Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10341 E. 2023/863 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, kusurun kimde olduğu, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının uygunluğu hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak, kişisel ilişki, tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2006 yılında severek evlendiklerini, davalı erkeğin ve ailesinin kadına karşı sürekli hakaret ettiklerini ve şiddet uyguladıklarını en son olayda, erkeğin babası ile tartışmasından kadını suçlayarak hakaret ettiğini, evi terk etmesini istediğini, kadının ailesinin tarafları bir araya getirmek için görüştürdüklerinde erkeğin herkesin içinde hakaretler ederek kadını ve ailesini kapı dışarı ettiğini, o tarihten sonra baba evine sığınan kadına o laneti istemiyorum şeklinde haberler gönderdiğini, müşterek çocukları alıkoyduğunu, iletişim araçları ile dahi görüşmesine izin vermediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadına 750,00 TL nafakaya, 50.000,00 TL manevî 50.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; isnat edilen kusurları kabul etmediğini, kadının sık sık ortak konutu terk ettiğini her yıl 20-25 gün ailesinde kaldığını araya tanıdıkların girerek kadının müşterek konuta döndüğünü, davacı kadının sinirli bir yapıya sahip olduğunu, sürekli tartışma ve kavga çıkardığını, eve gelen misafirlere ve yakınlarına soğuk davrandığını, babasına ait malları üzerine yapmasını istediğini, davacı kadının son fiili ayrılıktan sonra barışmak için afaki taleplerde bulunduğunu, kadının müşterek çocukları istemediğini, davacının tam kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkeğin bağımsız konut olmasına rağmen sürekli anne ve babasının evine gittiğini ve pis, dengesiz, deli, kenef gibi hakarette bulunduğunu ve eşini küçük düşürdüğünü, kadının ise sinirli yapıya sahip olduğunu, kadının iddia ettiği şiddet uygulama vakıasının tanık beyanları ile doğrulandığını ancak bu hususta bir darp raporu bulunmadığı ve şiddet uygulanan tartışmaların ardında barışma olması nedeniyle af kapsamında kaldığı değerlendirilerek erkeğe kusur olarak yüklenmediğini belirterek gerçekleşen kusur durumuna göre erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle, tarafların 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında şahsi ilişki tesisine, kadın lehine 350,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 500,00 TL’ye çıkartılmasına karar kesinleştikten sonra nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarına, tazminat miktarlarına, kusur belirlenmesine ve şahsi ilişki süresine yönelik olarak kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, davanın kabulüne, kusur belirlenmesine, aleyhe tazminata ve hükmedilen nafakalara yönelik olarak kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadına yüklenen sinirli yapıya sahip olma kusurunun hatalı olduğunu, bu hususta dosyaya yansımış delil bulunmadığını, bu kusurun kadından kaldırılmasının gerektiğini, kadının süreklilik arz edecek şekilde mal istemesinin ve sık sık evi terk etmesinin tanık beyanı ile sabit olduğunu, bu iki kusurun kadına yüklenmesinin gerektiğini, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleştiğini, erkeğin gerçekleşen kusurlarının yanında süreklilik arz edecek şekilde kadına fiziksel şiddet uygulama, kadını tehdit etme, kadını istemediğini söyleyerek kadını ve kadının babasını evden kovma, fiili ayrılık döneminde ortak çocuğu kadına göstermeme kusurlarını da işlediğini, gerçekleşen olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve kusur durumuna göre kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatların yetersiz olduğunu ve çocukların yaşları nazara alındığında dini bayramlar, yaz tatili, ara tatil ve sömestr tatilini de içerir şekilde kişisel ilişki tesisine karar verilmesi gerektiğini belirterek, davacı kadın vekilinin, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin, davalı erkek vekilinin ise, davanın kabul edilmiş olmasına, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf taleplerinin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, kadının yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı ve kişisel ilişkiye ilişkin istinaf başvurularının ise 6100 sayılı Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; kadın lehine aylık 650,00 TL yoksulluk nafakasına, 17.000,00 TL maddî tazminat ve 17.000,00 TL manevî tazminata, anne ve çocuklar arasında kişisel ilişkiye karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; kadının sürekli evden ayrıldığını, fiziksel şiddete ilişkin iddiaların ispatlanamadığını, en son ayrılığın yaşandığı olaya ilişkin tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, tarafların ayrı evde yaşadıklarını, erkeğin ailesinin en fazla haftada bir gün Ilgın'a geldiğini, çoğu zaman evde kalmadan köylerine döndüklerini, kadının 6 aylık çocuğunu bile hiçe sayarak ve yanına almayarak müşterek konutu terk ettiğini, erkeğin sol bacağında 3 tane platin olduğunu, babasının yardımıyla geçindiğini ve üstelik iki küçük çocuğunda bakım ve iaşesini sağladığını, nafakanın çok yüksek olduğunu, geçimsizlikte kusurlu olan tarafın kadın olduğunu ve taleplerinin reddi gerektiğini belirterek kadının davasının ve fer'îlerinin kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünü gerektirecek nitelikte erkeğin kusurlu davranışlarının ispatlanıp ispatlanmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile nafakaların verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 189 uncu, 190 ıncı, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.