"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 2. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma ve ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen ziynet alacağının toplam miktarı 15.505,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı erkeğin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan boşanma davasına yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin müvekkiline hakaret ve küfür ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, ailesine de küfür ettiğini, müşterek çocuğa da şiddet uyguladığını, müvekkilini tehdit ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, müvekkili hakkında telefon çalmaktan dolayı asılsız ihbarda bulunduğunu iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak, müvekkili yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata, ziynet alacağının aynen olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, açılan davanın reddi gerektiğini, davacı kadının eşine destek olmadığını, sürekli maddi taleplerde bulunduğunu, sıkıntılarından bahseden eşine destek olmadığını, hakaret ettiğini, maaşını sadece bireysel ihtiyaçları için harcadığını, evlilik birliğine destek olmadığını, kendi ailesine destek olduğunu, ...'a atanan müvekkilinin yanına gelmediğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin, davacı kadına hakaret ettiği ve aşağıladığı, davacı kadının ailesine de hakaret ettiği, davacı kadını telefonunu çalındığı iddiasıyla şikayet ettiği ve bu eylemi nedeni ile suç uydurma suçundan mahkum olduğu, buna karşın davacı kadının ayrı kalınan dönemde babasının borçlarını ödemek için eve dönmediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu belirtilerek, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir, 450,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir, 350,00 TL yoksulluk nafakasına, 8.000,00 TL maddi, 8.000,00 TL manevi tazminata, ziynet alacağı davasının kabulü ile ziynetlerin aynen olmadığı takdirde 15.505,00 TL ziynet bedelinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; yapılan yargılama neticesinde davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun tespit edilmesine rağmen nafaka ve tazminatların çok düşük belirlendiğini, nafaka miktarlarına yıllık artışa hükmedilmediğini belirterek; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı ile nafakalara yıllık artışa hükmedilmemesi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilin ağır kusurlu olduğuna ilişkin dosyada somut bilgi, belge ya da delil bulunmadığını, davacının iddialarının dayanağını kardeşi ve babası olan tanıkların oluşturduğunu, bu tanıkların beyanlarının planlı olduğunu ve hükme esas alınamayacağını, asıl kusurlu olanın davacı taraf olduğunu, maddi tazminatın koşullarının oluşmadığını, maddi tazminatın gerekçelendirilmediğini, evlilik birliği içerisinde müvekkilinin yıprandığını, davacı yararına manevi tazminat koşullarının da oluşmadığını, davacının sürekli ve düzenli geliri olduğunu, ek prim aldığını, asgari ücretin üzerinde kazancının olduğunu, nafaka koşullarının da oluşmadığını, iştirak nafakasının da müvekkilinin ödeyebileceği sınırların üzerinde olduğunu belirterek; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflara yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin davacı kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu, davalı erkeğin ayrıca birlik görevlerini yerine getirmediği, davacı kadının tanık beyanlarında yer alan sair vakıalara ilişkin tanık beyanları duyuma dayalı olduğu gibi ifadelerde net bir tarihin de bulunmadığı, açıklanan nedenlerle İlk derece mahkemesince boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin davacı kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, hatalı kusur belirlemesinin düzeltilmesi gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tedbir nafakasının mahiyeti de gözetildiğinde kadın ve ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen tedbir nafakalarının miktarları uygun bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının tarafların mali ve sosyal durumları, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, günün ekonomik koşulları da düşünüldüğünde az olduğu, dosya kapsamı ile SGK hizmet cetvelinden, davacı kadının çalıştığı, düzenli ve sürekli gelirinin bulunduğu, davacı kadının yoksulluğa düşmeyeceğinin anlaşıldığı, davacı kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 175 inci koşulları oluşmadığından yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacı kadının nafakalara yönelik artış talebi bulunmadığından İlk Derece Mahkemesince bu konuda değerlendirme yapılmamasının doğru bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda davalıya atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, evlilik süresi de dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu gerekçesi ile davacı kadının kusur belirlemesi, iştirak nafakasının ve tazminatların miktarları, davalı erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk derece Mahkemesinin ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kusurun gerekçede gösterildiği şekilde düzeltilmesine, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde yer alan sebeplerle kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi ile davacı kadın yararına tazminat, ortak çocuk yararına nafakaya hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 inci ve 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun'un (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkeğin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı erkeğin ziynet alacağına yönelik temyizi yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davalı erkeğin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.