"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kısmen kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kısmen kaldırılarak dosyanın yeniden İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, müvekkilini, sürekli aşağıladığını, küfür ve hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, müvekkilinin bir çok kez baba evine sığınmak zorunda kaldığını, şiddetten dolayı koruma kararının bulunduğunu, en son 2007 yılında erkeğin baskı ve şiddetine dayanamayan müvekkilinin iki çocuğu ile birlikte yine baba evine sığındığını belirtilerek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı- karşı davalının iddialarının gerçek dışı olduğunu, kadının küsme bahanesiyle baba evinde yaşamaya başladığını, müvekkiline güler yüz göstermediğini, yemek hazırlamadığını, ailesine karşı müvekkilini sürekli kötü gösterdiğini, müvekkili ortak konuta götürmek istediğinde kadının babasının yanında erkeğe ağır hakaretler ettiğini, evden kovduğunu, çocuklarının yanında küçük düşürdüğünü, çocuklarını aradığında çocukların annemiz kızıyor dediğini, telefonla dahi çocukları ile görüşemediğini, kadının müvekkiline karşı saygısız, ilgisiz olduğunu sürekli psikolojik şiddet uyguladığını, kendi ailesinin yanında kalmayı tercih ettiğini, bekarmış gibi facebook da yıllardır kızlık soyadını kullandığını, yaklaşık üç senedir karı koca hayatlarının olmadığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, erkek lehine yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2018 tarih ve 2016/449 Esas, 2018/415 Karar sayılı kararı ile kadının iddia ettiği taraflar arasında 2002 yılında yaşanan olaydan sonra tarafların bir süre birlikte yaşadıkları ve çocuklarının olduğu tespit edildiğinden, yaşanan bu olay nedeniyle tarafların birbirlerini affettikleri ya da en azından hoşgörüyle baktıkları anlaşıldığından bu olay af kapsamında sayıldığı, diğer olaylara bakıldığında tarafların sürekli kavga ettikleri, huzursuzluk ve geçimsizlik yaşadıkları, bu nedenle kadının defalarca baba evine küs gittiği, gittiği zamanlarda da uzun süreler kaldığı tespit edilerek, evlilik birliğini sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 150,00 TL tedbir ve 300,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 200,00 TL tedbir ve 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı ve tazminatların reddi yönünen; davalı- davacı erkek vekili tarafından katılma yoluyla kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/1587 Esas, 2020/1621 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, erkeğe hangi vakıaların kusur olarak yüklenildiği, yine kadına yüklenen kusurun somut olarak açıklanmadığı, bu bakımdan gerekçenin kusur belirlemesi yönünden yeterli açıklıkta ve denetime elverişli olmadığından bahisle, davacı- karşı davalı kadının kabul edilen boşanma davası, velâyet, kişisel ilişki, asıl davada harç, yargılama giderleri ile vekâlet ücreti istinafa konu edilmeden kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının istinafa konu edilen kısımlar yönünden kaldırılmasına, usulüne uygun şekilde erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar, karşı davada harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 31.03.2021 tarih ve 2021/52 Esas, 2021/207 Karar sayılı kararı ile kadının olduğunu iddia ettiği taraflar arasında 2002 yılında yaşanan olaydan sonra tarafların bir süre birlikte yaşadıkları ve çocuklarının olduğu, yaşanan bu olay nedeniyle tarafların birbirlerini affettikleri ya da en azından hoşgörüyle karşıladıkları, bu olayın af kapsamında sayıldığı, dinlenen tarafların tanık beyanları dikkate alındığında, erkeğe atfedilen bir kusurun bulunmadığı, ancak kadının erkeği ve ailesini hakir gördüğü, ufak şeyleri dahi bahane edip evini terk edip ailesinin yanına gittiği, gittiği zamanlarda da uzun süreler kaldığı, erkeğin kusursuz, kadının kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile boşanma, velâyet, kişisel ilişki yönünden karar verildiğinden bu kalemler hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ... için verilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının celse tarihi itibariyle aylık 400,00 TL artırılarak aylık 550,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ortak çocuk Bilge Sıla'nın celse tarihi itibariyle reşit olduğu anlaşıldığından iştirak nafakası talebinin reddine, erkek lehine yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından asıl davanın reddi, karşı davanın kabulüne ilişkin hüküm ile asıl ve karşı davadaki harç, yargılama gideri ile vekâlet ücreti, kusur belirlemesi, nafakalar, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 01.11.2021 tarih ve 2021/1459 Esas, 2021/1703 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kısa kararında ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında asıl davanın reddine karar verilmek suretiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği halde ve yine kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında kadının tedbir nafakası talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği halde hükmün gerekçesinde kadın için tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedildiği belirtilmek suretiyle İlk Derece Mahkemesinin kısa kararı ve gerekçeli kararının hüküm fıkrası ile hükmün gerekçesi arasında çelişki yaratıldığı, kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrası ile hükmün gerekçesi arasında çelişki olması halinde, istinaf incelemesi yapılabilecek usulüne uygun bir karar bulunmadığı için, delillerin hiç değerlendirilmemiş derecesinde olduğunun kabulü ile kadının istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf edilen yönlerden kaldırılmasına, usulüne uygun şekilde karşı boşanma davası, kusur belirlemesi, nafakalar, tarafların tazminat talepleri, karşı davadaki harç, yargılama gideri, vekâlet ücreti hakkında yeniden bir karar verilmek üzere, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kadının sair istinaf taleplerinin ise bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
