Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10657 E. 2023/1332 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı boşanma davasında, davalı kadının kusuru bulunup bulunmadığı ve davanın reddinin doğru olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının erkeğin tayinleri sebebiyle başka bir ile gitmeyi reddetmesinde kusurlu olmadığı, erkeğin ise ailesine haber vermeden tayin istemesi ve başka bir kadınla birlikte yaşaması gibi davranışlarının evlilik birliğini temelden sarstığı gözetilerek, tam kusurlu erkeğin boşanma davası açamayacağı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi'nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; 1989 yılında evlenen tarafların ergin iki çocuklarının olduğunu, taraflar ...'de ikamet ediyorlarken erkeğin tayininin ... ilçesine çıktığını, davalının eşiyle birlikte ...'e gelmediğini, daha sonra erkeğin tayini Akşehir ilçesine çıktığında bu sefer de Akşehir'de bulunan eşinin yanına gelmek istemediğini, ...'de arkadaşlarım var diyerek arkadaşlarının lafına baktığını, umursamaz, aldırmaz, soğuk ve ilgisiz tavırlar sergilediğini, müvekkilinin akrabaları hakkında haksız ve asılsız iftiralarda bulunduğunu, müşterek çocukların da anneden yana tavır aldıklarını beyanla tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının sürekli müvekkiline hakaret ettiğini, aşağıladığını, sürekli tehdit ettiğini, cimri davrandığını, ekonomik şiddet uyguladığını, eşi ve çocukların ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, sorumsuz davrandığını, eşinin onayı ve bilgisi olmadan müşterek konutun bulunduğu ...'den ilk önce ... ilçesine sonrasında ise Akşehir ilçesine tayin istediğini, müvekkilinden ayrı yaşamak istediğini belirttiğini, evi terk ettiğini, sürekli sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, eş ve çocuklarıyla ilgilenmediğini, hastalıklarıyla ilgilenmediğini, arayıp sormadığını, annesine bakma bahanesi ile gittiği Akşehir'de annesinin yanında değil halasının bayan torununun yanında kaldığını beyanla öncelikle açılan davanın reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise, müvekkili lehine aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL de manevî tazminata karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı erkeğin ailesine haber vermeden sürekli tayin istediği, en son annesinin hastalığını gerekçe göstererek tayin olduğu Akşehir'de de annesi ile değil sürekli halasının kızı ile görüldüğü ve halasının kızı ile birlikte yaşadığı, davalı kadının ise ispatlanan bir kusurunun bulunmadığı, her ne kadar davalı kadın davanın reddini istemiş ise de birliğin temelinden sarsıldığı ve devamında yarar görülmediği, kusursuz kadın yararına yoksulluk nafakası ve tazminat koşullarının somut olayda gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına ara kararla hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası takdiri ile kadın yararına boşanmanın eki niteliğinde 60.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline yüklenen kusurları kabul etmediklerini, asıl ve tam kusurlu olanın davalı olduğunu, lehine hükmedilen miktarların da fahiş olduğunu beyanla, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatları yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince birliğin sarsılmasına neden olan olaylarda müvekkilinin kusursuz, davacının ise ağır kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu tespite rağmen davacının davasının kabulüne karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, boşanma kararı verilebilmesi için müvekkilinin az da olsa kusurunun varlığının kanıtlanması gerektiğini, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere müvekkilinin kusursuz olduğunu, davanın reddi gerektiğini, aksi görüş halinde ise lehine hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının da düşük olduğunu beyanla kabul edilen davanın tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların ilk başta ...'de yaşadıkları, sonrasında erkeğin ...'e tayin olduğu, ilerleyen zamanda erkeğin Akşehir'e tayin olduğu, bu zaman zarfında kadın ve çocukların ...'de ikamet etmeye devam ettikleri, İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurların sabit olduğu, erkeğin daha öncesinde de güven sarsıcı davranışlarının olduğu halde bu hususta erkeğe kusur verilmemesinin hatalı olduğu, kadın ve müşterek çocuğun hastalıklarıyla ilgili ...'de tedavilerinin devam etmesi, erkeğin kadın ve çocuklardan habersiz ilk önce ...'e sonra Akşehir'e tayinini çıkarttırması karşısında kadının erkeğin yanına gitmek istememesi hususunda kadına kusur verilmemesinin doğru olduğu, kadının herhangi bir kusurunun ispatlanamadığı, tarafların dilekçeler aşamasında kadının eve dön ihtarı çektirmesinden bahsetmediği, bu konuda taraflarca her hangi bir mahkeme kararının da dosyaya sunulmadığı, bu nedenle tanık Ümit'in, kadının terk ihtarı çekmesine rağmen erkeğin eve dönmediği hususundaki soyut ve duyuma dayalı beyanına itibar edilemeyeceği, tam kusurlu erkeğin boşanma hakkı elde edemeyeceği anlaşıldığından davanın reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinin ve miktarının da doğru olduğu gerekçesiyle, davalı kadın vekilinin davanın kabulüne yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yerine yeniden hüküm tesisine, buna göre, davacının davasının reddine, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmemek kaydı ile dava tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar devam etmek üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davacı erkekten alınarak davalı kadına ödenmesine, harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davada haksız çıkan taraf olan davacı erkek üzerinde bırakılmasına, davacı erkeğin tüm, davalı kadının ise tedbir nafakasının miktarına yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince delillerin taktirinde yanılgıya düşüldüğünü, eksik inceleme ile karar verildiğini, müvekkile atfedilen kusuru kabul etmediklerini, müvekkil ...'te çalışırken eşinin yanına gelmediğini, aynı şekilde müvekkilin Akşehir'e tayini çıktığında da yanına gelmediğini, ...'de arkadaşları olduğunu söyleyerek onların lafına bakmış, umursamaz aldırmaz ve soğuk ve ilgisiz tavırlar sergilemiş olduğunu, akrabaları hakkında haksız yere iftiralarda bulunmuş olduğunu, davanın kabulü gerekirken reddinin hatalı olup davalının iddia ve savunmalarının gerçek dışı olduğunu, yargılama giderlerinin tamamının müvekkiline yüklenmesinin de hatalı olduğunu, müvekkil aleyhine hükmedilen tedbir nafakasını da kabul etmediklerini beyanla, davasının reddi, kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine dair verilen karar hukuka uygun olduğundan davanın reddi kararı yönünden herhangi bir itirazlarının olmadığını, ancak istinaf incelemesinde tedbir nafakası miktarına yönelik istinaf taleplerinin gerekli ve yeterli bir şekilde incelenmediğini, miktarın günümüz koşullarında çok düşük kaldığını beyanla, yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatın devamına engel olacak nitelikte bir geçimsizlik ve davalı kadından kaynaklanan kusurun bulunup bulunmadığı, davanın reddi kararının doğru olup olmadığı, kadın yararına tedbir nafakası hükmedilmesi ve miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.