Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10870 E. 2023/1950 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların delillerinin ve savunmalarının Bölge Adliye Mahkemesi tarafından eksiksiz değerlendirildiği, usul ve yasaya uygunlukta herhangi bir hata bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1341 E., 2022/1344 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 25.01.2021 - 25.03.2021

HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/43 E., 2022/249 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava, cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde; müvekkilinin eşinin sürekli olarak sebebi belli olmayan bir hırçınlık halinin mevcut olduğunu, müvekkilinin ailesinin eşi tarafından sürekli olarak yok sayıldığını, ...'da geçirilen üç yıl boyunca müvekkilinin ailesinden hiç kimsenin davalı eşin istememesi ve sıkıntı çıkarması sebebiyle bir kez olsun müvekkilinin evine gidemediğini, kadının maddî konularda müvekkiline hiçbir şekilde danışmadan kendi başına hareket ettiğini, ayrıca davalı eşin tüm banka hesapları ve işlemleri kardeşi tarafından yürütüldüğünü, davalının ve kardeşinin müvekkilinden sakladıkları birçok borcu bulunduğunu ve davalı eşinin aleyhine icra takibi başlatılmış olduğunu ve maaşına haciz konulduğunu müvekkilinin aylar sonra öğrendiğini, tarafların araç alımı için ayrı ayrı kredi çektiklerini, müvekkilinin eşinin gönlü olsun diye aracı davalının üzerine yaptığını, daha sonra davalının bu krediyi ödememesi üzerine tüm borcun müvekkiline kaldığını, araç alındıktan kısa bir süre sonra aracı satıp parasının babasına verildiğini, kendisine çektirilen kredinin borçları eşi tarafından ödenmediği için müvekkilinin icralık olduğunu, müvekkilinin eşinin abisi tarafından iş yerine gelinerek tehdit edildiğini, tüm bu davranışlara daha fazla dayanamayan müvekkilinin ...'a ailesinin yanına döndüğünü, karşı dava ve cevap dilekçesinin süresinde verilmediğini, kadın eşin iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 40.000,00 TL maddî 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı vekili davaya cevap ve karşı dava ile ikinci cevap dilekçesinde; erkek eşin dava dilekçesinde ki iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve kabul etmediklerini, erkek eşin tarafların tüp bebek tedavisi ile çocuk edinmeye çalışmaları öncesi yaşanan olayların af kapsamında olduğu ve kusur olarak ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin her zaman eşinin ailesiyle sıcak ilişkiler kurmak istediğini, eşinin ailesinin müvekkilini istemediğini, erkek eşin aile birliğinin ihtiyaçlarını karşılamadığını ve cimrilik boyutuna varan davranışlarla müvekkiline ekonomik şiddet uyguladığını, müvekkilinin maddî yükü tek başına karşılamaya çalıştığını, müvekkilinin annesine psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkilinin kardeşine hakaret edip ailesini tehdit ettiğini, erkek eşin müvekkilini ve henüz iki aylık olan bebeklerini terk ederek müşterek konuttan ayrıldığını, çocukları ...'ın bu süreçte kalp rahatsızlığı yaşadığını, müvekkilinin eşine bu konuda yardım istemek için ulaşmaya çalıştığını fakat olumsuz yanıt aldığını, çocuğunun hastalığında da çocuğu ile ilgilenmediğini, erkek eşin evliliği devam ederken internette kendisini "İlişkisi yok, bekar." olarak tanıtarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, erkek eşin müvekkiline karşı ekonomik, sosyal, duygusal ve fiziksel şiddete yönelik davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve ortak hayatın devamının beklenmeyeceğini beyanla, asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak cocuklar için ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, hükmedilecek nafakalara yer yıl TEFE oranında artırım yapılmasına, müvekkili için 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında toplanan tüm deliller ve tanık beyanlarına göre erkeğin, ...'dan ...'a gelmek suretiyle eşlerin bir arada yaşama yükümlülüğünü ihlal ettiği, aile birliğinin giderlerine katılmadığı, çocuğuyla ilgilenmediği, sosyal medyadan kendisini bekar olarak tanıtarak güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu, kadının ise, eşinin ailesini istemediği ve kredi borçlarını ödemeyerek eşinin zor duruma düşmesine sebep olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının ise az kusurlu olduğu, ...'ya taşınılmasından önce yaşanan olayların affedildiği, en azından hoş görü ile karşılandığı, diğer vakıaların ise ispat edilmediği, sabit görülen eylemler nedeniyle ortak hayatın sürdürülmesinin taraflardan beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının anlaşıldığı gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki kurulmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık takdir edilen 350,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) ayrı ayrı aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, hükmedilen nafakanın her yıl Ocak ayından itibaren TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, fazlaya ve faize ilişkin taleplerin reddine, kadının maddî ve manevî tazminat isteminin kısmen kabul kısmen reddi ile, 25.000,00 TL maddî tazminat ile 20.