E.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında 2002 yılında yaşanan olaydan sonra tarafların bir süre birlikte yaşadıkları ve çocuklarının olduğu tespit edildiğinden, yaşanan bu olay nedeniyle tarafların birbirlerini affettikleri yada en azından hoşgörüyle baktıkları anlaşıldığından bu olayın af kapsamında kaldığı, tanık beyanları dikkate alındığında erkeğe atfedilen bir kusurun bulunmadığı, ancak kadının erkeği ve ailesini hakir gördüğü, ufak şeyleri dahi bahane edip evini terk edip ailesinin yanına gittiği, gittiği zamanlarda da uzun süreler kaldığı tespit edilerek, evlilik birliğini sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında erkeğin kusursuz kadının kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile, asıl davada boşanma, harç, yargılama gideri, vekâlet ücreti talepleri istinaf edilmeden kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, velâyet ve kişisel ilişki istinaf edilmeden kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk M.İbrahim için verilen aylık 150,00 TL iştirak nafakasının celse tarihi itibariyle aylık 400,00 TL artırımı ile toplamda aylık 550,00 TL iştirak nafakasına, boşanma ilamı istinaf edilmeden kesinleştiğinden yeniden tedbir nafakası verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk Bilge Sıla'nın celse tarihi itibarıyla ergin olduğu anlaşıldığından boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden müşterek çocuğun ergin olduğu tarihe kadar aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, karşı dava yönünden; boşanma davası hakkında karar verildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, erkek yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, asıl davada davacı- karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı- karşı davalı üzerinde bırakılmasına, asıl davada davalı- karşı davacı lehine vekâlet ücretine, karşı davada davalı- karşı davacı lehine yargılama giderleri ile vekâlet ücretine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın reddi, karşı davanın kabulüne ilişkin hüküm ile asıl ve karşı davadaki harç, yargılama gideri, vekâlet ücreti, kusur belirlemesi, nafakalar, erkek lehine hükmedilen tazminatlar ve reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonununda erkeğe atfedilen bir kusurun bulunmadığı, ancak kadının erkeği ve ailesini hakir gördüğü, ufak şeyleri dahi bahane edip evini terk edip ailesinin yanına gittiği, gittiği zamanlarda da uzun süreler kaldığı tespit edilerek, evlilik birliğini sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında erkeğin kusursuz kadının kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadının eşini ve ailesini hakir gördüğünün ispat edilemediği, ispat edilmeyen vakıaların kusur olarak yüklenemeyeceği, bu itibarla kadına yüklenen bu vakıanın gerekçeden çıkarılması gerektiği ancak kadının kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tamamen kusurlu olduğu, kadının kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kabulü ile kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli kararıyla kadının kabul edilen boşanma davası, velâyet, kişisel ilişki, asıl davada harç, yargılama gideri ile vekâlet ücreti istinafa konu edilmeden kesinleştiğinden ilk derece mahkemesince " asıl davanın reddine" şeklinde hüküm kurulması, yine asıl davada harç, yargılama gideri ile vekâlet ücretine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiş, yine asıl davada verilen boşanma hükmü istinafa konu edilmeden kesinleştiğinden erkeğin boşanma davasındaki boşanma talebi konusuz kaldığından, erkeğin boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru bulunmadığından kadının asıl davanın reddine, asıl davadaki harç, yargılama giderleri ile vekâlet ücretine ilişkin hüküm ile karşı davada boşanma talebine ilişkin verilen hükme karşı istinaf talebinin kabulüne, asıl davanın reddine ilişkin hüküm ile asıl davadaki harç, yargılama giderleri ile vekâlet ücretine ve karşı davada boşanma talebine ilişkin verilen hükümlerin kaldırılmasına, asıl davada harç, yargılama gideri, vekâlet ücreti istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin boşanma talebi ise konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, konusuz kalan davada yargılama giderleri ile vekâlet ücreti haklılık durumuna göre değerlendirileceğinden tarafların belirlenen kusur durumuna göre, erkek dava açmakta haklı olduğundan, karşı davada yapılan yargılama giderlerinin kadından alınmasında ve erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına, İlk Derece Mahkemesince asıl dava tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar kadın ve ortak çocuklar yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken ve kadın ve ortak çocuk Bilge Sıla yönünden tedbir nafakaları hakkında bir karar verilmemesi, ortak çocuk ... yönünden yanılgılı değerlendirme ile tedbir nafakası verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmediğinden kadının tedbir nafakalarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile usulü kazanılmış hak da dikkate alınarak, asıl dava tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar kadın lehine aylık 300,00 TL, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 150,00 TL tedbir nafakasına, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk ... için verilen aylık 150,00 TL iştirak nafakasının celse tarihli itibariyle (08.02.2022) aylık 400,00 TL artırımı ile toplamda aylık 550 iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmiş ise de ilk karara karşı erkeğin nafakalara yönelik istinaf talebinin bulunmadığı, kadının nafakaların miktarına yönelik istinaf talebi bulunduğu halde usulü kazanılmış hakka dikkat edilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden, yine tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, nafakanın niteliği, çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları nazara alındığında ortak çocuk ... için hükmedilen iştirak nafakasının az olduğu gerekçesiyle kadının ortak çocuk ... için hükmedilen iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden 23.09.2022 tarihine kadar aylık 550,00 TL, 23.09.2022 tarihinden itibaren ise aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadın tamamen kusurlu olup, kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemez ise de, İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli kararıyla kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasına ilişkin erkeğin istinaf talebinin bulunmadığı, bu durumda yoksulluk nafakası verilmesi yönünden kadın lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kadın lehine boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına, boşanma sebebi kabul edilen ve evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylar erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmadığından erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile erkeğin manevî tazminat talebinin kabulü yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılmasında müvekkilinin tam kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı, tazminat taleplerinin reddi, erkek lehine hükmedilen maddî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında karşılıklı görülen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında tarafların kusurlu olup olmadığı, yoksulluk nafakası miktarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile erkek lehine maddî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.