Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10376 E. 2023/1705 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadının açtığı karşı davanın usulüne uygun olup olmadığı, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak erkeğin tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının, cevap dilekçesinde karşı dava açmamış olması ve sonradan ıslah etmiş olsa dahi usulüne uygun bir karşı dava açılmamış sayılması, ayrıca erkeğe yüklenen kusurların bazılarının ispatlanamamış olması ve son olayda erkeğin kusurunun kadınınkine göre daha az olması gözetilerek, yerel mahkemenin kusur belirlemesi ve tazminatlara ilişkin hükümleri bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şuhut Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın tarafların vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; kadının hakaret ve aşağılamaları olduğunu, sadakatsiz olduğunu, erkeğin ailesine saygısız davrandığını, yalanlar söylediğini, birlik görevlerini yapmadığını, ortak çocukla ilgilenmediğini, ailesinin müdahalelerine sessiz kaldığını, cinsel yakınlık göstermediğini, erkeğin en son olayda gece uyandığında kadını evin kilerinde bir erkekle yakaladığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı kadın 30.11.2016 havale tarihli cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, eşinin kendisine hakaret edip aldattığını, dava dilekçesinde bahsedilen üçüncü kişinin aile dostları olduğunu ve eve sürekli olarak geldiğini, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, alkol aldığını, gece hayatının ve başka kadınlarla ilişkisinin olduğunu, ters ilişkiye zorladığını, ortak çocuğa içki içirdiğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına ve lehine nafakaya hükmedilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili 29.12.2016 havale tarihli beyan dilekçesinde; kadının sunduğu cevap dilekçesinin karşı dava dilekçesi olarak kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına ve kadın lehine boşanmanın fer'îlerine karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davalı kadın vekili 23.01.2017 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde; erkeğin en son olayda üçüncü kişinin eve gelmesini yanlış anladığını, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ihtiyaçları karşılamadığını, eve geç geldiğini, hakaret ettiğini, çocuğa alkol verdiğini, alkol ve uyuşturucu kullandığını, alkol alıp kendi vücuduna zarar verdiğini, ters ilişkiye zorladığını ve çocuğu anneye göstermediğini ileri sürerek süresi içinde verilen cevap dilekçesinin karşı dava olarak kabul edilerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın lehine 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

4.Davalı kadın vekili 05.06.2020 havale tarihli "ıslah" dilekçesi ile tarafların suç işleme ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına ve ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşı davasının bulunduğu ve ıslah talebinde bulunarak suç işleme sebebiyle boşanma talep ettiği, davanın devamı sırasında yaşanan vakıalar nedeniyle ıslah yoluyla da olsa erkeğe kusur yüklenemeyeceği, bu nedenle kadının suç işleme sebebine dayanan davasının reddinin gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda sadakatsiz davranan, eşine hakaret eden kadının sadakatsizliği öğrendiğinde eşine fiziksel şiddet uygulayan ve eşine hakaret eden erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu, erkek lehine tazminatlara hükmedilmesi koşullarının bulunduğu, kusur durumu, kadının çalışıyor olması ve erkeğin hükümlü olması nedeniyle kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle; kadının 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesine dayalı davasının reddine, her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin taraflara verilmesine yer olmadığına, çocuğa vasi tayini için Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulmasına, çocuk ile taraflar arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki tesisine, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine ve 17.000,00 TL maddî, 17.