"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ...(...) 1. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davadaki boşanma, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, velâyet, maddî ve manevî tazminat taleplerinin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı-davacı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespitine, davalı-davacı kadının yargılama giderleri ve vekâlet ücretine mahkum edilmesine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüyle kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, evinin ve çocuklarının bakımıyla ilgilenmediğini, çocuklara sıkça şiddet uyguladığını, evden haksız yere ayrılıp, evine geri dönmediğini, çocuklarını görmek istemediğini, evlilik birliğinin davamında yarar kalmadığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın cevap dilekçesinde; erkeğin bağımsız konut temin etmediğini, evin geçimine katkı sağlamadığını, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediğini, şiddet uyguladığını, erkeğin ailesinin kadına psikolojik baskı uygulayarak kötü muamelede bulunduklarını, kadını evden kovduklarını, erkeğin bu duruma sessiz kaldığını, kadının ailesi ile iletişim kurmasını engellediğini, erkeğin ve ailesinin ortak çocukları kadına karşı kışkırttıklarını ileri sürerek erkeğin davasının reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocukların velâyeti ile kadın yararına boşanmanın ferilerine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili eldeki dosya ile birleştirilmesine karar verilen birleşen dava dilekçesinde; erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığını, evine, eşine ve çocuklarına bakmadığını, bağımsız konut açmadığını, başka kadınlarla ilişkisinin olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye bırakılmasına ve kadın yararına boşanmanın ferilerine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-davalı erkeğin yargılama aşamasında 29.10.2020 tarihinde vefat ettiği, davacı-davalı erkeğin mirasçılarının davaya 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kusur tespiti yönünden devam ettiği, kadının evi ve çocukları ile yeterince ilgilenmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı ve ortak konuttan ayrıldığı, erkeğin ise kusursuz olduğu yönünde yapılan tespitler neticesinde, evlilik birliği ölümle son bulduğundan asıl ve birleşen davadaki boşanma, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, velâyet, maddî ve manevî tazminat taleplerinin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı-davacı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespitine, asıl ve birleşen dosyada ayrı ayrı kadının vekâlet ücreti ve yargılama giderleri ödemesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın istinaf dilekçesinde; erkeğin bağımsız konut temin etmediğini, erkeğin ailesinin kadına şiddet uyguladığını, sadakatsiz davranışlarda bulunduğunu, İlk Derece Mahkemesi'nce kadına yüklenen kusurlu davranışların gerçekleşmediğini, erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının birleşen dava dilekçesinde erkeğin bağımsız konut temin etmemesi kusuruna dayandığı ve dosya içeriğinden bu kusurun ispatlandığı, İlk Derece Mahkemesi'nce kadına yüklenen kusurların sabit olduğu, kadının birleşen dava yönünden haklılığının sabit olması nedeniyle birleşen dava yönünden kadın aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti takdirinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı-davacı kadın vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince kısmen kabulüyle "Davacı-davalı kadının da boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurunun olduğunun TESPİTİNE" davalı-davacı kadın vekilinin birleşen davada kadın aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasına yönelik istinaf talebinin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince kabulüyle, İlk Derece Mahkeme'sinin bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, bu bentler yerine geçmek üzere birleşen davada yapılan yargılama giderlerinin davacı-davalı erkek mirasçıları üzerinde bırakılmasına, birleşen dava için kadın lehine vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın ve davacı-karşı davalı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde; boşanma davasının konusuz kaldığını kadının davaya devam etmesinde hukuki yarar bulunmadığını, birleşen davaya devam etmek istediğine dair bir beyanının bulunmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi'nce davacı-davalı erkek sağ gibi bağımsız konut temin etmediği yönünde kusur yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, sadece kusurun tespiti ile yetinilmesi gerektiğini, kadının olmayan vekili lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, birleşen davada aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın temyiz dilekçesinde; dosya kapsamında bir kusurunun bulunmadığını iddia ederek kararın kusur belirlemesi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasının davacı-davalı erkeğin ölümü üzerine dönüştüğü kusur tespiti davasında ölen erkek eşin mirasçılarının davaya devam ederek sağ kalan eşin kusurunu ispatlayıp ispatlayamayacağı, boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusuru bulunan sağ kalan eşin birleşen davası nedeniyle lehine yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilip hükmedilemeyeceği, haklılık durumu ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 181 inci maddesinin ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Davacı-davalı erkek tarafından açılan ve davalı-davacı kadın tarafından açılıp eldeki dava ile birleştirilmelerine karar verilen boşanma davalarının yapılan yargılaması sırasında davacı-davalı erkeğin 29.10.2020 tarihinde vefat etmesi nedeniyle evlilik ölümle son bulmuş, böylelikle tarafların boşanma talepleri konusuz kalmıştır. Davacı-davalı erkek mirasçıları tarafından davaya 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesi uyarınca devam edilmiş, bu şekilde asıl ve birleşen boşanma davası 181 inci madde uyarınca münhasıran sağ kalan eşin kusur tespiti davasına dönüşmüştür. O halde; ortada kusur tespitine ilişkin tek bir davanın varlığından söz edilebilir. Eldeki davada yargılamanın konusu münhasıran sağ kalan eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurunun bulunup bulunmadığı olup, yalnızca bu hususta delillerin değerlendirilmesi ve hüküm kurulması gerekir. Sağ kalan eşin kusur tespiti yönünden devam edilen davada 30.12.2020 tarihinde davalı-davacı kadın vekili, vekillikten çekilmiş, kadına vekillikten çekilme dilekçesi ile duruşma davetinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, davalı-davacı kadının duruşmalara katılmayarak boşanma yönünden konusuz kalan davasını takipsiz bırakmıştır. Bu kapsamda davalı-davacı kadın tarafından takip edilmeyen dava nedeniyle kadın yararına yargılama giderleri ile vekâlet ücretine de hükmedilemeyeceği gibi bu hususa ilişkin itirazın istinaf aşamasında da nazara alınması mümkün değildir. Öyleyse, sadece sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığının tespiti ile bu kusur tespiti davasının sonucu olarak tarafların haklılık durumuna göre yargılama gideri ve tek bir vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu Bölge Adliye Mahkemesince iki ayrı dava yönünden haklılık durumu belirlenip bu davalara ilişkin ayrı ayrı yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının vekâlet ücreti ve yargılama giderleri yönünden davacı-davalı erkek mirasçıları yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre yukarıdaki tespitler doğrultusunda istinaf incelemesi yapılarak sonucuna göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.