"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1332 E., 2022/1562 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/345 E., 2022/720 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davacı-davalı ... ve vekilleri gelmedi. Karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... vekili Avukat ... geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun süredir yaşadıkları şiddetli geçimsizlik nedeniyle davalı aleyhine 11.12.2009 tarihinde boşanma davası açtığını, söz konusu bu davanın İstanbul Anadolu 5. Aile Mahkemesinde (kapatılan Kadıköy 1. Aile Mahkemesi) görüldüğünü, bu davada müvekkilinin iddia ettiği kusurlar kanıtlanamadığından davanın reddedildiğini, tarafların fiili olarak ayrı yaşam sürdüklerini, bahsi geçen kararın kesinleştiği tarihten başlayarak 3 yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayıldığını belirterek, davanın kabulü ile 3 yıllık fili ayrılık nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçelerinde özetle; taraflar arasında ikame edilmiş olan İstanbul Anadolu 5. Aile Mahkemesinin 2009/1061 Esas sayılı dosyası ile davanın reddine karar verildiğini, kararın 19.06.2013 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşmeden bu yana taraflar arasındaki birlikteliğin yeniden kurulamadığı hususunun doğru olduğunu, davacının kanserle mücadele eden eşini bırakıp gittiğini, sadakatsiz olduğunu, başka bir kadından çocuğu olduğunu, evin geçimini sağlamadığını, başına buyruk yaşadığını, iflas edince müvekkilinin kendisine ait evi satıp davacının borçlarını ödemeye mecbur kaldığını, ayrıca müvekkilinin altınlarını da satıp borç ödemede kullandıklarını, müvekkilinin psikolojik şiddete maruz kaldığını, müvekkilini defalarca terk ettiğini, müvekkilinin evlat sahibi olmak istediğini, ancak davacının "erkekliğim yok, sorunlarım var" diyerek tedavi olmaktan kaçındığını, cinsel birliktelikten kaçındığını, müvekkilinin kontrol için Belçika'ya gittiği dönemde davacının ev sahibi ile sorun olduğunu söyleyerek müvekkilini kandırıp eşyaları tahliye ettiğini, müvekkiline ait babasının aldığı yüzük evde kalan tüm ziynet eşyalarını, antikaları ve kişisel eşyaları da aldığını iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci, 162 inci, 164 üncü ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili için 5.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, 1.000.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 15.09.2020 tarihli ilamı ile; kanıtlanan maddî olgu ve olaylara göre; tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak üzere bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı ve aralarında bu nedenlerle şiddetli geçimsizlik bulunduğu, karşı dava yönünden erkeğin kanser tedavisi gören eşi ile ilgilenmediği, başka bir kadınla olan ilişkisinden bir kızının olduğu, kadının bu durumu öğrendikten sonra zina sebebine dayalı olarak dava açmamakla zinayı affetmiş sayıldığı; ancak erkeğin bu hareketinin sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği, evlilik birliğinin sona ermesinde erkeğin tam kusurlu olduğu, ayrıca evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum yönünden korunmaya değer bir yararın da tespit edilmediği, kadının ve erkeğin davalarının ayrı ayrı kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü ve birinci fıkraları gereğince boşanmalarına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca, kadının davasının 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne, kadının özel sebebe dayalı davaları ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde erkek vekili, kusur, kadının davasının kabulüne karar verilmesi, tazminat takdiri ve miktarı, yoksulluk nafakası takdiri ve miktarı yönünden kadın vekili özel sebebe dayalı davalarının kabul edilmemiş olması, kusur, nafaka ve tazminat miktarının az olması yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 15.02.2022 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesince kısa kararda kadının terditli açılan boşanma davası hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi, gerekçe de ise özel nedenlerin tartışılıp özel boşanma nedenlerinin oluşmadığının belirtilip sonrasında ön inceleme duruşma tutanağında bu nedenlerin tespit edilmediği belirtilerek 4721 sayılı Kanun'un 161 inci, 162 inci ve 164 üncü maddeleri uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği belirtilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar ve kararın gerekçesi arasında da çelişki yaratılmak suretiyle hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğundan diğer yönleri incelenmeksizin tarafların istinaf talebinin sırf bu nedenle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tarafların boşanma davalarına ilişkin olan A/1, 2, 3, 4, 5, 6, B/1, 2, 3, 4, 5, 8, 10, 11, 12 nolu bentlerinin tamamen kaldırılmasına, açıklanan hususlara riayet edilerek karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra 3 yıl süreyle ortak hayatı yeniden kurmak üzere bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı