"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/137 E., 2022/794 K.
DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...
DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...
DAVA TARİHİ : 13.05.2019 - 13.09.2019
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : İdil Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/213 E., 2021/412 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının asıl davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, erkeğin karşı davasının ise reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; erkeğin kadına hakaret ettiğini, çalışmadığını, birlik görevlerini yapmadığını, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, şiddet uyguladığını, aşırı kıskanç olup kadına psikolojik şiddet uyguladığını, en son yaşanan olayda kadını tartaklayarak gecenin bir yarısı sokağa attığını beyanla tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar yararına aylık 300,00’er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 60.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiş, süresinde sunduğu asıl dava yönünden cevaba cevap ve karşı dava yönünden cevap dilekçesinde ise; müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL de manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek süresinde sunduğu cevap (karşı dava) ve ikinci cevap(karşı davaya cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; asıl davada ileri sürülen iddiaları kabul etmediklerini, kadının sürekli küserek baba evine gittiğini, ailesinin birliğe müdahalesine sessiz kaldığını, kocanın hasta babasıyla ilgilenmesini sorun haline getirdiğini, kadının yemek yapmadığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığını, kocanın alım gücünün üstünde taleplerde bulunduğunu, kocasıyla ilgilenmediğini, kadının başka bir erkekle konuşarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, kocanın bu durumu affettiğini, tarafların biraraya gelerek İdil İlçesine yerleştiklerini, ancak kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini ve çocuklarını da yanına alarak evden ayrıldığını beyanla tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, toplanan tüm deliller, dosya içeriği, davacı-karşı davalı kadının yeminli tanık beyanları ile davalı-karşı davacı erkeğe ait aile nüfus kaydı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; erkeğin süresinde cevap dilekçesi vermemiş olduğu, kamu düzeniyle ilgili olmayan taleplerinin hukuki dinlenilme olanağının usulen mümkün bulunmadığı, taraflar arasındaki evlilik birliği devam ederken erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, bu hususun darp raporu ve kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğu, kadına yönelik olarak evliliğin muhtelif zamanlarında da şiddet uyguladığı, kötü muamelede bulunduğu, evlilik birliğinin bu aşamaya gelmesinde erkeğin kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru bulunmayan, boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen, eşinin maddî desteğini yitirecek olan ve bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğu, tazminat miktarları belirlenirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları, evlilik süresi, kusur durumu ve hakkaniyet ilkesinin dikkate alındığı, tarafların ... olmayan ortak çocukları hakkında aldırılan sosyal inceleme raporu ve velâyet hususundaki kolluk araştırma tutanağı, ortak çocukların yaşlarının küçük olması, anneye ihtiyaç duymaları, gelişim düzeyleri ve çocukların beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortak çocuklarının velâyetlerinin anneye verilmesi, çocuklar yararına uygun miktarda tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi, çocuklar ile velâyet verilmeyen babaları arasında uygun kişisel ilişki düzenlenmesinin, nafaka miktarları belirlenirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesinin ön planda tutulmasının, kadının yoksulluk ve tedbir nafakası talebinin, erkek eşin sosyal ve ekonomik durumunun kötü olması nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiği belirtilerek, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, erkeğin karşı davasının reddine, tarafların 2014 ve 2016 doğumlu ortak çocuklarının velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesisine, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar yararına aylık 150,00’şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine; fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; ortak çocukların şu an okul çağında olup tedavi ve okul masraflarının çok yüksek olduğunu, söz konusu iştirak nafakasının miktar olarak çocukların giderlerine katkı sağlayabilecek seviyede olmadığını, müvekkilinin söz konusu boşanma nedeni ile kusurunun bulunmadığını ve boşanma ile yoksul duruma düştüğünü, davalı tarafın çalışmıyor olması sebebiyle müvekkil lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin usule, kanuna ve hakaniyete aykırı olduğunu beyanla; reddedilen yoksulluk nafakası talebi ile ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarının miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle boşanma hükmüne bir diyeceklerinin olmadığını, hükmün boşanma yönünden kesinleştirilmesini istediklerini, İlk Derece Mahkemesinin cevap ve karşı dava dilekçelerini süresinde olmadığı gerekçesi ile dikkate almamasının delillerini değerlendirmemesinin ve bu nedenle karşı davalarını reddetmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, kaldı ki dava dilekçesinin müvekkili asıla tebliğinden önce davadan haberdar olup vekâletname ile cevap ve karşı dava dilekçesini sunduklarını, hukuk davalarında yasal sürelerin konulmasındaki amaçlardan birinin de yargılamayı hızlandırmak olduğunu, yargılamanın hızlı yapılabilmesi için dilekçe teatisinde belirli sürelerin konulduğunu ve tarafların bu yasal sürelerden sonra cevap verme haklarının sınırlandırıldığını, mahkemenin bu gerekçesinin yasanın özüne aykırı olduğunu, mahkemenin yapılan yargılama sırasında cevap ve karşı dava dilekçemizin süresinde olup olmadığına yönelik bir ara karar