"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akşehir 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma, ziynet ve eşya alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma ve kadının ziynet alacağı davasının kabulüne ve eşya alacağı davasının ise açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının 26.09.2017 tarihinde ortada sebep yokken babasının isteği ile çocuğu da alarak evi terk ettiği, ayrı ev açınca on ay sonra barıştıkları, kadının müvekkiline karşı birlik görevlerini yapmadığı, babasının evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, ortak konutu terk ettiği, kadının babasının erkeğe hakaret ettiği, kadının çocuğa karşı ilgisiz olduğu, ailesinin etkisinde kalarak hareket ettiği, ...’ya yerleşme konusunda baskı yaptığı, erkeği ve çocuğu istemediğini söylediği, son olayda kadının hakaretler ettiği, eve gelen erkeğin annesini dövmekle tehdit ettiği, karakola gidildiği, rapor alındığı, kadında darp ve cebir izine rastlanmadığının tespit edildiği, karakolda memura ben sinirlenince ne yaptığımı bilemiyorum, psikolojim bozuk dediğini, tüm eşyalarını, ziynetlerini alarak evden kuzeni ile erkeği de çocuğu da istemiyorum diyerek ayrıldığı, kadının ailesinin tehditlerinin devam ettiği belirtilerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine,erkek lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğu, son olayda kadının ev alalım dediği, alacak gücüm yok deyince de hakaretler ettiği, karakoldan eve dönmek istemeyince de kuzenine teslim edildiği, aslında çocuğu istemediği, ruhsal durumunun iyi olmadığı belirtilerek kadının davasının reddine karar verilmesini talep etmiş, kadının ziynetler yönünden iddiasına ise ayrıca bir açıklama yapmamıştır.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin annesi, babası kız kardeşiyle yaşamak zorunda bırakıldığı, erkek ve ailesinden sürekli hakaret ve fiziksel şiddet gördüğü, erkeğin maaş kartının annesinde bulunduğu, erkeğin ailesinin sözünden çıkmadığı, kadını bir eş olarak görmediği, müvekkilin hiçbir ihtiyacının karşılanmadığı, ilgisiz olduğu, birlik görevlerini yerine getirmediği, her zaman aşağılandığı ve eziyet edildiği, erkek ve ailesinin erkek çocuk istemelerinin üzerine kız çocuk haberini duyunca kabul edilemez cümleler kurdukları, müvekkilin ailesinin evine gitmesi her zaman engellenmeye çalışıldığı, ara sıra telefonla görüşmek haricinde müvekkilinin ailesiyle görüşmediği, evde bir ihtiyaç olduğunu söylediğinde dahi müvekkil azarlandığı, son olayda üç gün önce kadının babasının tarlasını satmasını kadından istediği, kadının kabul etmeyince erkeğin kadının dudağını patlattığı, hakaretler ettiği, üç gün boyunca şiddet, hakaret ve ısrarına devam ettiği, 30.11.2018 günü tekrar aynı konuyu açarak tartışma çıkardığı, kadına "seni istemiyorum, erkek çocuk doğuramıyorsun, kuma alacam" dediği, kadının ailesini arayarak kadını kapıya atmak istediğini söylediği, ailesi gelince uyuyan çocuğu gizlice çıkardıkları, tekrar gelince de bu iş artık bitti ne halin varsa gör diyerek çocuğun eşyalarını da alarak kapıyı da kilitleyerek kadını evde bıraktığı, kadının babasını aradığı, polislerle karakola gidildiği, karakoldan sonra erkeğin kadını kadının kuzeninin evine bıraktığı, kadına düğünde takılan takıların evlilik süresince zor kullanılarak kadından alındığı, altınların bir tanesini bile harcayamadığı, yanına alma şansı olmadığı, altınların sürekli olarak erkeğin annesinde kaldığı belirtilerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkil lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, çeyiz eşyalarının ve 22 ayar 30 gram 12 adet bilezik, 22 ayar 4 gram iki adet yüzük, 22 ayar bir adet takı seti, 22 adet çeyrek altın, 22 ayar 4 gram iki çift küpe, damat için alınan 22 ayar 3 gram yüzük, çocuk doğunca hediye edilen bir çift küpe ve damada takılan saatin aynen iadesine mümkün değilse yasal faizi ile bedeline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların yaşanan bazı sorunlar sebebiyle yaklaşık on ay kadar ayrı yaşadıkları daha sonra erkek tarafından ayrı ev açılarak tarafların tekrar birleştiği, tarafların ayrı ev açılmak sureti ile evlilik birliğini fiilen tekrar kurdukları dönemden önceki olaylar her iki taraf açısından da af kapsamında kalması sebebiyle kusur