"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile esası incelenmeksizin hükmün kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiş, kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile kararın gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçelerinde özetle; davalı ile müvekkilinin 21.11.2018 tarihinde resmi nikah kıyarak evlendiklerini, fakat ... bu tarihte resmi nikahlarının kıyılmasına rağmen nikahtan sonra aynı evde yaşamadıklarını, karı koca hayatı sürmediklerini, davalının devamlı olarak müvekkilini boşanacağı yönünde tehdit ettiğini, toplum içinde sürekli küçük düşürücü, onur kırıcı söz ve davranışlarda bulunduğunu, müvekkilini önemsemediğini, yok saydığını, hakaret ettiğini, müvekkilinin psikolojik rahatsızlığını evlilik birliğinin bozulması için bahane gösterdiğini, ancak kadının müvekkilinin sekiz senedir psikolojik tedavi gördüğünü ve ilaçlarını düzenli olarak kullandığını bilerek müvekkili ile evlendiğini, davalının asabi ve geçimsiz olduğunu, en küçük sorunları bile büyüttüğünü, müvekkilinin yaptığı her şeyin gözüne battığını, davalının müvekkil ile aynı evi paylaşmaya dahi tahammül edemediğini, davalının abisi tarafından müvekkilinin darp edildiğini, davalının onur ve gurur kırıcı hakaretlerini yalnızca müvekkile karşı değil, müvekkilinin dost ve akrabalarına karşı da sürdürdüğünü, onlara karşı da tavır takındığını belirterek, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının birleşen davasının reddine, müvekkilinin arabasını satmasına, bankadan kredi çekmesine ve sürekli farklı bahanelerle borca sokarak maddî kayba uğramasına sebep olan davalı -davacı kadının 50.000,00 TL maddî, müvekkilinin onur ve gururunu kırarak rencide etmesi nedeniyle 50.000,00 TL de manevî tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçelerinde özetle; tarafların önce nikah ardından da nişan yaptıklarını, nişandan sonra bir ay kadar birlikte yaşadıklarını, müvekkil ile davalı tarafın aynı evde yaşamaya başladıkları ilk günden itibaren müvekkilinin davalı tarafın tutum ve davranışlarındaki farklılıkları fark ettiğini, zira davalı tarafın bu süreçte psikolojik olarak sürekli huzursuz, saldırgan ve sinirli olup adeta müvekkili ile iletişim kuramayacak hal ve davranışlar sergilediğini, müvekkilinin bu süreçte davalı tarafın ilaç kullandığını da fark ettiğini, davalı tarafın sekiz yıldır söz konusu ilaçları kullanıp kendisine bipolar teşhisi konulduğunu nikah öncesi müvekkilinden gizlediğini, müvekkilinin bu durumu önceleri fark edemediğini, davalı tarafın söz konusu rahatsızlığının aile içerisinde sağlıklı bir iletişim kurmasına engel olduğunu, davalı tarafın daha evliliğin başlangıcında böyle bir durumu gizleyerek müvekkilini evliliğe ikna etmesinin kötü niyetini gösterdiğini, bu durumun müvekkilin hem davalı eşe olan güvenini sarstığını hem de söz konusu psikolojik rahatsızlığın etkileri nedeniyle müvekkile yaşattıkları neticesinde müvekkilin de psikolojik olarak çok fazla yıpranmasına sebebiyet verdiğini, erkeğin müvekkiline karşı sadakatsiz eylemlerinin olduğunu, zira davalı eşin sosyal medya üzerinden bir çok kadın ile görüşmeye başladığını, bununla da kalmayarak bizzat kendisi sosyal medya üzerinden başka bir kadınla ilişkisinin olduğunu herkese açık olarak paylaştığını belirterek, asıl davanın reddine ile birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili için dava tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, evlilik birliği için müvekkil tarafından yapılan ve daha sonra faturaları sunulacak olan ev eşyası giderleri, düğün masrafları ve diğer giderler için davacı -davalı erkeğin 50.000,00 TL maddî, müvekkilinin yıkılan hayalleri ve zedelenen gururu için 100.000,00 TL de manevî tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 26.11.2020 tarihli ve 2019/151 Esas - 2020/547 Karar sayılı kararı ile; kadının, erkeği psikolojik hastalığı ile nedeniyle aşağıladığı, erkeğin de kadını aşağıladığı ve sadakatsiz eylemlerde bulunduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olaylarda erkeğin kadına oranla daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle; her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine müteakip aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası olarak devamına, ayrıca kadın yararına 7.000,00 TL maddî, 7.