Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10785 E. 2024/2508 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında boşanma davasında kusurun kimde olduğu, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/946 E., 2022/1541 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/561 E., 2022/85 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.04.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf davacı ... ve vekilleri gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadına karşı aşağılayıcı, onur kırıcı davrandığını, sevgilisi ile yaşadığını, davacı kadına şiddet uyguladığını, kötü muamelede bulunduğunu, ağır hakaretler ettiğini, "aptal, geri zekalı..." gibi sözlerle küçük düşürdüğünü, küçümsediğini, çirkin sözler söylediğini, toplum içinde küçük düşürdüğünü, en son davalı erkeğin habersiz ve sebepsiz evi terk ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin, müvekkilini çocuklarını ayrı bir eve çıkartıp sevgilisi ile birlikte yaşamaya başladığını iddia ederek dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle aylık 30.000,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınmasına, karardan sonra ÜFE/TEFE oranında artırılmak şartıyla çocukların her biri için aylık 8.500,00'er TL iştirak nafakası, davacı kadın için aylık 4.500,00 TL yoksulluk nafakası ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle 300.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, taraflar arasında fikir ayrılıkları olduğunu, davacı kadın ile davalı erkeğin tartıştıklarını, uzun süren küslükleri nedeniyle davalı erkeğin eve gitmemeye başladığını, kusurun davalıda olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin eşine karşı ilgi ve sevgi göstermediği, başka bir kadınla ilişkisi olduğu, bu kadından yargılama aşamasında çocuğunun dünyaya geldiği, tarafların ayrı oldukları ve ortak çocukların anne yanında kaldığı, başka bir ifadeyle davalı erkeğin davacı kadına karşı sosyal, psikolojik, ekonomik şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin, sürdürülmesi davacı kadından beklenmeyecek şekilde, temelinden sarsıldığı, erkeğin tamamen kusurlu olduğu, ortak çocukların alıştığı sosyal ve eğitim çevresi, uzman raporu birlikte değerlendirilerek velâyetlerinin anneye verildiği, ortak çocuk 10.02.2004 doğumlu Hamza'nın ise yargılama aşamasında ergin olmakla velâyeti ve lehine iştirak nafakası istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığı şekli ile hüküm tesisi cihetine gidildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları nazara alınarak kadın ve ortak çocuklar yararına tedbir, iştirak nafakası ile yoksulluk nafakasına hükmedildiği, tarafların sosyal-ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, hakkaniyet ilkesi gözetilmek suretiyle kadının maddî ve manevî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve ...'in velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... yargılama sırasında ergin olduğundan velâyeti hususunda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuklar için aylık 3.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksuluk nafakasına, nafakalara yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın yararına 100.000,00 maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların ortak çocuğu Hamza'nın karar tarihinden önce 10.02.2022 tarihinde ergin olmakla onun yönünden verilen tedbir nafakasının bu tarihte kaldırılması gerekirken Hamza yönünden tedbir nafakasının kaldırılmamasının doğru olmadığı, davacı kadının, dava dilekçesinde nafakalar yönünden ÜFE/TEFE oranında yıllık artış talep ettiği, Mahkemece talebi aşar şekilde ÜFE artışına hükmedilmesinin de doğru olmadığı, hükmün sair yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile ortak çocuk Hamza yararına hükmedilen tedbir nafakası ile nafakalara artış oranı yönünden istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısımlarının kaldırılmasına, ortak çocuk Hamza için dava tarihi olan 03.04.2017 tarihinden geçerli olmak ve tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasının çocuğun ergin olduğu 10.02.2022 tarihine kadar devamına, ortak çocuklar ... ve ... için hükmedilen iştirak nafakası ile kadın yararına hüküm altına alınan yoksulluk nafakasının her yıl ÜFE/TEFE ortalaması oranında arttırılmasına, sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ile tedbir ve yoksulluk nafakası ile çocuklar için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.