belirlemesinde değerlendirilmediği, erkeğin tarafların ayrıldığı olaydan birkaç gün kadar önce karısına yaşanan tartışma sonucu şiddet uyguladığı, kadının dudağının patladığı ayrıca son yaşanan olayda da erkeğin kadını eve kilitleyip gittiği, kadınında son yaşanan olayda eşine "şerefsiz, adi, it, senden koca olmaz" gibi sözler söylediği, erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, taraflarca ileri sürülen diğer iddialar usulünce ispat edilemediğinden ve bir kısmı af kapsamında kaldığından bu hususlar taraflara kusur olarak yüklenmediği belirtilerek her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, sosyal inceleme uzmanı raporu ve ortak çocuğun yaşı ve üstün yararı gözetilerek velâyetinin davacı anneye verilmesine, babayla kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 450,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 450,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadın vekili eşya alacağı davasını geri aldığını beyan ettiğinden, karşı tarafın da muvafakat ettiği anlaşıldığından eşya alacağı davasının açılmamış sayılmasına ve erkek lehine yargılama giderine, kadının ziynet alacağı talebine yönelik ise dosyaya sunulan görüntü kayıtları ve tüm tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu ziynetlerin kadından alındığı hususunun tanık ... ...'nın görgüye dayalı "...düğünde 10 bilezik kayınvalidesi, 2 bilezik babası, 24 tane çeyrek takıldı, bunların hepsi bir torbaya konulup düğün sonrasında torbanın kayınvalidesine verildiğini ben bizzat gördüm. Kayınvalidesi altınları ...'ya geldiğinde takması için veriyordu. ...'ye geldiğinde alıp tekrar bankaya koyuyurdu. Ben bunu bizzat kayınvalidesinden duydum. Bir takım seti vardı. Setin içerisinde bir gerdanlık ve küpe vardı. Bunun dışanda alyans ve tektaş yüzüğü vardı. ... geldiğinde üzerinde takıyla ilgili hiç birşey yoktu..." şeklindeki beyanı, ayrıca dinlenen diğer kadın tanıklarının da iş bu tanığın beyanını destekler beyanları gözetildiğinde ispatlanmış olduğu, kadının altınları geri iade edilmemek üzere verdiğinin erkek tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle 12 adet 22 ayar CNC bilezik, l adet 14 ayar set (gerdanlık ve küpe ), 20 adet çeyrek altın, 2 adet 14 ayar alyans yüzüğün aynen olmadığı takdirde 53.919,00 TL'nin erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğunu, kadının davasının kabulünü, baba yanında daha iyi bakılacağından velâyetin anneye verilmesini, kişisel ilişki süresinin yetersiz olduğunu, hükmedilen nafaka ve tazminatların haksız olduğunu, kadın zaten kendisinde olan haksız ve kötü niyetle açtığı davada ziynetlerin müvekkilde olduğuna dair gerçek dışı iddiasını ispat edemediğini, kadının dava konusu edilen ziynetleri ve tüm kişisel eşyalarını yanında götürdüğünün tüm tanık beyanları ile de ispat edildiğini, ziynet alacağı davasının ispatlanamadığını belirterek kararı kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma davası, velâyet, kişisel ilişki, nafaka ve tazminatlar ile ziynet alacağı davasının kabulü yönlerinden istinaf etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olduğunu, çocuğun yaşı henüz küçük olduğundan dolayı yatılı kalamayacağı, uzmanın da bu şekilde rapor oluşturmasına rağmen Mahkemenin buna aykırı karar vermesinin doğru olmadığını, nafaka miktarlarının ve tazminat miktarlarının düşük olduğunu, erkeğin ödeme gücünün olduğunu, ziynetlerinin aynen teslimine ve bu mümkün değil ise bedelinin ödenmesine kararına bir itirazlarının olmadığını, eşya alacağı yönünden erkek lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararı kusur belirlemesi erkeğin kabul edilen davası, kişisel ilişki, nafaka ve tazminat miktarları ile kısmen kabul edilen eşya alacağı davası, erkek lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönlerinden istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadına yüklenen kusurun gerçekleştiği kadının gerçekleşen kusurunun yanında erkeğin annesini tehdit etme, erkeği ve çocuğu istemediğini söyleme kusurlarını da işlediği, erkeğe yüklenen kadını eve kilitleme kusurunun gerçekleştiği, fiziki şiddet uygulama kusurun ise ispat edilemediği, gerçekleşen son olayda konunun kolluğa intikal ettiği, kadının adli raporunun aldırıldığı düzenlenen adli raporda kadında darp cebir