"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2084 E., 2022/1305 K.
DAVA TARİHİ : 08.06.2017 - 14.07.2017
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/461 E., 2019/570 K.
Taraflar arasındaki bağımsız nafaka ve karşı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince nafaka ve boşanma davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre kabul davacı- karşı davalı kadının bağımsız tedbir nafakası davasında yıllık tedbir nafakası miktarı toplam 22.200,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı -karşı davacı ekek vekilinin bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı-karşı davacı ... ve vekilleri gelmedi. Karşı taraf davacı-karşı davalı ... vekili Avukat ... geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek davalı karşı davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıyan dilekçenin kabulüne karar verildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin agresif bir kişiliğe sahip olduğunu, psikolojik, ekonomik, fiziksel ve duygusal şiddet uyguladığını, zamanının çoğunu ev dışında geçirdiğini, hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediğini, müvekkiline ve ailesine yönelik hakaret ettiğini, dini inançları konusunda haksız suçlamalarda bulunduğunu, Türkmenistan vatandaşı olan müvekkiline "sana boşanma davası açacağım, seni ve çocuklarını sınırdışı ettireceğim, çocuklarını da al git bu ülkeden" diyerek psikolojik ve duygusal şiddet uyguladığını, aile konutunu haksız olarak terk ettiği 2016 yılının Eylül ayından beri çocuklara maddi-manevi hiçbir yardımda bulunmadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 197 inci maddesi uyarınca çocuklar ve müvekkili yararına yasal faiziyle aylık 2.000,00'er TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı -karşı davalı kadın, karşı davaya cevap dilekçesinde özetle ortak çocuklarnın velâyetin müvekkiline verilmesini, çocuklar yararına aylık 2.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 2.000,00 TL tedbir yoksulluk nafakasına ve 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, iddiaları kabul etmediklerini müvekkilinin görüş ve değerleri dolayısıyla küçük görüldüğünü, aşağılandığını, dini inancının gizlendiğini, kadının kıskanç olduğunu, müvekkilinden gizli olarak telefonunu ve cüzdanını karıştırdığını, en ufak konuşmadan tartışma çıkardığını, müvekkiline bıçak çektiğini, dini inancını müvekkiline danışmadan çocuklarına empoze etmeye çalıştığını, evini ve ailesini devamlı ihmal ettiğini, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmediğini, küçük düşürücü söylemlerde bulunduğunu iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, velayetin müvekkiline verilmesini, kadın ile çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin sınırlandırılmasını veya tümüyle kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-karşı davalının Türkmenistan uyruklu olduğu, tarafların evlendikten sonra uzun süre yurt dışında çalıştıkları, davalı-karşı davacının mühendis olarak çalıştığı, halen emekli olduğu ayrıca danışmanlık yaparak ek gelir elde ettiği, tarafların Türkiye ye yerleştikten sonra davalı-karşı davacının yurt dışında çalışmaya devam ettiği, davacı ve çocukların Türkiye de yaşadıkları, davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalı ve çocukları tekrar yurt dışına götürmediği, bu ayrılık döneminde davacı-karşı davalının kendisini dinsel konulara vererek Yahova Şahitleri isimli bir dinsel gruba dahil olduğu, davalı Türkiye ye döndükten ve taraflar bir arada yaşamaya başladıktan sonra taraflar arasında fikri, ruhi uyuşmazlık, kültür ve inanç farklılıkları üzerinde geçimsizliklerin baş gösterdiği, davacı-karşı davalının çocukları Yahova Şahitliği isimli inanç çerçevesinde yetiştirmeye ve büyütmeye çalıştığı, davacıdan kaynaklı bu etkinin dinlenen ortak çocuk beyanlarından da anlaşıldığı, davalının ise özgür düşünceli, dini inanç ve dogmalar dışında bir düşünce yapısına sahip olduğu, taraflar arasındaki bu düşünsel ve inançsal çatışmalar neticesinde davalının 2006 yılında davacı ve çocukları bırakarak Antalya ya yerleştiği, onları arayıp sormadığı, evin geçimi ve iaşesi ile ilgilenmediği, çocukların eğitimi ve öğretimi ile ilgilenmediği, maddî ve manevî olarak yalnız bıraktığı, davalı-karşı davacının ve