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili;davaya cevap ve karşı dava dilekçesinin süresi içinde verilmediğini, bu nedenle dilekçelerinin dikkate alınmaması gerektiğini, müvekkilinin kusurlu olduğu değerlendirmesinin hatalı olduğunu, Facebook profilinin ana sayfa ekran görüntüsü ile müvekkiline boşanma konusunda kusur isnad edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin tazminat taleplerinin reddi ile kusurlu kadın yararına tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın tarafından açılan ... 3. Aile Mahkemesinin 2020/782 Esas sayılı dosyası ile açılan tedbir nafakası dosyasında aynı konuda farklı kararlar verdiğini, aynı dava konusu hakkında farklı iki karar olduğunu, derdestlik itirazına rağmen aynı konuda ikinci kez karar verildiğini, bu durum açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini beyanla, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat ile aleyhlerine kabul edilen maddî ve manevî tazminat, tedbir ve iştirak nafakası yönlerinden mahkeme kararının kaldırılmasını ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı- davacı kadın vekili; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığı, Mahkemece kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, yoksulluk nafakası istemlerinin reddinin doğru olmadığını, tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğunu, maddî ve manevî tazminat taleplerinin tamamen kabulüne karar verilmesi gerektiğini, çocukları ile ilgilenmeyen erkek ile kurulan kişisel ilişkiyi ve süresini kabul etmediklerini beyanla, asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının reddi, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile lehlerine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları, baba ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişki yönlerinden Mahkeme kararının kaldırılmasını ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının tamamının tanık anlatımlarından anlaşıldığı üzere gerçekleştiği, facebook çıktısının hukuka aykırı delil olduğundan söz edilmeyeceği, erkeğin yargılama aşamasında bu sayfanın kendisine ait olmadığına dair bir iddiasının bulunmadığı, herkese/bir çok kişiye açık olan bu tip sosyal paylaşım sitelerinden bilgi sunmanın da hukuka aykırı delil kapsamında değerlendirilmeyeceği, tarafların birbirlerine izafe ettikleri diğer kusurların ise tanık anlatımı ya da başkaca delille desteklenmediğinden varit görülmediği, evlilik birliğinin erkeğin ağır, kadının az kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı, Mahkemece her iki davanın kabulü ile boşanma kararı verilmesinde, kadının tazminat taleplerinin kabulü ile hükmedilen tutarlarda usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusuru bulunmuyor ise de, kadının boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği, dolayısıyla lehine yoksulluk nafakası takdir edilmeyeceği, bu yönden kararın doğru olduğu, ... 3. Aile Mahkemesinin 2020/782 Esas sayısı ile açılan kadının tedbir nafakası davasında, iş bu dava dosyasında verilen tedbir nafakaları ile infazda tereddüt yaratmayacak ve tahsilde tekerrür olmayacak şekilde karar verildiğinden bu yönden ayrıca karar tesisinin gerekmediği, velâyet düzenlemesinin çocukların üstün yararına uygun olduğu, ortak çocuklar ile baba arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesisinin yerinde olduğu, ortak çocuklar lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, çocukların yaşı, ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu dikkate alındığında, iştirak nafakası miktarının hakkaniyete uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile, taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili, davaya cevap ve karşı dava dilekçesinin süresi içinde verilmediğini, bu nedenle dilekçelerinin dikkate alınmaması gerektiğini, müvekkilinin kusurlu olduğu değerlendirmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin tazminat taleplerinin reddi ile kadın yararına tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tedbir nafakasına karar verilmemesi gerektiğini beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat ile aleyhlerine kabul edilen maddî ve manevî tazminat ve tedbir nafakası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı kadın vekili, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığı, Mahkemece kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, yoksulluk nafakası istemlerinin reddinin doğru olmadığını, tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğunu, maddî ve manevî tazminat taleplerinin tamamen kabulüne karar verilmesi gerektiğini, çocukları ile ilgilenmeyen erkek ile kurulan kişisel ilişkiyi ve süresini kabul etmediklerini beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının reddi, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile lehlerine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları, baba ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişki yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl ve karşı davanın kabulü, tedbir ve iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının yerinde olup olmadığı ve ortak çocuklar ile baba arasında kurulan kişisel ilişki düzenlemesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 323 üncü maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.