"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/558 E., 2022/1564 K.
DAVA TARİHİ : 21.12.2018 - 01.02.2019
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 22. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/177 E., 2021/29 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın davacı karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı karşı davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davacı karşı davalı ... vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davalı karşı davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi kararları kesin olup, temyiz edilemez.
Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesince, kadının maddî tazminat alacağı davası yönünden dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi kararına karşı, davalı karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuşsa da, bu karara karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı karşı davacı kadın vekilinin temyiz isteminin maddî tazminat alacağı davası yönünden reddine karar vermek gerekir.
Davacı karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı karşı davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2002 yılında evlendiklerini, davalı tarafından müvekkili aleyhine 2013 yılında açılan boşanma davasının reddedildiğini ve kararın 22.01.2018 tarihinde kesinleştiğini, davalının boşanma davasının beş yıl sürdüğünü, dava süresi içerisinde müvekkilinin Azerbaycan'daki işini sonlandırmak zorunda kaldığını, daha sonra işi sebebiyle Antalya'ya gittiğini, Antalya'daki işinin sonlanması ve ret kararının kesinleşmesine müteakip Ümraniye'deki adresine döndüğünü, müvekkilinin nezaketen eşiyle iletişime geçtiğini, ancak davalının müvekkilinin evine dönüşüne ilişkin talebi de reddettiğini, müvekkilinin konuta gelmesi halinde rezillik çıkartacağını, kendisi hakkında şikayetlerde bulunacağını, tedbirler alacağını belirttiğini, bu doğrultuda birçok tehditlerde bulunduğunu, ret kararının kesinleşmesinden sonra davalının kötü niyetli davranışlarına devam ettiğini, davalının 2018 yılı Şubat ayından itibaren fiili olarak konutta yaşamadığının müvekkili tarafından öğrenildiğini, ikametgah belgesi çıkartıldığında davalının Çankaya/Ankara adresinde ikamet ettiğinin öğrenildiğini, aile konutundaki abonelik sözleşmelerinin müvekkilinin adına kayıtlı olduğunu, 2018 yılı Şubat ayından sonraki faturaların önemli derecede düştüğünü, davalının işini ve evini Ankara'ya taşıdığını, müvekkilinin konuta geldiğini öğrenen davalının müvekkilini sıkıştırmak, baskı kurmak, manevî şiddet uygulamak ve hayatını zorlaştırmak, boşanmaya zorlamak için gerçek dışı iddialar ile 6284 sayılı yasa gereğince üç ay süre ile tedbir kararı aldırdığını, bu kararın müvekkiline tebliğ edilmediğini, kararın ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan şikayet sonunda müvekkilinin Ekim 2018'de aile konutundan alınarak karakola götürüldüğünü, müvekkilinin arkadaşlarının yanına sığındığını, kararın ihlali nedeniyle yapılan şikayet üzerine karakola davet edildiğinde davalının Ankara'da olduğunun zabıtlara geçtiğini, davalının bir araya gelmekten kaçındığını, evliliğin gereklerini yerine getirmediğini, araç ve taşınmazı müvekkilinin bilgisi dışında mal kaçırma gayesiyle sattığını, davalının müvekkiline karşı sevgi duygusunun ve sadakat bağının kalmadığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, aile konutunun dava süresince davacıya özgülenmesine, bu talebin kabul edilmemesi halinde 1.000,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın yasal faiziyle hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının evlilik birliği süresince hiçbir işte tutunamadığını ve sorumluluklardan kaçtığını, müvekkilinin kişisel aracını kullandığını, iş yerinin borçları için müvekkiline takılan altınlar ve paraları zorla sattırdığını ve müvekkilini mağdur ettiğini, müvekkilinin evin geçimi ve iş yeriyle ilgili bütün masrafları tek başına üstlenmek zorunda kaldığını, davacıya Bakü'de bir iş ayarlandığını, o dönemde davacının ortak konutun giderleri ve yaşamsal ihtiyaçlar gibi konularda en ufak bir destekte bulunmadığını, kocalık görevini yerine getirmediğini, müvekkilinin