Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10534 E. 2023/1209 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu ve velayet düzenlemesinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları ve ailesini terk etmesi nedeniyle tam kusurlu olduğu, davacı kadının ise kusurlu bir davranışının ispatlanamadığı, bu durum karşısında boşanmaya, nafaka ve tazminata hükmedilmesinde ve velayetin anneye verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/83 E., 2022/805 K.

DAVA TARİHİ : 29.01.2021

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kızıltepe Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/34 E., 2021/425 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki evlilikten üç çocukların bulunduğunu, davalının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, davalının 5 yıldır başka bir kadınla birlikte yaşadığını ve bir kız çocuklarının bulunduğunu, müvekiline hakaret ettiğini, evden kovduğunu, müvekkilinin ailesini tehdit ettiğini, psikolojik şiddet uyguladığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulüne, tarafların boşanmasına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, müşterek çocukların her biri için 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 400.000,00 TL manevî tazminata, ziynetlerin aynen iadesini, olmadığı takdirde 160.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının beyanlarını kabul etmediklerini, müvekkilinin asgari ücretle çalıştığını ve ailesine bakmakla uğraştığını, davacı tarafın bunları göz ardı ederek gezip tozduğunu, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ailesinin etkisi ile hareket ettiğini, davacının bir kere olsun müvekkili ile oturup sohbet etmediğini, müvekkilinin başka bir kadından çocuğu olduğunu, davacı tarafın da bu çocuğu kabullendiğini, bu durumun af kapsamında kaldığını, evlilik birliğinin sarsılmasında tek kusurlu tarafın davacı taraf olduğunu beyanla, tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, davacının tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, evine bakmadığı, eşine hakaret ettiği, eşiyle ve müşterek çocuklarla ilgilenmediği, evinin geçimini sağlamadığı ve onları terkettiği, davalının belirtilen eylemleri nedeniyle tam kusurlu olduğu, müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu ve evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yararın kalmadığı gerekçesi ile; davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmasına, müşterek çocukların velâyetinin davacı anneye tevdiine, kadın yararına 400,00 TL tedbir, 750,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 300,00 TL tedbir, 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ziynet alacağı yönünden karar verilmediğini beyanla, ziynet alacağı yönünden kararın kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacının kusurlu olduğunu beyanla, davanın kabulü, kusur belirlemesi, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminatlar ve miktarları ile velâyet düzenlemesi yönlerinden kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, birlik görevlerini yerine getirmediği ve ailesini terk ettiği, buna karşılık davalı erkek tanıklarının beyanlarının sebep ve saiki açıklanamayan inandırıcı olmaktan uzak beyanlar olduğu, bu suretle davacı kadına atfı kabil kusurlu bir davranışın ispat edilemediği, gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin tam kusurlu davranışı ile birliğin sarsılmasına sebebiyet verdiği ve bu kusur belirlemesine göre kadının davasının kabulüne karar verilmesinde, meydana gelen olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve kadının boşanma sonucunda en azından erkeğin maddî desteğini yitireceği, mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar göreceği, boşanmaya sebep olan olayların kadının kişilik haklarının ihlali niteliğinde olduğu, kadının çalışmadığı ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ( 6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri hükmü dikkate alındığında, nafakaya ve tazminata hükmedilmesinde ve miktarlarında, sosyal inceleme raporuna göre ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesinin onların yüksek yararına olduğunun bildirildiği, çocukların anne yanında kalmasının çocukların bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde delil bulunmadığı gözetilerek İlk Derece Mahkemesince velâyet hakkının anneye verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ancak kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş tarihleri belirtilmeden infazı kabil olmayacak şekilde karar verilmesinin ve boşanmanın fer'îsi niteliğinde olan nafaka talepleri ayrıca harç yatırmaya gerek olmaksızın aynı dava içerisinde istenebildiği halde hüküm fıkrasında nafaka yönünden nispi harcın davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmasının yerinde olmadığı, bu hususun düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile; kişisel ilişki ve harç yönünden mahkeme kararının kaldırılmasına ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm bölümünün üç ve dokuz nolu bentlerinin hükümden çıkartılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, "velâyeti anneye verilen ortak çocuklar ile davalı baba arasında her ayın 1 inci ve 3 üncü Cumartesi günü saat 10:00'dan Pazar günü 17:00, dini bayramların 2. günü saat 10:00'dan 3 günü saat 17:00, yarı yıl tatilinin ilk hafta Pazar günü saat 10:00'dan takip eden hafta Cumartesi saat 17:00 ve her yılın 1 Temmuz sabah 10:00, 31 Temmuz akşam 17:00 saatleri arasında yatılı kişisel ilişki tesisine, nafaka talepleri yönünden başkaca harç alınmasına yer olmadığına" karar verilerek, davalının diğer istinaf taleplerinin 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, davacı kadının ziynet alacağına yönelik istinaf talebinin, iş bu dosyadan tefriki ile yeni bir esasa kaydına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; dinlettikleri tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, davacının ailesinin etkisi ile hareket ettiğini, evlilik birliği görevlerini yapmadığını, kusurlu tarafın davacı olduğunu, kusurlu taraf lehine nafaka ve tazminat verilemeyeceğini, müvekkilinin borçlarının bulunduğunu ve hükmedilen nafaka ve tazminatların yüksek olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, kusur belirlemesi, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminatlar ve miktarları ile velâyet düzenlemesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarları ve velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 inci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu vce 336 maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.