bulgusuna rastlanmadığının tespit edildiği, erkeğin gerçekleşen kusurunun yanında annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kalma kusurunu da işlediği, gerçekleşen olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararının isabetli olduğu, yaşı itibariyle anne bakım ve gözetimine muhtaç olan anne yanında kalmasının üstün menfaatine olduğu sosyal inceleme raporu ile tespit edilen ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinin isabetli olduğu, kurulan şahsi ilişki çocuğun yaşına ve gelişimine uygun olup babanın, babalık duygularının tatminine yeterli ve elverişli düzeyde olduğu, tedbir nafakasının niteliği nazara alındığında kadın ve ortak çocuklar lehine tedbir nafakası takdiri doğru miktarlarının ise makul olduğu, velâyeti anneye verilen ortak çocuğu ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru ancak miktarının düşük olduğu, kadın lehine yoksulluk nafakası takdirinin yerinde ancak miktarının düşük olduğu, az kusurlu bulunan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine maddî ve manevî tazminat takdir edilmemesinin hatalı olduğu, erkeğin davası kabul edildiğine göre davada kendisini vekille temsil ettiren erkek yararına asıl dava için karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekâlet ücreti takdir edilmesinde usul ve esas açısından hukuka aykırı bir yön görülmediği gerekçesiyle ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 650,00 TL yoksulluk nafakası ile 18.000,00 TL maddî ve 18.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davası yönünden ise kadın birleşen davasında ziynet alacağına konu ettiği ziynet eşyalarının erkeğin annesi tarafından zorla elinden alındığını, altınların bir tanesinin dahi kendisi için harcanmadığını, altınların sürekli olarak erkeğin annesinde kaldığını iddia etmiş, buna karşın ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmadığı taktirde bedelinin erkekten tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de, birleşen dava dilekçesindeki anlatımdan husumetin yanlış yöneltildiğinin anlaşıldığı, kadının ziynet eşyalarının erkeğin annesinde bulunduğunu iddia etmesine göre davanın erkeğin annesine karşı açılması gerekirken erkek aleyhine açılmasının hatalı olduğu gerekçesiyle kadının ziynet alacağına yönelik davası husumet yokluğundan reddine karar verilerek erkeğin kusur belirlemesi ile kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden, kadının kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası, tazminatlar yönünden istinaf taleplerinin kabulüne, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kararı kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma davası, velâyet, kişisel ilişki, nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla ziynet alacağının husumet yokluğu nedeni ile reddedilmesinin ve bununla birlikte vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararı kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, kişisel ilişki, nafaka ve tazminat miktarları, reddedilen ziynet alacağı davası ve vekâlet ücreti yönünden kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflarca açılan boşanma davalarının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, buradan varılacak sonuca göre, maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları, velâyet ve kişisel ilişki, iştirak nafakası, kadının ziynet alacağı davasında husumetin kime yöneltildiği ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü ve 115 inci maddeleri, 190 ıncı maddesi, 323 üncü ve 326 ncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 323 üncü maddesi, 330 uncu maddesi, 335-351 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığının ispatlandığı, bu kusurun da erkeğe yüklenmesi gerektiği, Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre davacı- davalı erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre davacı- davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın lehine takdir edilen maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere kadın yararına hükmedilen maddî tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,
3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ...'ye iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz gider harcının ...'a yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.