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı -davalı erkek vekili, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, nafakalar ile yargılama giderleri yönünden, davalı -davacı kadın vekili ise, kusur belirlemesi, lehine hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarı ile yargılama giderleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli ve 2021/511 Esas - 2021/1896 Karar sayılı kararı ile, kadın vekilinin birleşen dava dilekçesinde; söz konusu evlilik için müvekkilinin birçok maddi külfete girdiği, ev eşyası, düğün masrafları olarak maddi anlamda zararları olduğu, buna ilişkin faturaların mahkemeye sunulacağı, bu nedenle 50.000,00 TL maddî tazminat isteminde bulunduğunu beyan ettiği, bu hale göre kadının talep ettiği maddi tazminatın 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen boşanmanın eki niteliğindeki maddî tazminat kapsamında değerlendirilemeyeceği, boşanmanın eki niteliğinde olmayan bu talebin ayrı harca tabi bağımsız bir istem olduğu, başvurma harcının dava dilekçesindeki bütün istekleri kapsadığı, bu istemle ilgili nispi peşin harcın davacıya tamamlattırılması yoluna gidilmesi gerektiği, harç tamamlandığı takdirde, görev hususu da değerlendirilerek bir karar verilmesi; harç tamamlanmadığı takdirde ise 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 32 nci maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf edilmeyerek kesinleşen kısımları hariç olmak üzere kaldırılmasına, dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek, kaldırılmasına karar verilen tüm yönlerle ilgili yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istinaf başvurusunun kabul sebebine göre tarafların diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı uyarınca davalı-davacı kadının boşanmanın eki niteliğinde olmayan maddî tazminat talebinin eldeki dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş, hükümle; kadının, erkeği psikolojik hastalığı ile nedeniyle aşağıladığı, erkeğin de kadını aşağıladığı ve sadakatsiz eylemlerde bulunduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olaylarda erkeğin kadına oranla daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle; her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın için aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, kararın kesinleşmesinden sonra kadın için bir defaya mahsus olmak üzere aylık 600,00 TL'den iki senelik toplam 14.400,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, kadın için 12.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine yüklenilen kusurları kabul etmediklerini, bu kadar kısa süren ve fiiliyata dahi geçmeyen evlilikte bunca zamandır nafaka ödüyor olmalarının, yine kusurlu olan kadına manevî tazminat ödemeye mahkum edilmelerinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, karşı tarafın tefrik edilen maddî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve manevî tazminat ile birleşen davada erkek aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; lehine hükmedilen nafaka ve manevî tazminat miktarlarının da az olduğunu, çektiği sıkıntıların karşılığı olamayacağını, yoksulluk nafakasına toptan olarak hükmedilmesinin de doğru olmadığını beyanla, kusur belirlemesi, lehine maddi tazminata hükmedilmemesi, lehine takdir edilen nafaka ve manevî tazminatın miktarları ile yoksulluk nafakasına toptan olarak hükmedilmesi ve aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinde her ne kadar kadının, erkeği psikolojik hastalığı ile nedeniyle aşağıladığı, erkeğin de kadını aşağıladığı ve sadakatsiz eylemlerde bulunduğu, bu nedenle evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin kadına oranla daha ağır kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; davalı -davacı kadın tarafından dilekçelerinde usulünce "Aşağılama" vakıasına dayanılmadığı, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenen bu vakıanın erkeğin kusurlarından çıkarılması gerektiği, yine davacı erkeğe yüklenen "Sadakatsizlik" vakıasının da dinlenen tanık beyanları ve toplanan diğer delillerden "Güven sarsıcı davranış" boyutunda kaldığı, bu durumda tarafların kusur oranlamasında bir değişiklik olmamakla birlikte, kusur olarak yüklenen vakıalar yönünden hükmün kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin "Evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda, güven sarsıcı davranışta bulunan erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadının ise aşağılama vakıası nedeni ile az kusurlu olduğu" şeklinde düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle; tarafların istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, tarafların diğer yönlere ilişkin istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı -davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve manevi tazminat yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
2.Davalı -davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; kusur belirlemesi, lehine maddi tazminata hükmedilmemesi, manevi tazminatın ve nafakaların miktarı ile toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi ve vekâlet ücreti yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına nafaka ve manevî tazminat koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, kadının boşanmanın eki niteliğinde maddî tazminat talebinin olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen toptan yoksulluk nafakasının ödenme şekli ve miktarı ile kadın aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 323 üncü, 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.