"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava, cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin başından itibaren müvekkilinin babasına ait iki katlı taşınmazın ikinci katında ikamet ettiklerini, davalının evin düzeni ve temizliği ile ilgilenmediğini, müşterek konutu sahiplenmediğini, hakaret edici ve onur kırıcı sözler söylediğini, eve gelmek isteyen misafirleri kabul etmediğini, müvekkilinin ailesinin eve gelmesini yasakladığını, davalının müvekkiline ve ailesine karsı saldırgan tutum ve davranışlarda bulunduğunu, bu durumun fiziksel şiddet boyutuna ulaştığını, kadının müvekkilinin ailesine hakaret edip, tokat atmaya kalktığını, tarafların yabancı gibi yaşadığını, taraflar arasında karı-koca ilişkisinin olmadığını ve kadının not bırakarak evi terk ettiğini, karşı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, müşterek konutun belirlenen konut olduğunu bildiğini, davalının iddialarının gerçeği yansıtmadığını beyanla, karşı davanın boşanma yönünden kabulü ile nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığından tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın davaya cevap ve karşı dava ile ikinci cevap dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarını kabul etmediğini, iddiaların gerçekten uzak ve mesnetten yoksun olduğunu, eşinin ayrı bir ikamette oturacakları konusunda vaatlerde bulunduğunu ancak ailesinin evinde altlı üstlü oturduklarını, özel hayatlarının olmadığını, ailesinin aile hayatlarına çok fazla karıştıklarını, kendisine ve ailesine hizmet eden biri olmasının istendiğini, fiziksel şiddet ve psikolojik baskı uygulandığını, eşinin çalıştarak kazandığı parayı aldığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, lehine 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL manevî tazminata, ziynet ve kişisel eşyalarına karşılık 110.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek tanıklarının görgüye dayalı beyanlarda bulunmadığı, kadının not yazıp eşini terk ettiğine dair iddianın da ispat edilemediği, kadın tanığının başka bir şehirde yaşadığı ve duyumlarına göre beyanda bulunduğu, bu nedenle duyuma dayalı beyanlara itibar edilemeyeceği, taraflar, erkeğin ailesi ile altlı üstlü oturuyorlar ise de birlikte yeme, içme gibi müşterek haneyi bağımsız bir konut olmaktan çıkaracak nitelikte iddia ve delil bulunmadığı ve bu hususun tek başına erkeğe kusur olarak isnat edilemeyeceği, ziynet eşyaları ve kişisel eşyalara yönelik talep hakkında harç yatırılmadığı, yatırılmayacağının ve daha sonra dava açılacağının beyan edildiği, buna göre usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesi ile; asıl ve karşı davanın ayrı ayrı reddine, kadın lehine aylık 750,00 TL tedbir nafakasının tarafların sosyal ekonomik durumu nazara alınarak hüküm tarihi itibariyle aylık 500,00 TL'ye indirilmek suretiyle karar kesinleşinceye kadar devamı ile her ay erkekten alınıp kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, kadının ziynet eşyaları ve kişisel eşyalarına yönelik talebi hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili; kadınının müvekkilini aşağıladığını, müşterek konut ile ilgilenmediğini, ailesinin müşterek konuta gelmesinin istemediğini, not yazarak evi terk ettiğini, tanık beyanlarının değerlendirilmediğini, kadının kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; Mahkeme kararı kaldırılarak açtıkları davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı-davacı kadın istinaf dilekçesinde; tanığının beyanının değerlendirilmediğini, karşı tarafın ailesinin evliliklerinine ve müşterek konutlarına müdahale ettiğini, baskı uygulandığını, erkeğin kusurlu olduğunu, hükmedilen tedbir nafakasının az olduğunu, karşı davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; karşı davasının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller ile kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile; tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili; davanın ispatına yönelik sunulan delillerinin kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, kadının not yazarak evi terk ettiğini ve kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davasının kabulü gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın; tanığının beyanının değerlendirilmediğini, karşı tarafın ailesinin evliliklerinine ve müşterek konutlarına müdahale ettiğini, baskı uygulandığını, erkeğin kusurlu olduğunu, hükmedilen tedbir nafakasının az olduğunu beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların karşılıklı iddialarını ispatlayıp ispatlayamadıkları, asıl ve karşı davanın kabulü gerekip gerekmediği ile tedbir nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraflarca temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.