"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı -davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı -davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçelerinde özetle; müvekkili ile davalının 1997 yılında evlendiklerini, bu evlilikten müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, davalı kadının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yemek-temizlik yapmadığını, çocuklarıyla ilgilenmediğini, hakaret ettiğini, erkeklik onurunu etkileyecek söz ve davranışlarda bulunduğunu, haber vermeksizin il dışına çıktığını, cinsel birliktelikten kaçındığını, çevresinden sürekli olarak kadının başka erkeklerle görüldüğünü duyduğunu, kadının gizli telefon görüşmeleri yaptığını, evden habersizce çıkıp gerek şehir içi gerekse şehir dışı gezmelere gittiğini, müvekkilinin şüphelerinin iyice arttığını, bu nedenle kadının kullanmış olduğu telefon hatlarının görüşme dökümlerinin ilgili GSM operatörlerinden getirtilmesini istediklerini, 17.01.2017 tarihinde müvekkilinin evde tesadüf eseri halının altında saklanmış bir şekilde davalı tarafa ait 2015 tarihli hastane raporlarını bulduğunu, bu raporlara göre davalının Hepatit B virüsü taşıması sebebiyle gebeliğine son verildiği ve buna ilişkin geçirdiği kürtaj operasyonu ile ilgili bilgilerin yer aldığının, müvekkilinin ne eşinin gebe olduğundan ne de Hepatit B virüsü taşıdığından haberi olmadığını, davalının cinsel birliktelikten kaçınması nedeniyle müvekkilinin bu aldırılan çocuğun da kendisinden olamayacağını düşündüğünü beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek küçük çocuk ...'nın velâyetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuk için aylık 500,00 TL tedbir/ iştirak nafakasına, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, kadından alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin kadın üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadına dava dilekçesi 23.03.2017 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı kadın tarafından yasal iki haftalık süre içerisinde dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin alkol alışkanlığı bulunduğunu, kendisine sürekli olarak fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, aşağıladığını, müvekkilinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığını, düzenli bir işi olmadığını, eve geç geldiğini, çocukların bulunduğu ortamlarda ve toplum içinde müvekkilinin namusu hakkında hakarete varan ağır söylemlerde bulunduğunu beyanla davacının davasının ve tüm taleplerinin reddine, birleşen davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuk 2005 doğumlu ...'nın velâyetinin müvekkili anneye verilmesine, müşterek çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin erkek üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı-davalı erkeğin alkol kullandığı ve kadına hakaret ettiği, davalı-davacı kadının ise başka erkeklerle telefonda görüşmek suretiyle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği, geliri erkeğin gelirinden fazla olduğu anlaşılan kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, 2005 doğumlu müşterek çocuk ...'nın anne ile birlikte yaşadığı, yaşadığı ortamın gelişimine uygun olduğu, aldırılan sosyal inceleme raporunda çocuğun velâyetinin annede bırakılmasının çocuğun menfaatine olacağının tespit edildiği, duruşmada beyanı alınan idrak çağındaki müşterek çocuğun da anne yanında kalmak istediği gerekçesiyle; her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuk ...'nın velâyetinin davalı-davacı anneye verilmesine, davacı -davalı baba ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, velâyeti davalı-davacı anneye verilen müşterek çocuk için aylık 150,00 TL tedbir, aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, davalı -davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, davalı -davacı kadının tedbir nafakası talebi hakkında ise olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline kusur olarak yüklenen başka erkeklerle telefonda konuşmak suretiyle güven sarsıcı davranışlarda bulunma vakıasını kesinlikle kabul etmediklerini, Müvekkilinin kullanımında olan ve kullanım süresi içerisinde görüştüğü iddia edilen telefon numaralarının davacı -davalı tarafça listelendiğini, bu listeye karşı sundukları beyan dilekçesini aynen tekrar ettiklerini, bu listede .... ismine kayıtlı telefon hattının kullanıcısının müşterek çocuk ... olduğunu, ... G. ismine kayıtlı telefon hattının kullanıcısının müvekkilinin kızı olan ...'nın sınıf arkadaşı olan ... isimli ortaokul öğrencisi olduğunu, ...'nın arkadaşları ile konuşmak için annesinin telefonu kullandığını, ... isimli sınıf arkadışının ise ... G.'nin kızı olduğunu, .... adına kayıtlı telefon hattının kullanıcısının ise yine ...'nın un sınıf arkadaşı olan ... isimli ortaokul öğrencisi olduğunu, ...'in ise ....'nun nın kızı olduğunu, .... adına kayıtlı telefon hattının