kazancını zorla elinden aldığını, müvekkilinin sürekli şiddet gördüğünü, müvekkilinin kızına da şiddet uygulandığını, her boşanmak istediğinde tehdit edildiğini, önceki boşanma davasında davacının eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini beyan ettiğini, dava süresince Ümraniye'de bulunan taşınmazın kendisine verilmesini, aksi halde boşanmayacağını belirttiğini, müvekkilinin yıllarca fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, boşanma davasının reddinden sonra davacının hiçbir hamlede bulunmadığını, Antalya'ya yerleştiğini, tehdit ve hakaret dolu eylemlerini sürdürmeye devam ettiğini, müvekkilinin tek başına evin tüm giderlerini ve çocuğun eğitim masraflarını karşılamak zorunda kaldığını, müvekkilinin çalıştığı firmanın ve iş tanımının gereği olarak firmanın Ankara şubesine gidip geldiğini, bunu fırsat bilen davacının ortak konuta gelerek kilidi değiştirdiğini, "ev benim nerede yaşarsanız yaşayın, evi vermezsen sokaklarda süründürürüm, eve gelirseniz sizi öldürürüm" gibi ifadelerle müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, uzaklaştırma sonrası müvekkilinin kişisel eşyalarını darmadağın ettiğini, müvekkilinin bu nedenle koruma kararı aldığını, davacının bu sefer de hakaret etmeye başlayıp ölümle dahi tehdit ettiğini, müvekkilinin, davacıdan hiçbir zaman sevgi görmediğini, evlilik birliği içerisinde evin tüm ihtiyaçlarını ve eşinin borçlarını karşılamak zorunda kalan müvekkilinin maddî anlamda büyük zarara uğradığını, nikahta takılan altınlar ile paraların da davacı eş tarafından kullanıldığından dolayı bu miktarın da tazminata dahil edilmesi gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla maddî tazminat talep ettiklerini belirterek davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, 1.000,00 TL tedbir nafakasının tahsiline, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İstanbul Anadolu 1.Aile Mahkemesi'nin 22.03.2018 tarihinde kesinleşen 04.10.2016 tarih ve 2016/475 esas, 2016/685 karar sayılı kararıyla taraflar arasında görülen boşanma davasının reddine karar verildiği, tarafların reddedilen boşanma davasının açıldığı 2013 yılından beri ayrı yaşadıkları, bu süre zarfında davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıya maddî yardımda bulunmadığı, ortak konutta davalı-karşı davacının kızı ile birlikte yaşadığı, ortak konutun bütün gid bu nedenle anılan tanık anlatımlarına bu haliyle itibar edilemeyeceği, davacı-karşı davalı tarafın boşanmaya ve bu bağlamda evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan davalı-karşı davacıdan kaynaklanan kusurlu davranış yahut davranışların varlığını kanıtlayamadığı, sabit kabul edilen kusurlu davranışları nedeniyle davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya neden olan olaylara ilişkin tam kusurlu olduğu, davalı-karşı davacının çalıştığı, 25.000,00 TL maaş aldığı, davacı-karşı davalının ise emekli olduğu ve aylık 2.700,00 TL emekli maaşı aldığı dikkate alındığında davalı-karşı davacı lehine nafakaya hükmedilmesinin hakkaniyete aykırılık oluşturacağı kanaatine varılarak davalı-karşı davacının tedbir nafakası talebinin reddine karar verildiği, boşanma ile davalı-karşı davacının, evlilik birliğinin kendisine sağladığı ve gelecekte sağlaması muhtemel yararları zedelendiğinden, davacı-karşı davalının tam kusurlu olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihlâl edilen menfaatlerin ağırlığı dikkate alınarak, davalı-karşı davacının maddî tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verildiği, boşanmaya neden olan " davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıyı evden kovması " şeklindeki kusurlu davranışları davalı-karşı davacının kişilik hakkına saldırı teşkil ettiğinden, davacı-karşı davalının tam kusurlu olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihlâl edilen menfaatlerin ağırlığı dikkate alınarak, davalı-karşı davacının manevî tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verildiği, davacı-karşı davalı, davalı-karşı davacının aile konutunda kalmadığını beyan ederek aile konutunun kendisine özgülenmesini bu talebin kabul edilmemesi halinde lehine tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ettiği