çocukların zor zamanlar geçirdikleri, komşuların ve davalı-karşı davacının dahil olduğu dinsel cemaatin yardımları olduğu, bu şekilde davalı-karşı davacının eşe ve çocuklara karşı olan sorumluluklarını yerine getirmeyerek onları maddî ve manevî olarak mağdur ettiği ve kusurlu olduğu, davacı-karşı davalının da davalı ile belli konularda uzlaşarak evliliğini sürdürmek yerine dinsel inançlarına daha çok bağlandığı, hayatının merkezine aldığı, başta iki ayrı kültürden gelerek biraraya geldiklerini ve bir çok zorlukla karşılacaklarını bilerek bu evliliğe başlamış olmalarına rağmen bu şekilde ruhi, fikri ve kültürel ayrılıkların çekişmeye dönüşmesine neden olmakla taraflar arasındaki geçimsizlikte davacı-karşı davalının da az da olsa kusurlu olduğu, tarafların 3 yılı aşkın süredir ayrı yaşıyor olmaları, aralarındaki ruhi, fikri ve kültürel anlaşmazlıklar nedeniyle taraflar arasında evlilik birliğinin sürdürmeleri kendilerinden beklenilmeyecek derece temelinden sarsılması sabit görülmüş, meydana gelen geçimsizlikte eşe ve çocuklarına karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmeyen onları yüzüstü bırakan erkek daha fazla kusurlu ise de davacı-karşı davalı da boşanmayı istediğinden, davalı-karşı davacısının davasının kısmen kabulü tarafların boşanmalarına karar verildiği, kadının tedbir ve iştirak nafakası taleplerinde haklı olduğu nazara alınarak bu yöndeki davasının kısmen kabulüne karar verildiği ve tedbir nafakalarının başlangıç tarihleri olarak kadının açmış olduğu dava tarihlerinin esas alındığı, tarafların ortak çocuklarının sürekli olarak anne yanında kaldığı, alışkın olduğu ortamın anne yanı olduğu, yaşı ve fiziksel durumları itibariyle de anne ilgi ve şefkatine muhtaç olduğu kendi taleplerinni de anne yanında olmak yönünde olduğu ve uzman raporuıda göz önüne alınarak velayetlerinin anneye verilmesine karar verildiği, kadının düzenli geliri olmadığından, boşanmayla birlikte yoksulluğa düşeceğinden tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi de gözönüne alınarak kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi de gözönüne alınarak, ortak çocuklar için takdir edilmiş olan tedbir nafakasının karar kesinleşdikten sonra iştirak nafakası olarak devamına karar verildiği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin daha fazla kusurlu olduğu, kadının boşanmayla en azından eşinin maddî desteğini yitireceğinden yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi de göz önüne alınarak maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, erkeğin, kadının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu konusu ispatlanamadığından kadının manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, asıl dava yönünden tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile ortak çocuklar için takdir edilmiş olan aylık 400,00er TL tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmamak suretiyle asıl dava tarihi olan 08.06.2017 tarihinden geçerli olmak üzere ortak çocuklar Denisa ve Vanessa için 600,00'er TL tedbir nafakasının davalı-karşı davacıdan alınarak anneye verilmesine, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına , asıl davada davacının kendisi için talep ettiği tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile asıl dava tarihi olan 08.06.2017 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 650,00 TL tedbir nafakasının davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar ile maddî tazminat, velâyet düzenlemesi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar ile maddî tazminat, velâyet düzenlemesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına nafaka ve tazminata hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları, velâyet düzenlemesinin ortak çocukların üstün yararına olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı karşı davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davalı- karşı davacı erkek vekilinin, kadının kısmen kabul edilen bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı -karşı davacı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıdaki yazılı onama harcının Ahme'e yükletilmesine,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin Ahmet'ten alınıp Lale'ye verilmesine,
Aşağıdaki yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.