kullanıcısının oğlu ... A. olduğunu, ... A.'nın da müşterek çocuk ...'nin yanında çalışmakta olduğu kişi olduğunu, müvekkilinin ... A. ile olan konuşmalarının müşterek çocuk ...'ye ulaşılamadığı zamanlarda müşterek çocuğu sormak amaçlı yapılmış konuşmalar olduğunu, .... adına kayıtlı telefon hattının kullanıcısının .... olduğunu, bu .... isimli kişinin ise müvekkilinin yakın bir bayan arkadaşı olduğunu, ... .... adına kayıtl telefon hattının kullancısının 1949 doğumlu olan ... ....'nın yine aynı isme sahip olan torunu olduğunu, bu kişinin ise müvekkilinin öz yeğeni olduğunu, 0538 (...) (..) (..) numaralı telefon hattının kullanıcısının müvekkilimin kızı olan ...'nın sınıf arkadaşı olan ... isimli ortaokul öğrencisi olduğunu, son olarak 0539 (...) (..) (..) numaralı telefon hattı kullanıcısının da .... Olup bu kişinin de müvekkilinin yakın bir bayan arkadaşı olduğunu, ayrıca erkeğin müvekkiline yönelik şiddet, tehdit ve iftira eylemlerinin de dosya kapsamından sabit olmasına rağmen erkeğe kusur olarak yüklenmemesinin de doğru olmadığını beyanla; kusur belirlemesi, reddedilen nafaka ve tazminat talepleri ile ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince her ne kadar kadına, başka erkeklerle telefonda görüşmek sureti ile güven sarsıcı davranışta bulunma vakıası kusur olarak yüklenilmiş ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, emsal nitelikteki Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 20.11.2018 tarih, 2017/3196 Esas, 2018/13109 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kadının aranan numaraları kullanan kişilerin müşterek çocuğa ve onların arkadaşlarına, yakınları ve arkadaşlarına ait olduğu şeklindeki savunmasının aksinin ispatlanamadığı gözetildiğinde bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenmesinin isabetsiz olduğu, dosya kapsamından ( istinaf edenin sıfatı da gözetilerek) kadına yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı, erkeğe verilen kusurların yerinde olduğu (istinaf edilmeyerek kesinleştiği), erkeğin dosya kapsamı itibariyle ayrıca; kadının başka erkeklerle düşüp kalktığını söylediği ve kadına fiziksel şiddet uyguladığı yönüyle de kusurlu bulunduğu, gerçekleşen bu durum karşısında alkol kullanan, eşine hakaret eden, kadının başka erkeklerle düşüp kalktığını söyleyen ve kadına fiziksel şiddet uygulayan davacı -davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu, kusuru bulunmayan kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının gerçekleştiği ve kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmemesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle; davalı-davacı kadının, kusur belirlemesine, lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesine ve tazminat taleplerinin reddine yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, mahkemenin kusura ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, kabul edilen istinaf talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkrasından ilgili bentlerinin kaldırılarak yerine yeniden hüküm tesisi ile; kadın lehine asıl dava tarihinden itibaren boşanma hükmü kesinleşinceye kadar geçerli olmak üzere aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, yine kadın lehine 17.000,00 TL maddî, 17.000,00 TL manevî tazminata, davalı -davacı kadının diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı -davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın tarafından kullanılan hattın sunucusu olan GSM şirketine yazılan müzekkere cevabının tarihinin 15.12.2017 tarihi olduğunu, davalının görüşme yaptığı kişilerin hayatın olağan akışına göre tarafların birbirlerini tanıyabilmesi mümkün olmayan şehirlerde ikamet ettiklerini, bu yapılan aramaların bazıları; ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... illerinden yapıldığının görüldüğünü, karşı tarafça hiçbir ispatı olmadan çeşitli kişilerin çocuklarının arkadaşı olduğunun ileri sürüldüğünü, davalının görüşme yaptığı toplam 86 numaradan 63 ünün erkek ismine kayıtlı olduğunu, karşı tarafın belirli bir numara ile 2-3 gün görüşme sağladıktan sonra başka numaralarla görüşmeye geçtiğini, kadın tarafından beyan edilen aramaların çoğunluğunun ... dışındaki illerden yapıldığını, bu nedenle karşı tarafın beyan dilekçesinde belirtilen çocuklarının arkadaşı savunmasına itibar edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu husus taraflarınca ispatlanmasına rağmen istinaf mahkemesince göz ardı edilmesinin açıkça bozma nedeni oluşturduğunu, kusura yönelik gerekçeye katılmadıklarını, kusur sebebiyle hükmedilen tazminatların da kaldırılması gerektiğini, yine kadın yararına tedbir nafakası koşulları oluşmadığını beyanla, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadına isnat edilen güven sarsıcı davranış kusurunun ispatlanıp ispatlanmadığı, kadın yararına tedbir nafakası ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.