Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10876 E. 2023/2301 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında boşanma davasının kabulü, kusur durumu, velayet, nafaka ve tazminat konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda, davacı-davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasındaki kusurlu davranışları, kadının kusursuzluğu, çocuğun menfaati ve tarafların sosyal-ekonomik durumları gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/858 E., 2022/1526 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara ... 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/91 E., 2020/571 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı davalı erkek dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında geçimsizlik olduğunu, aile birliğinin bozulduğunu, aldatılma şüphesi içinde olduğunu, telefon kayıtlarının mevcut olduğunu, ses kayıtlarının da incelenmesini talep ettiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı davalı erkek vekili 02.07.2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; kadının sosyal medyaya düşkün olduğunu, telefonuna şifre koyduğunu, telefonunu ortalıkta görünür şekilde bırakmadığını, sebepsiz yere tartışma çıkardığını, sahte instagram hesabı kullandığını, değişik vakitlerde kısa olmayacak şekilde dakikalarca müvekkilinin tanımadığı kişilerle konuştuğunu, pek çok kez farklı kişilerle aldattığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; ; dava dilekçesinde yer olmayan taleplerin ıslah yolu ile istenmesinin mümkün olmadığını, muvafakatlarının olmadığını, iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin sorumsuz olduğunu, müvekkiline şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin ailesinin, müvekkilini istemediğini, aşağıladığını, müvekkiline hakaret ettiğini, erkeğin özellikle son iki yıldır müvekkiline şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, alkol bağımlılığının olduğunu, evin kilidini değiştirdiğini, müvekkilini evden kovduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadını darp ettiği, diğer atılı eylemlerin karşılıklı olarak sübuta ermediği, gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının birleşen davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, manevî tazminat verilmesinin yasal koşulları kadın lehine oluştuğundan kadın lehine 10.000,00 TL manevî tazminata, ağır kusurlu erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ... yararı gereği ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek ilk dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kadın ile yanında bulunan ortak çocuk yararına ergin bulunduğu tarihe kadar geçerli olmak üzere uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceğinden, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilebileceği gerekçesiyle kadın lehine 500,00 TL tedbir ve aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk lehine aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurlu olduğunu, dosyaya sunulan telefon görüşmelerinin hükme esas alınmadığını, kadının Ferhat S. İsimli bir kişi ile içkili bir mekana gittiğini, rosehan ünvanı ile tiktok hesabı açtığını, bu hesapta başka erkeklerle dans ettiğini, içki içtiğini, bu hesapta evli bir kadına ve anneye uygun düşmeyecek fotoğraflar paylaştığını, bilirkişi tarafından rapora dönüştürülen görüşme kayıtlarının dikkate alınmadığını, tanık Emrah U.'nun mernis adresine tebliğ talep edilmiş ise de bu talep gereğince hiç bir karar verilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, kadının bir çocuğun bakımını üstlenecek yapıda olmadığını, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesi gerektiğini belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanık Emrah U.'nun mernis adresine tebliğ talep edilmesine rağmen, bu talep gereğince hiç bir karar verilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiği belirtmiş ise de tarafların 03.11.2020 tarihli son duruşmada "...dinlenilecek tanığımız, araştırılacak delilimiz yoktur..." şeklinde beyanda bulundukları beyanlarını imzaları ile tasdik ettikleri anlaşılmakla erkek vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde görülmediği, tüm dosya kapsamından; mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu, kadına atfı kabil bir kusurun bulunmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında kadının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, kadın tarafından açılan birleşen boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi, kadının kusurlu bir davranışının varlığı ispat edilmediğinden, erkek tarafından açılan asıl davanın reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince birleşen davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi ve asıl davanın reddi ile evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, ortak çocuk Emirhan Cengiz'in 29.03.2014 doğumlu olduğu, halen annesiyle birlikte yaşadığı, İlk Derece Mahkemesince baba ile görüşme yapmak sureti ile uzman pedagog tarafından düzenlenen 02.07.2020 tarihli sosyal inceleme raporunda; babanın ortak çocuğun anne yanında kalmasının yaşının ... olması sebebiyle daha uygun olduğunu düşündüğünü belirtmiş olsa da anne ve çocukla görüşme yapılamamasından ötürü velâyet konusunda görüş bildirilmesinin uygun olmayacağı belirtildiği, anne ve ortak çocuk ile görüşme yapmak sureti ile psikolog tarafından düzenlenen 04.08.2020 tarihli sosyal inceleme raporunda; annenin velâyeti üstlenmeye engel olabilecek bir durumunun gözlemlenmediği, babanın 02.07.2020 tarihinde uzman raporunda velâyetin annede kalmasının daha ... olacağı yönündeki beyanı gözetilerek velâyetin annede kalmasının uygun olacağının belirtildiği, çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil bulunmadığı, çocuğun ... yararı gereğince velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, yine velâyet kendisine verilmeyen baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin uygun olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince kadın ve ortak çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen nafakaların miktarının isabetli olduğu, boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım, eğitim ve korunmasına dair giderlere katılmakla yükümlü olduğu, bu durumda, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, çocuğun ihtiyaçları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi gereğince ortak çocuk yararına uygun iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, hükmedilen iştirak nafakası ve miktarının isabetli olduğu, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, toplanan delillerle, boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurunun bulunmadığı, gelirinin ve gelir getiren bir malvarlığının olmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin gerçekleştiği, o halde, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerektiği ve verilen karar ve yoksulluk nafakası miktarının isabetli olduğu, tazminat isteyen kadının kusurunun bulunmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerektiği, kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi ve tazminat miktarı isabetli olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirtilerek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurun kimden kaynaklandığı, davacı davalı erkek aleyhine hükmedilen nafaka ve manevî tazminatın koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı davalı erkek yararına tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü, 175 ... maddesi, 182 ... maddesi, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... ve 371 ... maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.