"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne, hükmün ilgili bentlerinin kaldırılması ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının evliliğin son yıllarına doğru psikolojik olarak değiştiğini, sürekli hayal gören ruh haline büründüğünü, Marmara Üniversite Hastanesi'nce düzenlenen 20.02.2015 tarihli sağlık kurulu raporunda kadının akıl hastası olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin evlilik birliğini sürdürmesinin imkansız hale geldiğini, mal ve can güvenliği konusunda endişe duyduğunu, kadının değişen psikolojisi ile müvekkiline ve çocuklara zarar verebilme ihtimali bulunduğunu, yaşanan geçimsizlik nedeniyle büyük olaylara sebebiyet vermemek için müvekkilinin kendisine yeni bir ev kiralayarak orada yaşamaya başladığını iddia ederek; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 165 inci maddesi uyarınca akıl hastalığı nedeniyle boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, çocuklar yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin evin geçimine maddî katkıda bulunmadığını, eşine ekonomik baskı uyguladığını, cimriliği nedeniyle tartışma ve kavgalara neden olduğunu, kadının ailesinin ortak konuta gelmelerine izin vermediğini, eşini çalışmaya zorladığını, kıskançlık göstererek iş yerinin düzenlediği organizasyonlara katılmasına müsaade etmediğini, en küçük tartışmada bile fiziksel şiddet uygulayıp aşağıladığını, rencide ettiğini, küçük düşürdüğünü, sinkaflı küfür ve hakaretler ettiğini, kadının yaşadıkları olumsuzluklar nedeniyle bir dönem psikolojik tedavi gördüğünü, strese bağlı hastalıklara yakalandığını, tüm bu hastalıkları nedeniyle 2016 yılında %72 engelli raporu almak zorunda kaldığını, tarafların 2016 yılından beri fiilen ayrı yaşamaya başladıklarını, 2010 yılında evden uzaklaştırma kararı alındığını, darp nedeniyle mahkumiyet kararı verildiğini, bu dönemde şiddet içeren davranışların devam ettiğini, bu duruma dayanamayan müvekkilinin yeniden dava açtığını, yargılama sırasında cinsel şiddet uygulaması nedeniyle hakkında uzaklaştırma kararı alındığını, 2015 yılı Aralık ayında erkeğin evden ayrılarak bir daha dönmediğini belirterek erkeğin taleplerinin reddine tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuk Berkay velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin asıl davasında 4721 sayılı Kanun'un 165 inci maddesinde belirtilen akıl hastalığı nedeni ile boşanma şartlarının gerçekleştiğinin ispatlanamadığı, kadının karşı davasında ise erkeğin kadına yönelik fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığı, karşı davacı kadını küçük düşürdüğü, hakaret ettiği, yine davacı karşı davalı erkeğin kadına yönelik "sen delisin, bunlarla geçmez" diyerek kadının ilaçlarını çöpe attığının tanık beyanı ile belirtildiği, bu durumun da psikolojik şiddet olduğu, evlilik birliğinde gelinen noktada davacı karşı davalı erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu gerekçesi ile asıl davanın ispatlanamadığından reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir, aylık 600,00 TL yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminat, müşterek çocuklar reşit olduğundan velâyet ve iştirak nafakası talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan adli tıp kurumu raporunun yetersiz olduğunu, hatalı ve eksik inceleme ile karar verildiğini, yalan beyanda bulunan tanıklar nedeniyle kusur belirlemesinin yerinde olmadığını, karşı davanın kabulü ve kadın lehine tazminat şartlarının oluşmadığını, tedbir-yoksulluk nafakasının hukuka aykırı olduğunu belirterek; asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin ekonomik durumunun yeterince araştırılmadığını, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu belirterek talepleri doğrultusunda hüküm verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında daha öncesinde görülerek sonuçlanan ... 16. Aile Mahkemesi'nin 2015/464 Esas, 2016/391 Karar sayılı boşanma davasında kadının iddialarını ispat edememesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği, kararın 29.04.2016 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 27.12.2016 tarihinde açıldığı belirlenmiş olup, dava tarihinden önce gerçekleştiği öne sürülen ve sunulan delillerle kanıtlanmayan vakıaların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, tarafların ilk davanın açılmasından sonra bir araya gelmedikleri, davadan sonra gerçekleşen yeni vakıa da ileri sürülerek ispatlanmadığı, diğer yandan her iki dava dosyasında tanık olarak dinlenen davalı karşı davacı ... Funda'nın beyanlarının kesin hüküm teşkil eden karar içeriğinde yer alan beyanları ile çelişkili olduğu, diğer tanık beyanlarında geçen hususların ise yer ve zaman olgusu açıklanmayan soyut nitelikte anlatımlardan ibaret olduğu gerçekleşen bu durum karşısında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunduğuna dair kadının iddialarının sunulan delillerle kanıtlanmadığı gerekçesi ile davacı karşı davalı erkeğin karşı davanın kabulüne ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, karşı davada boşanma ve fer'îlerine dair hükümlerin kaldırılmasına, davalı karşı davacı kadının boşanma ve fer'î taleplerine ilişkin karşı davasının reddine, kadın yararına İlk Derece Mahkemesince hükmedilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, davacı karşı davalı erkeğin diğer, kadının ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince belirlenen ve erkeğe yüklenen kusurların görgüye dayalı tanık beyanları ile ispatlandığı, yıllar süren sistematik şiddet sonrası kadının psikolojisinin bozulmasının normal olduğunu, davasının kabulü kararı doğru ise de hükmolunan nafaka ve tazminatların az olduğunu belirterek; kendi davasının ve boşanmanın ferisi niteliğindeki taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesi gereği evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve kadının karşı davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı kanunun 166 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un 369 uncu 370 inci ve 371 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı karşı davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.