Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10763 E. 2023/1640 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmesine rağmen, erkeğin evlilik birliğinin temelden sarsılmasına sebebiyet veren davranışlarının kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunu gösterdiği, kadının ağır kusurlu olmadığı ve boşanma sebebiyle yoksulluğa düşeceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Vakfıkebir Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davaların kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, asıl ve karşı davalardaki boşanma talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine ikinci kez karar verilmiştir.

İkinci gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kesinleşen yönler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, asıl ve karşı davaların kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-karşı davalı kadının başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı-karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı erkeğin evlilik kurumuna aykırı tutum ve davaranışlarda bulunduğunu, müvekkiline karşı iğneleyici ve alaycı konuştuğunu, hakaret ettiğini, fiziksel şiddet girişimlerinde bulunmayı alışkanlık haline getirdiğini, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, bir eşin göstermesi gereken sevecenliği göstermediğini, sürekli geçimsiz davrandığını ve gereksiz kıskançlıklar gösterdiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminat ile aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde; kusurlu tarafın davacı taraf olduğunu, davacı kadın eşin vajinismus hastası olmasına ve iki yıl boyunca cinsel birliktelik olmamasına rağmen müvekkilinin ona karşı hoşgörülü olduğunu, iki yıldır yatak odasında yatmadığını karşı tarafın ilk yıllardan itibaren müvekkilinin ailesiyle sorunlar çıkardığını, müşterek çocuğu da müvekkiline karşı doldurarak soğuttuğunu, müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını ve hakaretler ettiğini, evi terk ettiğini savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına, müvekkili lehine 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 18.06.2018 tarihli ve 2018/366 Esas, 2020/131 Karar sayılı kararı ile tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre erkeğin; evlilik birliği içerisinde üzerine düşen edimleri yerine getirmediği, kadına karşı sözlü ve fiziksel şiddetin bulunduğu, eşi ve ortak çocuğu ile ilgilenmediği, ortak çocuğun doğumuna gelmediği, taraflar arasında Merzifon 1.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2018/438 E.sayılı dosyası ile kasten yaralama suçundan kamu davası açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda tarafların ceza aldığı; kadının erkeğin ailesi ile anlaşmazlıkları olduğu, taraflar arasında evin geçimi konusunda tutarsızlıkların olduğu, kadının 0,30 TL gibi bir miktarı kredi kartından çektirdiği görülmekle taraflar arasında evlilik birliğini sarsacak nitelikte bir geçimsizlik olduğu, evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle davacı-karşı davalı kadının az, davalı-karşı davacı erkeğin şiddet olayları da göz önüne alınarak ağır kusurlu olduğu belirtilerek her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakası ile 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği ve gelirinin yetersiz olduğu gerekçesiyle kadın yararına aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 10.000,00 TL maddi tazminata, erkeğin başka kadınla ilişkisinin olması durumunun kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesiyle kadın yararına 10.000,00 TL manevi tazminata, erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Birinci Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, reddedilen manevi tazminat talebi, velayet, kişisel ilişki ve vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 17.09.2020 tarihli ve 2020/374 Esas, 2022/366 Karar sayılı kararı ile erkek yönünden denetime olanak verecek şekilde deliller tartışılarak ret ve üstün tutma sebeplerinin gösterilmediği, vakıalarla ilgili herhangi bir tespitte de bulunulmadığı, hükmün hangi delillere dayanılarak verildiği, hangi olayların sabit olduğu ve tarafların kusur durumuna ilişkin vakıaların kararda belirtilmediği, bu sebeple tarafların boşanmasına ilişkin gerekçesiz şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu; kusur belirlemesine esas gerekçede erkeğin güven sarsıcı davranışta bulunduğuna ilişkin bir belirleme yapılmamış iken manevi tazminata ilişkin değerlendirmede erkeğin başka bir kadınla ilişki olduğundan bahisle kişilik haklarına saldırı olduğunun belirtildiği; erkeğin davasının kabulü nedeniyle vekalet ücreti takdirine dair hükmün infazda tereddüt yaratacak şekilde çelişki içerdiği, kişisel ilişki yönünden infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verildiği, iştirak ve yoksulluk nafakaları yönünden gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratıldığı belirtilerek istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen kısımlar haricinde İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek kaldırılmasına karar verilen tüm yönlerle ilgili yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istinaf başvurusun kabul sebebine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 06.04.2021 tarihli ve 2020/654 Esas, 2021/299 Karar sayılı kararı ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde tarafların evliliğin başlarında sorun yaşadıkları, ayrılma aşamasına gelip boşanma davası açıldığı, ancak davacı-karşı davalı kadının ailesinin İzmire giderek tarafları barıştırdığı, bu süreçten önce yaşanan olayların barışmış olmaları nedeniyle affedilmiş olduğu, davalı- karşı davacı erkeğin son yaşanan olayda davacı-karşı davalı kadının biletini alarak ailesinin yanına gönderdiği ve akabinde kadından habersiz olarak evi taşıdığı, kadının evine dönemediği, kadının bu olay sonrasında boşanma davası açmış olduğu, bunun dışında