Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10674 E. 2024/2509 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, velayet düzenlemesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1908 E., 2022/1282 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 20. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/1105 E., 2019/740 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.04.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile karşı taraf temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili üzerine büyük bir baskı kurduğunu, ortada hiçbir sebep yokken sık sık kavga çıkardığını, müvekkilini başka insanların bulunduğu ortamlarda küçük düşürdüğünü, aşağıladığını, ortak çocuğun da babasının bu agresif tavrından payını aldığını, davalının müvekkiline yönelik psikolojik şiddet uyguladığını, ev eşyalarını kırıp döktüğünü, müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, bağırıp çağırıp yatak odasındaki çarşafları parçaladığını, davalının cinsel taleplerini müvekkiline zorla kabul ettirmeye uğraştığını, müvekkilinin istememesi korkup ağlamasına rağmen bu baskıcı tavrını ve isteğini sürdürdüğünü, evde bulunan sehpaya defalarca vurduğunu, sonrasında alıp yerden yere atarak parçaladığını, müvekkilinin korktuğunu ve davalının kendisini de döveceğini ve zarar vereceğini düşünüp büyük korku yaşadığını, tarafların yazlıkta olduğu bir tatilde müvekkilinin ağabeyi nişanlısını tanıştırmak için getirdiğini, annelerini de alarak gittikleri çay bahçesinde canlı müzik başlayınca davalının çalan şarkıyı beğenmeyip, durduk yere aşırı bir tepkiyle sandalyeyi devirerek masadan kalkıp gittiğini, müvekkilinin ailesinin ekonomik destekte bulunmaları zorunluymuş gibi destek beklediğini, davalının aşırı kıskanç ve sürekli şüphe içinde olduğunu, kafasında bir şeyler kurup müvekkiline psikolojik şiddet uyguladığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile müvekkili yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000 TL maddî 100.000 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ne eşine ne de ortak çocuğa herhangi bir sert tutumu, saygısızlığı ya da tartışması olmadığını, davacının ortak çocuğu davalıya göstermediğini, ortak çocuğun velâyetinin ortak velâyet şeklinde düzenlenmesini talep ettiklerini, davacının sağlık problemleri nedeniyle doğal yollardan çocuk sahibi olamadıklarını, davacının uzun bir süre tüp bebek tedavisi gördüğünü, müvekkilinin eşine her türlü desteği gösterdiğini, davacının her türlü olumsuz davranışını geçici bir süre olduğu, doğumdan sonra düzeleceği düşüncesiyle müvekkilinin sessizce bu duruma katlandığını, davacının doğum yaptıktan dokuz ay sonra çalışma hayatına geri döndüğünü, özel bir bankada tam gün çalışmaya başladığını, dava dilekçesinde belirtilen olayda sehpayı davacının kırdığını, davacı evde yemek yapmadığından evde masada aile gibi yemek yenilmediğini, davacı karnı acıkırsa makarna haşlayıp kendisine hazırlayıp yediğini, davacının boşanmayı istediğini ilk söylediğinde müvekkilinin herhangi bir tartışma kavga ortamı yaratmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise ortak çocuğun velâyetinin ortak velâyet şeklinde düzenlenmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı iledavalı erkeğin sert tepkileri olduğu, evdeki eşyalara zarar verdiği, tarafların aile düzenlerinin olmadığı, yemeklerini dışarda ya da ailelerinin evinde yedikleri, davalının eşi ile yemek masasında oturmadığı, çocuğa karşı aşırı korumacı ve sert davranışları olduğu, davacı kadının ise eşine karşı aşağılayıcı davranışları olduğu, sen şöylesin, sen böylesin gibi şeyler söylediği, yüksek sesle bağırarak konuştuğu hususunun tüm tanık anlatımlarından anlaşıldığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında taraflar, ortak çocuk ve toplum bakımından bir fayda kalmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır kusurlu, davacı kadının hafif kusurlu olduğu, ortak çocuğun 2014 doğumlu olduğu, düzenlenen uzman raporda küçüğün velâyetinin anneye verilmesinin sağlıklı gelişimi açısından menfaatine uygun olacağının belirtildiği ve küçüğün yaşı itibarıyla anne bakım ve ilgisine ihtiyaç duyduğu, ortak velâyetin küçüğün menfaatine olmadığı değerlendirildiğinden küçüğün velâyetinin davacı anneye verildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedildiği, boşanma nedeniyle davacı kadının beklenen menfaatlerinin zedelendiği ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak maddî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, yine davalı erkeğin kusurlu eylemleri nedeniyle davacı kadının kişilik haklarının zedelendiği kabul edildiğinden eylemlerin niteliği ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek davalının manevî tazminat talebinin kısmen kabul edildiği, davalı kadının çalıştığı ve düzenli bir gelirinin bulunduğu anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 600,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 750,00 TL'ye çıkartılmasına, karar kesinleştiğinde aynı miktar üzerinden iştirak nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin talebin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinafa sadece davalı tarafından başvurulduğundan İlk Derece Mahkemesince davacıya yüklenen kusurlu davranışlar kesinleşmiş olduğu gibi, mahkemce kusur tespiti sırasında davalıya yüklenmeyen kusurlu davranışların istinaf aşamasındaki kusur tespitinde davalıya yüklenmesi aleyhe hüküm verme yasağı çerçevesinde mümkün bulunmadığı, Mahkemece davacı kadının davalıya karşı aşağılayıcı davranışları olduğu, sen şöylesin, sen böylesin gibi şeyler söylediği, yüksek sesle bağırarak konuştuğu, kusurları kesinleşmiş olduğu, erkek eşe yüklenen kusurların dosya kapsamında toplanan deliller ve tanık beyanları ile ispatlanamamış olduğu, tanıkların zaman belirtmeksizin değindikleri vakıalar soyut izahattan ibaret olduğu ve devamında evlilik birliğinin devam ettiği açık olan vakıaların ve dilekçeler teatisi aşamasında dayanılmayan vakıaların davalıya kusur olarak yüklenmesi olanaklı olmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda kadın eşin tam kusurlu olduğu, Mahkemenin kusur tespinin maddî gerçeğe aykırı olduğundan davalının kusur tespitine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne karar verildiği, bu haliyle tam kusurlu kadın eşin boşanma davasının kabulünün hatalı olduğu ancak davalı tarafça boşanmaya ilişkin hüküm istinaf edilmemiş olduğundan karar boşanma hükmü yönünden kesinleştiği, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, çocuğun alıştığı ortam ve mevcut sosyal inceleme raporunda yapılan değerlendirme uyarınca ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmiş olmasında üstün menfaatine bir aykırılık görülmeyerek davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, tam kusurlu olan kadın eş yönünden maddî ve manevî tazminat taleplerinin yasal koşulları oluşmadığından erkek eşin bu hususlar yönünden de istinaf başvurusunun kabulüne karar verildiği gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilmesine, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, erkek vekilinin sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1-Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2-Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, velâyet düzenlemesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocuğun velâyet düzenlemesinin üstün yararına olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 182 nci, 335 inci vd. maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi;

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya, 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.