"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı -karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı -karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 34 yıldır evli olduklarını, bu evliliklerinden yaşları büyük iki çocukları bulunduğunu, tarafların Danimarka ülkesinde yaşadıklarını, ancak dönem dönem yurda gelip hayatlarına devam ettiklerini, davalının kadına çocukları ve başkaları yanında birçok kez küfür ve hakaret ettiğini, her fırsatta eşine bağırarak konuştuğunu, küçük görüp aşağıladığını, ayrıca sadakatsiz davranışlar sergilediğini, evlilik hayatı boyunca davacı kadının Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde başka kadınlarla ilişki yaşadığını, başka kadınlara para gönderdiğini, yine evlilik sitelerinde üyeliğinin bulunduğunu, telefon geldiğinde dışarı çıkıp konuştuğunu, telefonunu hep sessiz konumda tuttuğunu ve cebinden çıkarmadığını, erkeğin kadına karşı ilgisiz olduğunu, evlilik yıl dönümü ve doğum günü gibi özel günlerde ve sosyal ortamlarda eşini yalnız bıraktığını, kadının babası ameliyat olup yoğun bakımda kaldığı dönemde geçmiş olsun dileğinde bile bulunmadığını, ayrıca eş dost ve akrabaları nezdinde boşandıklarına dair dedikodu yaydığını, bu nedenle kadının değişik zaman ve mekanlarda boşanmayla ve ayrılıkla ilgili sorulara muhatap olduğunu, erkeğin eşinden habersiz kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşıladığını, tarafların 2 yıldır ayrı yaşadıklarını beyanla tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili lehine 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı -karşı davacı erkek vekili cevap (karşı dava) ve ikinci cevap (karşı davaya cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; davacı kadının iddialarının gerçek dışı olduğunu, erkeğin yakınları ve tanıdıkları ile kurduğu ilişkilerin kadın tarafından başka kadınlarla ilişki kurmak şeklinde yorumlandığını, kadının erkek tarafından alınan hediyeleri saklamadığını ve değiştirdiğini, erkeğin hiç kimseye boşandığı konusunda beyanda bulunmadığını, ancak kadının sürekli boşanmak istediğini söylediğini ve bunu tanıdıkları ile paylaştığını, kadının tutumları sebebiyle tarafların iki yıldır aynı evde ayrı yataklarda yattıklarını, bu durumun kadının talebi nedeniyle yaşandığını, kadının, boşanma davası açıldıktan sonra evin anahtarını değiştirdiğini, erkeğin giyecekleri ile kapı dışarı edildiğini, kadının kazancını aile bütçesine katmadığını, bu durumun evliliğin başından beri devam ettiğini, kadının Türk aile yapısına uygun şekilde yaşamak istemediğini, kadının evlenerek erkeği yurt dışına götürdüğünü, erkeğin Danimarka'da işçi olarak çalışana kadar kadının aşağılamasına, baskısına maruz kaldığını, kadının, erkeğin ailesine ve anne ile babasına hakaret ettiğini, bu nedenle erkeğin anne ve babasının oğullarının evinden ayrılıp Almanya'ya gitmek zorunda kaldıklarını, ayrıca erkeğin kardeşlerine de defalarca hakaret ettiğini, kadının son yıllarda falcılara, hocalara ve cincilere gittiğini bu davranışının evlilik birliğini zedelediğini, bu konuya ilişkin yaptıkları yazışmalarda kadının erkeğe hakaret ettiğini, tarafların aynı evde iki yabancı gibi yaşadıklarını, yemeklerini ayrı yediklerini, ütü, çamaşır vb. işlemlerin ayrı yapıldığını, sadece evin ortak giderlerine ortak ödeme yapıldığını beyanla, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkilinin maddî ve manevî tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dinlenen tanıkların görgüye dayalı anlatımları ve dosya kapsamı itibarı ile; davalının davacıya yönelik başkalarının yanında da olacak şekilde kaba davrandığı ve küçümseyerek aşağılayıcı davranışlarda bulunduğu, evlilik birliği devam ederken internette evlilik sitesi üzerinden başka kadınla görüşmek suretiyle ve telefonla başka kadına ait numara ile olağanın dışında sıklıkta ve saatlerde görüşme yapmak suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu, davacının babası hastayken davacıyla ve ailesiyle ilgilenmediği, buna karşılık her ne kadar davalı tarafça davacının hocalara ve falcılara giderek evlilik birliğine zarar verdiği iddiası ileri sürülmüş ise de dinlenen tanık anlatımları itibariyle kadının hocaya gitmesinin evliliklerine verdiği zarara ilişkin herhangi bir bilginin yer almadığı, tanıkların kadının kıskançlığından söz etmelerine karşılık bu yönde davalı tarafın dilekçelerinde herhangi bir kusur isnadının bulunmadığı, bu sebeple davacı kadının ispatlanan herhangi bir kusurlu davranışının olmadığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin devamı taraflardan beklenilemeyecek derecede temelinden sarsıldığı ve bu duruma davalı -karşı davacı erkeğin tam kusurlu davranışlarıyla sebebiyet verdiği, davacı -karşı davalı kadının ise kusursuz olduğu, bu durumda asıl davanın kabulü, karşı davanın ise reddi gerektiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının kusursuz olduğu, boşanma yüzünden en azından eşinin desteğini yitirdiği, evlilik birliğinin sağladığı mevcut yararları kaybettiği, ayrıca bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, karşı davanın reddine, kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, asıl ve karşı davada yapılan yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davada haksız çıkan taraf olan davalı -karşı davacı erkek üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı -karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı -karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin birliğin sarsılmasında kusurunun bulunmadığını, kadının evlilik birliğinde falcı ve muskacılara gittiği hususunun tanık beyanlarıyla ispatlandığını, tarafların yıllar önce Danimarka'da boşandıklarını, müvekkilinin görüştüğü telefon hatlarının bazılarının kadınlar adına kayıtlı olması onun bir kadın tarafından kullanıldığı anlamına gelmeyeceğini, Mahkemenin müvekkil tanıklarının beyanlarını dikkate almadan karar verdiğini, müvekkilinin eşini aldatması yada güven sarsıcı bir davranışının olmadığını, karşı dava dilekçesindeki temel iddialarından birisinin karşı davalı kadının, aşırı derece fal-muska-büyü alışkanlığı iddiası olduğu, bu hususta tarafların kadının HTS kayıtlarının çıkarılmasının talep edildiğini, Mahkemece bu taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini, Mahkemece telefon kayıtlarının istenmesindeki tek gerekçenin aldatma konusunda iddianın olması hususuna dayandırıldığını, müvekkili aleyhine tazminata hükmedilmesinin de usul ve yasalara aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle davacıya ait HTS kayıtlarının istenmesi talebinin reddi ile Danimarka ülkesinde alınan boşanma kararının dikkate alınmaması, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmadan, delillerin hatalı değerlendirilmesi ile kusur durumunun hatalı tespiti nedeni ve diğer nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini, kadının kusurlu olduğunun tespiti ile açtıkları karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla, eksik inceleme, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi ile kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece kadının kusursuz olduğu kabul edilmiş ise de; toplanan deliller, tüm dosya kapsamına ve tanık beyanlarına göre kadının muskacılara gittiği, muskacının her iki tarafın telefonunu kaydederek ikisini de mesajlar gönderdiği, mesajda muskacının kadına "Eşinin gözü dışarıda, ailenizde size muska ve büyü yapıyorlar, sizi istemiyorlar." şeklinde beyanlar bulunduğu, bu şekilde muskacının taraflar arasındaki ilişkiyi olumsuz etkilediği, erkeğin vakıa olarak dayandığı ve tanık beyanı ile ispatlanan kadının muskacılara gitmesi kusurunun kadına yüklenmesi gerektiği, bu durumda kusur dağılımına ilişkin gerekçenin "...evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadına yönelik başkalarının yanında da olacak şekilde kaba davranan, küçümseyerek aşağılayıcı davranışta bulunan, evlilik birliği devam ederken internette evlilik sitesi üzerinden başka kadınla görüşmek suretiyle ve telefonda başka kadına ait numara ile olağanın dışında sıklıkta ve saatlerde görüşme yapmak suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunan, kadının babası hasta iken eşi ve eşinin ailesiyle hiç ilgilenmeyen erkeğin ağır, muskacılara giden kadının az kusurlu olduğu..." şeklinde düzeltilmesi gerektiği, gerçekleşen kusur durumu nazara alınarak erkeğin karşı boşanma davasının da kabulü gerektiği, bu nedenle yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin hükümlerin de buna göre yeniden düzenlenmesi gerektiği gerekçesiyle, erkeğin istinaf talebinin kusur belirlemesi ve karşı davanın reddi yönünden kabulü ile kararın kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, hükmün karşı davaya ilişkin bentlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm tesisi ile erkeğin karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, karşı davada harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin kadın üzerinde bırakılmasına, erkeğin sair yönlere ilişkin istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı -karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Davalı -karşı davacı erkeğin, müvekkilin hocalara ve falcılara gittiği iddialarını müvekkile ait telefon kayıtları ve sosyal medya kayıtları ile ispatlayacağını belirterek delillerini sınırlandırdığını, buna rağmen bahse konu vakıları ispatlar mahiyette müvekkile ait telefon ve sosyal medya kayıtları delilinin dosyada bulunmadığını, ancak Bölge Adliye Mahkemesi kararında bu iddianın ispatı tanık deliline dayandırıldığından kararın kanunun amir hükümlerine aykırı olduğunu, erkeğin tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı beyanlar olduğunu beyanla, kusur belirlemesi yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
2.Davalı -karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, eksik inceleme, kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, Mahkemece taraf delillerinin toplanması konusunda eksik bir inceleme yapılıp yapılmadığı, tanık beyanlarına itibar edilip edilmeyeceği, kadın yararına tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.