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili istinaf başvurusunda özetle, kadının tam kusurlu olduğunu belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı ve yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı kadın vekili istinaf başvurusunda özetle, suçun icra hareketlerinin karşı dava tarihinden önce başladığını belirterek suç işleme hukuki nedenine dayalı davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının karşı davasının bulunduğu, erkeğin işlediği suçun tarihinin karşı dava tarihinden önce olması nedeniyle kadının ıslah ile bu vakıaya dayanıp suç işleme nedeniyle boşanma talep edebileceğini, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul eden ve gerçekleşen kusurlarına ilave olarak kadının erkeğin kardeşi ile geçinemediği ve erkeğin de suç işlediği ve bu durumda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile; tarafların kusura yönelik başvurularının kabulü ile eşit kusurlu olduklarının tespitine, kadının suç işleme hukuki sebebine dayalı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesi uyarınca boşanmalarına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, karşılıklı boşanma davaları yönünden sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz başvurusunda özetle, kadının tam kusurlu olduğunu belirterek kadının boşanma taleplerinin kabulü, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın tarafından usulüne uygun olarak açılmış bir karşı dava bulunup bulunmadığı, karşı dava olduğunu kabul ile kurulan hükümlerin yerinde olup olmadığı, kusur tespitinin ve buna bağlı olarak erkeğin tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 133 üncü maddesinin birinci fıkrası, 140 ıncı maddesinin birinci fıkrası ve 176 ncı maddesi. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Davalı kadın dava dilekçesine süresi içinde cevap vererek tarafların boşanmalarına ve kadın lehine nafakaya hükmedilmesini istemiş, davalı kadın vekili esasa cevap süresi geçtikten sonra sunduğu 29.11.2016 tarihli beyan dilekçesinde ve ikinci cevap dilekçesinde "cevap dilekçesinin karşı dava olarak kabul edilmesini" talep etmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 133 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, karşı dava, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır. Kadının dava dilekçesine karşı süresinde sunduğu cevap dilekçesi karşı dava dilekçesi niteliğinde olmadığı gibi, bu dilekçesinin karşı dava dilekçesi olarak kabul edilmesi talebi ve bu talebin mahkemece davalı tarafa süre verilmek suretiyle harçlandırılması cevap dilekçesini karşı dava dilekçesine dönüştürmez. Kadının ıslah dilekçesi de cevap dilekçesinin karşı dava olarak ıslahı niteliğinde değildir. Kadının usulüne uygun olarak açılmış bir karşı davası bulunmamaktadır. Davalı kadın tarafından usulüne uygun olarak açılmış bir karşı dava bulunmadığından ve bulunmayan bir usul işleminin ıslahından söz edilemeyeceğinden, davalının evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve suç işleme nedeniyle boşanma talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, kadının karşı davasının olduğu kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesince, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda sadakatsiz olan, erkeğe hakaret eden ve erkeğin kardeşi ile geçinemeyen kadın ile sadakatsizliği öğrendiğinde eşine fiziksel şiddet uygulayan, kadına hakaret eden ve suç işleyen erkeğin eşit kusurlu olduklarına hükmedilmiştir. Bölge adliye mahkemesince davalı kadına yüklenen kusurlu davranışlar kadın tarafından temyize başvurulmamak suretiyle kesinleşmiştir. Erkeğin işlediği suçun dava tarihinden sonra yaşanan bir olay olması nedeniyle erkeğe suç işlediği kusurunun yüklenmesi doğru olmamıştır. Yine, davacı erkeğin kadına hakaret ettiğine ilişkin tanık beyanlarının soyut olması nedeniyle erkeğe eşine hakaret ettiğinden bahisle kusur yüklenmesi doğru değildir. Bu durumda, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların gerçekleşen ve kesinleşen kusurlu davranışlarına göre sadakatsiz olan, erkeğe hakaret eden ve erkeğin kardeşi ile geçinemeyen kadın eş ağır; taraflar arasında yaşanan son olayda kadının sadakatsiz davranışlarını öğrendikten sonra eşine ceza mahkemesi kararında belirtildiği üzere basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde fiziksel şiddet uygulayan erkek eş az kusurludur. Hal böyle iken tarafların eşit kusurlu olduklarına hükmedilmesi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3.Gerçekleşen bu durum karşısında, kusuru daha ağır ve eşit olmayan, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları zarar gören, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı erkek yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi gereğince uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının boşanma talepleri hakkında verilen hüküm, kusur belirlemesi ve erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönlerinden BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.