"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların erkeğin ailesi ile aynı binada oturduklarını, erkeğin ayrı ev vaadini tutmadığını, kadına ve çocuğuna zaman ayırmadığı, kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, kadının ailesi ve arkadaşları ile görüşmesine engel olduğunu, kadının özel hayatını ihlal ettiğini, erkek ve erkeğin ailesinin kadına hizmetçi muamelesi yaptığını, erkeğin kadını evden kovduğunu, kadının babasını arayarak kızını almasını söylediğini, ortak çocuğu annesi ile görüştürmediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle beraber 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, kadının evdeki eşyaları kırıp döktüğünü, şiddet uyguladığını, çıldırmış gibi her şeye saldırdığını, bu hususta video kaydı olduğunu, eşyalara zarar verdiğini, müvekkilinin ve çocuğunun can güvenliğinin tehlikede olduğunu, kadının velâyet talebinin sadece müvekkilini rahatsız etme amacı taşıdığını, kadının sosyal medyadan çocuğu almakla tehdit ettiğini, kadının ruhen sağlıklı olmadığını, eve misafir bile gelmediğini, kadının çocuğa da şiddet uyguladığını, agrasif yapısının olduğunu, kendi isteği ile müşterek haneyi terk ettiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkili ve ailesinin kadının yapması gereken çoğu işi yaparak etrafa rezil olmaktan kurtulduklarını, evin temizliğini bulaşığını müvekkilinin yapmak durumunda kaldığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, erkek lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin tartışma sonrası kadının yüzüne havluyla vurduğu, kadının da evi düzenleyip temizlemediği, ortak çocuğa vurduğu, kolunu sıkıştırıp kızarmasına neden olduğu, erkeğin üzerine yürümeye çalıştığı, erkeğe sürekli ağır hakaretler ettiği, en son olayda da hakaretler edip ev eşyalarını sağa sola fırlatıp zarar verdiği, hukuka uygun yollarla elde edilmeyen ses ve görüntü kayıtlarına itibar edilemeyeceğinden son olayda kadına ait ses ve görüntülere itibar edilemediği, diğer bir kısım iddiaların da ispat edilemediği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin az, kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, alınan uzman raporları göz önüne alınarak, çocuğun yaşı, anne sevgi ve ilgisine olan ihtiyacı, dosyadaki mevcut durum, maddî ve manevî menfaatleri doğrultusunda tarafların ortak çocuğunun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine karar kesinleşinceye kadar devam etmek üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, erkek lehine 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının tazminat taleplerinin ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece kusur değerlendirilmesinin hatalı yapıldığını, tarafların eşit kusurlu olduğunu belirterek kararı kusur belirlemesi, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; şiddet vakıasının tamamen kurgusal bir iddia olduğunu, ispatlanamadığını, kadının iddialarını ve davasını ispat edemediğini, lehine hükmedilen tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu, ağır kusurlu kadına tedbir nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müşterek çocuğun anne bakımına muhtaç olacak kadar küçük yaşta bir çocuk olmadığını, çocuk ile baba arasında anneye kıyasla daha yakın bir ilişki olduğunu, velâyet konusunda çocuğun babasını tercih etmesinin mutlak olduğunu, annenin asabi ve şiddete meyilli bir yapısının olduğunu, psikolojik rahatsızlıklarının bulunduğunu, çocuk ile iletişiminde sıkıntılar yaşandığını, çocuğun bakım ve yetiştirilmesine dair sorumluluklarını yerine getirmediğini, her iki tarafın maddî gücü, sosyal ve ailevi yapısı, yaşadıkları mesken ve diğer imkânlar ile kabiliyetler bir arada değerlendirildiğinde velâyetin tarafına verilmesi gerektiğini belirterek asıl davanın kabulünü, kusur belirlemesini, aleyhe hükmedilen tedbir nafakasını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretini, lehe hükmedilen tazminat miktarlarını ve müşterek çocuğun velâyeti yönünden kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe yüklenen kusurun gerçekleştiği, erkeğin gerçekleşen kusurunun yanında bağımsız konut temin etmeme, kadının ailesi ile görüşmesini sınırlandırma ve tanık Ebru'nun beyanından anlaşılacağı üzere kadına birden fazla kez şiddet uygulama kusurlarını işlediği, kadına yüklenen kusurların gerçekleştiği, erkeğin, kadının başka bir kusurunu ispat edemediği, gerçekleşen olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararının isabetli olduğu, çocuğun anne yanında kalmasının üstün menfaatine olduğu, iki ayrı sosyal inceleme raporu ile tespit edilen, ayrılık döneminde anne yanında yaşayan, anneye karşı güven ve sevgi bağının sağlıklı olarak kurulduğu anlaşılan ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinin isabetli olduğu, tedbir nafakasının niteliği nazara alındığında kadın ve ortak çocuk lehine tedbir nafakası takdirinin doğru, miktarlarının ise makul olduğu, velâyeti anneye verilen ortak çocuğun ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru miktarının ise makul olduğu, yapılan yargılama sonucunda eşit kusurlu bulunan, boşanmayla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, kadının davası kabul edildiğine göre davada kendisini vekille temsil ettiren kadın yararına asıl dava için karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekâlet ücreti takdir edilmesinde usul ve esas açısından hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle kusur gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kadın lehine aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, erkeğin yasal koşulları oluşmayan tazminat taleplerinin reddine karar verilerek, kadının kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile erkek lehine hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf talebinin kabulüne, kadının diğer, erkeğin tüm istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; eşit kusura diyeceklerinin olmadığını, ancak kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmediğini ve yoksulluk nafakası miktarının yetersiz olduğunu, erkeğin gelirinin yüksek olduğunu belirterek kararı tedbir nafakası ile yoksulluk nafakasının miktarı yönünden temyiz etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; şiddet vakıasının tamamen kurgusal bir iddia olduğunu, ispatlanamadığını, müşterek evlerinin bağımsız olduğunu, kadının iddialarını ve davasını ispat edemediğini, ağır kusurlu kadına nafaka hükmedilmesinin hatalı olduğu gibi nafaka miktarlarının oldukça yüksek olduğunu, tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, müşterek çocuğun anne bakımına muhtaç olacak kadar küçük yaşta bir çocuk olmadığını, çocuk ile baba arasında anneye kıyasla daha yakın bir ilişki olduğu, velâyet konusunda çocuğun babasını tercih etmesinin mutlak olduğu, annenin asabi ve şiddete meyilli bir yapısının olduğu, psikolojik rahatsızlıklarının bulunduğu, çocuk ile iletişiminde sıkıntılar yaşandığı, çocuğun bakım ve yetiştirilmesine dair sorumluluklarını yerine getirmediği, her iki tarafın maddî gücü, sosyal ve ailevi yapısı, yaşadıkları mesken ve diğer imkânlar ile kabiliyetler bir arada değerlendirildiğinde velâyetin tarafına verilmesi gerektiğini belirterek kararı kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, velâyet, nafakalar, reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında kusur değerlendirmesi ve buna bağlı kadının davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet düzenlemesi, nafakalar, tazminatlar ve nafaka miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi 182 nci ve 330 uncu maddeleri, ve 327 nci, 328 inci, 329 uncu 336 ncı madde hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.