tanıklar tarafından yaşandığı belirtilen olaylara yönelik tanıkların görgülerinin olmaması duyuma dayanıyor olması nedeniyle itibar edilmediği, davacı -karşı davalı kadının aldatılma iddiaları ise sadece erkeğin ...'ya gitmiş olma durumuna ilişkin soyut beyan olarak kalmış olup aldatma iddiasının ispat edilemediği; kadının erkeğin ailesi ile iyi geçinmemesinin evlilik birliğine etki edecek boyutta erkeğe yönelik yapılmış davranışlar olmadığından erkeğin boşanmaya ağır kusuru ile kadının ise az kusuru ile sebebiyet verdiği belirtilerek boşanma yönünden kaldırma kararı verilmemesi sebebiyle tarafların boşanma talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, önceki kararında velayetin anneye bırakıldığı ve bu karar Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılmadığından bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası ile 1.500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası ile 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına; kadına verilen tazminatlar ile erkeğin manevi tazminat talebi yönünden verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılmadığından bu talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, reddedilen manevi tazminat talebi, velayet, kişisel ilişki yönündenistinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 08.10.2021 tarihli ve 2021/1057 Esas, 2021/1028 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince ilk kararda; erkeğin ağır kusurlu olduğunun tespit edilmesi ile her iki davanın da kabulüne dair verilen ilk hükmün, Dairenin 17.09.2020 tarihli kararı ile istinaf konusu yapılmamak suretiyle kesinleşen boşanma hükmü dışındaki tüm yönlerden kaldırılmasına karar verildiği; İlk Derece Mahkemesi tarafından açıklayıcı olması bakımından hükmün yeniden kurulacak yönlerinin de açıkça belirtildiği; Dairenin kararının, İlk Derece Mahkemesi tarafından eksiklik ya da çelişkili görülen kısımları yönünden incelendiği, kararın esasının incelenmediği ve bu yönde bir karar da verilmediği; istinaf incelemesi sırasında kararın kaldırılmasına karar verildiğinde hiçbir surette ihsası rey oluşturabilecek bir belirlemenin karara yazılamayacağı, Dairece de buna riayet edildiği; kusur belirlemesi yeniden yapıldığında buna bağlı olarak tazminat taleplerinin de yeniden değerlendirilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesinin boşanma harici tüm yönlerden yeniden hüküm kurması gerekirken hüküm kurmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu, İlk Derece Mahkemesince; tüm deliller, iddia ve savunma birlikte değerlendirilerek denetlenebilir gerekçe ve hüküm oluşturulması gerektiği belirtilerek istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen kısımlar haricinde İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek kaldırılmasına karar verilen tüm yönlerle ilgili yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istinaf başvurusun kabul sebebine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma kararının kesinleşmiş olması sebebiyle tarafların boşanma talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına; erkeğin; kadının ailesini istemediği, kadın doğum yaptığında ve sonrasında belli bir süre kadının yanına gitmediği, kadını ve ortak çocuğu ailesinin yanına gönderip arayıp sormadığı, bu esnada evdeki eşyaları başka bir yere taşıyarak evi boşalttığı ve bu şekilde kadının eve dönmesine engel olduğu, ilgisiz olduğu; kadının ise erkeğin ailesini istemediği, yatak odasını ayırdığı belirtilerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının nafaka talebi ile tazminat taleplerinin reddine, erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin kusurlu olduğunu, müvekkilinin tazminat ve nafaka taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, ortak çocuk yararına hükmolunan nafakanın az olduğunu belirterek; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve nafaka talepleri ile ortak çocuk yararına hükmolunan nafaka miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, kadının davasının reddi gerektiği belirterek; kadının davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her iki davanın kabulü ve kusur belirlemesinde isabetsizlik olmadığı belirtilerek taraf vekillerinin kusur durumuna ve her iki davanın kabulüne yönelik istinaf başvurularının esastan reddine; iştirak nafakasının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısmının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm tesisine, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı kadın vekili; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve nafaka talepleri ile ortak çocuk yararına hükmolunan nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin doğru olup olmadığı, kadın yararına maddi ve manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocuk yararına hükmolunan nafakaların miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğuna karar verilmiş ise de, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı- karşı davacı erkeğin, davacı- karşı davalı kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı- karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davacı- karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4.4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinin birinci fıkrasında; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği; aynı maddenin ikinci fıkrasında nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı öngörülmüştür. Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davacı-karşı davalı kadın yararına geçimi için usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken yazılı şekilde "tarafların eşit kusurlu oldukları" gerekçesiyle isteğin reddi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönlerinden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,

2. Davacı-karşı davalı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

İstek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.