ve aralarında bu nedenlerle şiddetli geçimsizlik bulunduğu; karşı dava yönünden erkeğin kanser tedavisi gören eşi ile ilgilenmediği, başka bir kadınla olan ilişkisinden bir kızının olduğu, erkeğin bu hareketinin sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği, evlilik birliğinin sona ermesinde erkeğin tam kusurlu olduğu, ayrıca evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum yönünden korunmaya değer bir yararın da tespit edilmediği, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son ve kadının davasının kabulü ile 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesi gerektiği, karşı dava dilekçesinde zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, terk nedenleriyle boşanma kararı verilmesi talep edilmişse de; ön inceleme duruşma tutanağında konu tespit edilirken özel sebepler belirtilmediğinden özel sebebe dayalı davalar yönünden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulduğu gerekçesi ile erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca, kadının davasının 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne, kadının özel sebebe dayalı terditli açılan davaları ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili, istinaf dilekçesinde özetle; özel sebebe dayalı davalarının kabul edilmemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ön inceleme duruşmasında kadın vekilinin karşı dava dilekçesini tekrar ettiğine dair beyanda bulunduğu, karşı dava dilekçesindeki boşanma nedenleri de zina (TMK 161), hayata kast, (TMK 162 ) terk ( TMK 164 ) ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK 166/1) nedenine dayalı olduğu, İlk Derece Mahkemesinin kadının davasının sadece evlilik birliğinin temelinden sarsılması olduğuna dair karar ve gerekçesi yerinde olmadığından kadının bu yöndeki istinaf talebinin kabulüne karar verildiği, İlk Derece Mahkemesince kısa kararda erkeğin boşanma sebebi olarak 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gerekçeli kararın hüküm kısmında 166 ncı maddesinin birinci fıkrasının, gerekçede ise 166 maddenin dördüncü fıkrasının yazıldığı, kararda çelişki olduğu ancak çelişkinin Dairece düzeltilebileceği, toplanan delillerden, erkeğin evlililik birliği devam ederken başka bir kadınla birlikteliğinin olduğu, bu kadından 2015 doğumlu bir çocuğunun olduğu, kadının çocuğu dava tarihinden önce öğrendiği iddiasının erkek tarafından ispat edilemediği gibi, zina eylemi devam ettiğine göre hak düşürücü sürenin geçmiş sayılamayacağı, bu hali ile fiili ayrılık döneminde erkeğin zina eyleminde bulunduğu sabit olduğu, kadının zina sebebiyle açılan boşanma davasının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, erkek tarafından açılan ve fiili ayrılığa esas alınan boşanma davasının reddedilmiş olmasının, o dava tarihine kadar yaşanan olaylarda davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı konusunda kesin hüküm oluşturduğu, sözü edilen davadan sonra tarafların bir araya gelmediklerine ve davalının fiili ayrılık döneminde bir kusuru iddia ve ispat edilmediğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda kadına kusur yüklenemeyeceği, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son maddesine dayanak teşkil eden ve red ile sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma nedeni yaratan, fiili ayrılık döneminde zina yapan erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu, boşanmaya yol açan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun tespitine, kadının terke dayalı boşanma davasının koşulları dava dosyasında gerçekleşmediği anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesinin 3 nolu bendinin kaldırılmasına, 4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi nedeniyle boşanma kararı verilmesi ve bu yöndeki istinaf talebinin reddine, 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi gereğince pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için, her türlü kötü veya onur kırıcı davranış değil, ağır derecede pek kötü veya onur kırıcı davranışın gerçekleşmesi gerektiği, toplanan delillerden 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi koşulları oluşmadığının sabit olduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne, kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 164 üncü maddeleri sebebine dayalı davalarının reddine, 250.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilerek kadına verilmesine, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı davanın reddi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında; kadının pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış hukuki nedenli davasının kabulü gerekip gerekmediği, kadının zina ve evlilik birliğinin sarsılması nedenli davalarının kabulünün yerinde olup olmadığı, kusur belirlemesi ile kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci maddesi, 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin ...'dan alınarak ...'ye verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...