karşı davasının reddinin yerinde olup olmadığı, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesi, kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.