oluşturmayıp tanıklarının dinlenmesi için talimat yazmasının da çelişki ve kafa karışıklığına neden olduğunu, her halükarda kusur izafesini kabul etmediklerini beyanla; erkeğin karşı davasının reddi, kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar ve velâyet düzenlemesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı ve kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı ile erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığının ve kötü muamelede bulunduğunun sabit olduğu, bu haliyle boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olup, kadına atfı kabil bir kusurun bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesinin kusur tespiti ve buna bağlı olarak erkeğin karşı davasının reddi kararının usul ve kanuna uygun olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminatın şartlarının oluştuğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının uygun olduğu, velâyet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilkenin, çocuğun üstün yararı olduğu, ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumların, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulacağı, dosya içerisine alınan sosyal inceleme raporu, çocukların yaşı ve çocukların anne yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde delil bulunmadığı gözetildiğinde velâyetlerinin anneye verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, boşanmaya neden olaylarda kadının kusuru bulunmadığı gibi kadının çalışmadığı, gelirinin olmadığı ve boşanmakla yoksunluğa düşeceği anlaşıldığından yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddinin doğru olmadığı, yine ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarının miktarlarının da tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında az olduğu gerekçesiyle, kadının istinaf talebinin kabulü ile kabul edilen yönlere ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, bu konuda yeniden hüküm tesisi ile, kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere kadın yararına aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, kadının iştirak nafakası talebinin taleple bağlı kalınarak kabulü ile, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere ortak çocuklar Zeynep ve Hiranur yararına ayrı ayrı aylık 300,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, erkeğin tüm istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı -karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı -karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin cevap ve karşı dava dilekçelerini süresinde olmadığı gerekçesi ile dikkate almamasının, delillerini değerlendirmemesinin ve bu nedenle karşı davalarının reddine karar vermesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava dilekçesinin müvekkili asıla tebliğinden önce davadan haberdar olup vekâletname ile birlikte cevap ve karşı dava dilekçesini sunduklarını, hukuk davalarında yasal sürelerin konulmasındaki amaçlardan birinin de yargılamayı hızlandırmak olduğunu, yargılamanın hızlı yapılabilmesi için dilekçe teatisinde belirli sürelerin konulduğunu ve tarafların bu yasal sürelerden sonra cevap verme haklarının sınırlandırıldığını, İlk Derece Mahkemesinin bu gerekçesinin yasanın özüne aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin yapılan yargılama sırasında cevap ve karşı dava dilekçelerinin süresinde olup olmadığına yönelik bir ara karar oluşturmadan tanıklarının dinlenmesi için talimat yazmasının da çelişki ve kafa karışıklığına neden olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin yargılama sırasında bu şekilde birbiri ile çelişen kararlar vererek hukuki dinlenilme haklarını ihlal ettiğini, istinaf itirazlarının Bölge Adliye Mahkemesince de dikkate alınmayarak eksik inceleme neticesinde karar tesis edildiğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan ve Bölge Adliye mahkemesince gözardı edilen bu usuli eksikliğin temyiz incelemesi neticesinde değerlendirilerek yeniden yargılama yapılması için dosyanın iade edilmesi gerektiğini, esas yönünden ise asıl kusurlu olan tarafın sadakatsiz tutum ve davranışlar sergileyen davacı-karşı davalı kadın olduğunu, müvekkili aleyhine nafaka ve tazminata da hükmedilmemesi gerektiğini, kaldı ki müvekkilinin bu miktarları ödeyecek gücünün de bulunmadığını beyanla, eksik inceleme, karşı davasının reddi, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davada, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davalı -karşı davacı erkeğin karşı davasının reddi kararının doğru olup olmadığı, davalı -karşı davacı erkek vekili tarafından dosyaya sunulan cevap ve karşı dava dilekçesinin süresinde sunulup sunulmadığı, davalı-karşı davacı tarafın dosya kapsamı itibariyle toplanmayan delilinin, dinlenmeyen tanığının bulunup bulunmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ve tazminat koşullarının, velâyetleri anneye verilen ortak çocuklar yararına ise tedbir ve iştirak nafakası koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkâniyet ilkesine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 331 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından dava dilekçesinin davalı-karşı davacı asıla tebliğinden önce sunulan cevap ve karşı dava dilekçesinin süresinde verildiğinin, İlk Derece Mahkemesince erkeğin süresinde gösterdiği tanıklarının tamamının dinlendiğinin, kadının güven sarsıcı eyleminden sonra tarafların barışarak Şırnak'ın İdil ilçesine taşınmaları ve evlilik birliğinin bir süre daha devam etmesi karşısında af kapsamında kalan bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenmemesinin doğru olduğunun, bu nedenle erkeğin, kadının 2018 yılına ait telefon görüşme kayıtlarının dosyaya getirtilmesi talebinin dosyaya herhangi bir yenilik katmayacağı düşünüldüğünde reddi kararının yerinde olduğunun, ayrıca İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının usûlden değil esastan reddine karar verildiğinin anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı -karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.