Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10515 E. 2023/1203 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, kusur durumu, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat miktarlarının uygunluğu ve tarafların dava sonrasında bir araya gelip gelmedikleri hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararında belirtilen gerekçeler ve kusura ilişkin yapılan değerlendirme, yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat miktarları ve tarafların dava sonrası bir araya gelme iddiasının ispatlanamaması hususlarında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının 2009 yılında evlendiklerini, ortak iki çocuklarının olduğunu, davalının davacıyı aldattığını ve evlilikleri boyunca geneleve gidip başka kadınlar ile birlikte olduğunu itiraf ettiğini, davalının bu itirafından sonra müvekkilin eşine olan sevgisini yitirdiğini ve ağır psikolojik sorunlar yaşamaya başladığını, davalının, davacıya ve ailesine karşı tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, davalının ortak çocuklar ve evi ile ilgilenmediğini, ihityaçlarını karşılamadığını, evliliğin birliği görevlerini yerine getirmediğini, davalının hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranışta bulunduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve devamına imkan kalmadığını beyanla, tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, çocukların her biri için 500,00 TL iştirak nafakasına, davacı yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının, davacı ve ailesine karşı hakaret ve tehdit edici davranışta bulunduğu, davacıya karşı ilgisiz davrandığı ve epilepsi hastalığı olan ortak çocuk ile ilgilenmediği, davacıya yüklenecek kusura ilişkin usulüne uygun olarak sunulmuş bir delil ibraz edilmediği, bu haliyle davacının kusursuz davalının ise tam kusurlu olduğu, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimallerinin bulunmadığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ... ve Emir'in velâyet hakkının babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki tesisine, kadın yararına dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde karar tarihi itibari ile 1.000,00 TL'ye arttırılmasına, kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ortak çocukların her biri için aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranların

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, kadının kusurlarının dikkate alınmadığını, müvekkiline atfedilen kusurların gerçekleşmediğini, tarafların dava tarihinden sonra birlikte yaşamaya devam ettiğini, müvekkilinin davacıdan boşanmak istemediğini, müvekkili lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken kadın lehine tazminata hükmedildiğini, hükmedilen tazminatların yüksek olduğunu, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakaların yüksek olduğunu, çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasının düşük olduğunu, kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında gösterilen gerekçeler ile kusura ilişkin yapılan değerlendirmede ve davanın kabulüne karar verilmesinde, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, malvarlığı ve kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde geliri bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakasının miktarında, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişili hakkı saldırıya uğrayan kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde ve miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, davacı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, kadının kusurlarının dikkate alınmadığını, müvekkiline atfedilen kusurların gerçekleşmediğini, tarafların dava tarihinden sonra birlikte yaşamaya devam ettiğini, müvekkilinin davacıdan boşanmak istemediğini, müvekkili lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken kadın lehine tazminata hükmedildiğini, hükmedilen tazminatların yüksek olduğunu, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakaların yüksek olduğunu, çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasının düşük olduğunu beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminatlar ile yoksulluk nafakasının miktarları ile iştirak nafakasının miktarının yeterli olup olmadığı, tarafların davadan sonra bir araya gelme iddiasının ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.