ancak davalı-karşı davacının, aile konutunda kendisinin yaşadığını, iş nedeniyle Ankara'ya gidip geldiğini beyan ettiği, yapılan sosyal ve ekonomik durum raporlarında davalı-karşı davacının aile konutunda yaşadığının belirtildiği, davacı-karşı davalı tarafından sunulan davalı-karşı davacıya ait yerleşim yeri adres belgesinde yerleşim yeri adresi olarak ortak konutun adresinin belirtildiği, Ankara adresinin ise 2. konut adresi olarak belirtildiği anlaşıldığından davacı-karşı davalının aile konutunun kendisine özgülenmesi talebinin ve yasal koşulları oluşmayan tedbir nafakası verilmesi talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı karşı davalı erkeğin tedbir nafakası, aile konutunun kendisine özgülenmesi ve tazminat taleplerinin reddine, davalı karşı davacı kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, davalı karşı davacı kadının tedbir nafakası talebinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle, hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün sair yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu ancak, kadın vekilinin cevap ve karşı dava dilekçesinde, evlilik birliği içerisinde evin tüm ihtiyaçlarını ve eşinin borçlarını karşılamak zorunda kalan müvekkilinin maddî anlamda büyük zarara uğradığını, nikahta takılan altınlar ile paraların da davacı eş tarafından kullanıldığından dolayı bu miktarın da tazminata dahil edilmesi gerektiğini belirterek 100.000,00 TL maddî tazminat talep ettiğini belirttiği, bu talebin 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmanın eki niteliğindeki maddî tazminat niteliğinde olmayıp, ayrı harcı tabi bağımsız bir talep olduğu, bu taleple ilgili nispi peşin harcın davalı-davacıya tamamlattırılması; harç tamamlandığı takdirde gösterilen deliller değerlendirilip gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi; harç tamamlanmadığı takdirde ise anılan Harçlar Kanunu'nun 32 inci maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği, buna göre maddî tazminata yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, erkeğin halihazırda emekli aylığı dışında gelirinin bulunmadığı, kadının dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumlara göre gelirinin yüksek olduğu ve ortak konutta kaldığı da dikkate alınarak reddedilen tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, ortak konutun dava süresince tahsis talebinin reddine ilişkin kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla bu husustaki istinaf talebinin reddine karar verildiği, istinaf dilekçesinden sonra verilen beyan dilekçesinde, konutun tahsis edilmesi yönünde talepte bulunulmuş olmakla birlikte istinaf sebebi olarak bu husus değerlendirildiğinden ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği gerekçesi ile maddî tazminata yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısmının kaldırılmasına, bu hususta yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, reddedilen tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısmının kaldırılmasına, erkek için dava tarihinden boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının her ay kadından tahsil edilerek erkeğe verilmesine, istinaf dilekçesinden sonra verilen beyan dilekçesinde, konutun tahsis edilmesi yönünde talepte bulunulmuş olmakla birlikte istinaf sebebi olarak bu husus değerlendirildiğinden ayrıca karar verilmesine yer olmadığına, erkek vekilinin diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2-Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, aleyhine hükmedilen tedbir nafakası ile maddî tazminat talebine ilişkin gönderme kararı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ve erkeğin davasının reddi koşullarının oluşup oluşmadığı, ve fer'îler noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere,
uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı karşı davacı kadın vekilinin maddî tazminat alacağı davasına ilişkin verilen gönderme kararına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı karşı davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL. vekâlet ücretinin Murat'tan alınıp Nazire'ye verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.